BÜYÜK FEDARLIK

ŞEHİT OLMAK İÇİN GİTTİM

"Polislerin mermisi bitti" duyumu üzerine emniyet müdürlüğü içerisine girip polise siper olduklarını ve 3 tankı etkisiz hale getirdiklerini anlatan Hayat Eli Sadaka Derneği Genel Başkanı İsmail Doğrul, "Abdestimi aldıktan sonra hemen emniyete şehit olmak için gittim ama Allah bana gaziliği nasip etti” dedi. Doğrul, yaralandığını gören polislerin hastanede kendisini ziyaret ettiğini anlattı: "O çocukların gözlerinden akan yaşların haddi hesabı yoktu. O kadar minnettar kaldılar ki, sanki çok şey yapmışız gibi." 

Fotoaltı: Hayat Eli Sadaka Derneği Genel Başkanı İsmail Doğrul o gece yaşadıklarını Habervaktim'e anlattı.

OSMAN AKDOĞAN/ HABERVAKTİM-

TSK içerisinde yuvalanan ihanet çetesinin darbe girişimi sırasında yoğun saldırıların yaşandığı kritik noktalardan biri de Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ydü. Tanklarla kuşatılan ve havadan bombalanan müdürlük yerleşkesi, darbeciler tarafından ele geçirilmeye çalışılmıştı. Olayı duyup polisin yardımına koşan ve hainlerin kurşunuyla yaralananların arasında Hayat Eli Sadaka Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı İsmail Doğrul da vardı.
EVDEN HELALLEŞEREK ÇIKTIM
Tankları durdurmaya çalışırken G3 mermisiyle sol ayağından, helikopterden atılan bombanın şarapnel parçasıyla da sağ ayağından vurulan İsmail Doğrul, o gece yaşadıklarını Habervaktim'e anlattı.

Doğrul o geceki kahramanlık öyküsüyle ilgili şunları söyledi: “Cuma akşamı gece 12’den Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın demokrasi için halkı meydanlara davet etmesiyle birlikte abdestimi aldım ve çocuklarımla helalleştikten sonra bir grup arkadaşımla birlikte Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne gittim. 20-30 kişilik bir arkadaş grubu olarak oraya gittiğimizde Emniyet Müdürlüğü, havadan helikopterler tarafından yerden ise tanklar tarafından komple kuşatılmış ve emniyet binası durmadan bombalanıyordu. Orada 'polislerin kurşunu bitti' şeklinde bir duyum oldu. Ben de polis kardeşlerimize yardımcı olmak onları koruyabilmek için toplanan gruba yüksek sesle bağırarak 'Arkadaşlar Allah, Muhammed, ümmet aşkına içeri girelim' dedim. Ondan sonra biz emniyetin içine girerek, tanklara müdahale etmeye çalıştık. Polis ve askerin arasına set olduk. Kendi bedenlerimizi siper ettik ve darbeci askerlere karşı mücadele ettik. Üç tane zıhlı aracı etkisiz hale getirdik. Biz zırhlı araçları etkisiz hale getirdikten sonra emniyet binası içinde sıkışmış ve savunmasız olan polis kardeşlerimiz bir nebze de olsa rahatladı"

ŞEHİT OLMAK İÇİN GİTTİM
"Havadan bomba yağdıran helikopterden gelen şarapnel parçalarıyla önce sağ bacağım yaralandı daha sonra ise askerden gelen kurşunla sol bacağım yaralandı. Ben o yaralı halimle yine mücadele etmeye devam ettim fakat her iki bacağım yaralandığı için daha fazla dayanamadım ve olduğum yerde yığıldım daha sonra sürünerek oradan uzaklaşmaya çalıştım. Benim yaralandığımı gören arkadaşlarım beni bir araca bindirip Gazi Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırdılar. Orada sadece ben yaralanmadım benimle beraber mücadele eden 30 kişilik gruptan 7 arkadaşım askerler tarafından vurularak yaralandılar. Bir arkadaşımız da yanımızda şehit oldu. Benim cübbemde 4 tane mermi ve birçok şarapnel izi var. Ama mermilerden sadece biri bana isabet etti. Bende oraya şehit olmak için gittim ama Allah bana gaziliği nasip etti.”
POLİSLER HASTANEDE ZİYARET ETTİ 
Siper olduğu polislerin kendisini hastanede ziyaret ettiğini belirten Doğrul, "Vurulduktan belli bir müddet sonra özel araçla hastaneye götürdüler. Polisler bizi hastanede görmüş. Yanıma geldiler. O çocukların gözlerinden akan yaşların haddi hesabı yoktu. O kadar minnettar kaldılar ki, sanki çok şey yapmışız gibi. Bana, 'Amca eğer siz bize siper olmasaydınız hepimizi öldürürlerdi' dediler" ifadeleri kullandı. Doğrul, daha sonra hastanede de örnek bir davranış sergiledi. Doğrul, durumu daha ağır olanların tedavi görmesi için isteğe bağlı biran önce taburcu edilmesini istediğini doktorlardan talep ettiğini anlattı.
KİME HİZMET ETTİKLERİ BELLİ DEĞİL
Darbecilere sitem eden Doğrul, şöyle devam etti: “Siz ne istiyorsunuz bu memlekette, neyi paylaşamıyorsunuz, kime hizmet ediyorsunuz? Bu milletin ekmeğini yiyip sonra da ekmeğini yediğiniz millete kurşun sıkıyorsunuz. Zehir zıkkım olsun yediğiniz ekmek. Bizim vergilerimizle hayırlarımızla alınan silahları nasıl olur da bize doğrultursunuz? Vatandaşına kurşun sıkmak, vatanı korumak değil vatana ihanettir."