Edebiyat tarihin tanığıdır
TYB İstanbul Başkanı şair ve yazar Ali Ural'la konuştuk.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Başkanı, şair ve yazar Ali Ural ile edebiyat üzerine konuştuk. Edebiyatın topluma tanık olduğunu söyleyen Ali Ural, Batı edebiyatında emperyalizmin yansımalarını anlattı.
Hangi bilim, felsefe ile uğraşırsak uğraşalım, hangi mesleği icra ederek edelim karşımıza çıkan ilk kavram karşımıza çıkan ilk resim insandır. Dolayısıyla insanın yaradılışıyla söze başlamak zorundayız. Hucurat suresi 13. Ayette, “Biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık, sizi halklar ve milletler haline getirdik, birbirinizi tanıyasınız” diye buyuruyor. Aslında insanın yeryüzünde bulunuş sebebini işaret etmiş oluyor. Tabi bu tanışmak bir başka büyük meseledir.
EDEBİYAT TANIKTIR
Batı dünyasının keşiflerinin katliam ve hırsızlık üzerine kurulduğunu söyleyen Ural, Edebiyat sadece insanın düşüncelerini geliştiren bir şey değil tanık olma meselesidir derken, Batı Edebiyatı emperyalizme nasıl tanık oldu anlatmaya başlıyor.
Kaşif olarak tanınan Kolomb ile sözüne başlayan Ural, “Avrupalı tüccarlar Asya ile ticaret yapabilmek için, Afrika’yı dolaşmak zorundaydılar. Osmanlı’nın ekonomik ablukasını yıkmaya talip olan Kristof Kolomb oldu ve İspanyol kraliyet ailesine başvurdu. Batıya giderek Hindistan’ı bulacağını düşünen Kolomb, gittiğinde Amerika’yı buldu. Amerika’ya giden Kolomb, orada büyük bir katliam hareketi başlattı. Amerikan sineması Kızılderilileri vahşi ve saldırgan olarak gösterir ama biz Kolomb günlüğünde yerliler için “kuzu gibiydiler” sözünü kullanıyor, hani burada vahşi adamlar!” dedi.
MEDENİYET GÖTÜRME
UYDURMALARI
Kolomb’a değinmesinin nedenini açıklayan Ural, “Kolomb sömürgeciliğin meşalesidir. Sonraki yüzyıllarda zikrettiği fikirlerinin Batı tarafından can bulması oldu. Sonradan Müslüman olan Fransız düşünür Roger Garudi, 15. yüzyılda Afrika’nın Batı Medeniyetinden aşağı kalır bir yanı yoktu diyor. Hani medeniyet götürme uydurmaları vardır ya…” diyerek günümüzde de tartışılan bir noktaya parmak basıyor.
SANAT TOPLUMUN
AYNASIDIR
Edebi örneklerden daha çok bahsetmek istediğini söylerken buna İngiliz Edebiyatından bahseden Ural, “İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği adlı kitabında tanık olduklarını gizlemeden anlattığı şeyler vardır. Neden bunlar çok önemli çünkü edebiyatçılar, tarihçilerin yazmadıklarını yazarlar. Yerlilerden yaratık olarak bahseden Conrad’ın nasıl toplumu yansıtmadığını söyleyeceğiz, sanat toplumun aynası değil midir?” diye kaydetti.
BEYAZ ADAM YAŞLANMAZ
Emperyalizmin Müslüman dünyası için büyük bir kahroluş meselesi olduğunu söyleyen Ural, “Hıristiyan Filistinli bir yazar olan Edward Said Şarkiyatçılık kitabında, emperyalizmin getirdiği zulmü kitabına aktarıyor. Sömürge istasyonlarında çalışıp yaşı 40’a gelen beyazların emekli ediliyordu nedeni yaşlı bir Avrupalının yerliler tarafından görülmemesi, hasta olmayan, ölmeyen genç ve diri adamlar. İddiayı görebiliyor musunuz? Neredeyse Tanrı yerine koyuyorlar kendilerini. Mesela Robinson Crusoe gemisi batmış bir köle tüccarıdır. Afrikalıları yazdıklarıyla ve söyledikleriyle aşağı ve sefil bir yerde olduklarına inandırdılar. Adeta katiline aşık olma durumu. İngilizler bunu bizim için de yapmaya çalıştılar ama biz yemeyiz, “Konuşmaya değmez Türk” diye bir laf uydurmuşlar mesela. Ya da Nobel Edebiyat Ödülü almış Albert Camus’ya bakalım. Giyotin cezasına karşı olan Camus, Cezayir’de Fransız katliamlarını “Fransa’nın müdahalesi haklıdır” diyerek savunuyor. İnsanın nutku tutuluyor. Ünlü İngiliz yazar George Orwell’de Burma’da sömürge polisliği yapmıştır. Ve kitaplarında yerlilerin nasıl da Batı’ya muhtaç ve sefil bir hale getirildiğini anlatır.” dedi.
Cihan ÖZKAN/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.