Ankara'nın en eski cami ihtişamıyla büyülüyor...

Ankara’nın en eski camilerinden biri olan Arslanhane Cami 5’ inci UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla, Dünya miras listesine girdi. Selçuklunun izlerini taşıyan, Ankara’da tek olan cami, 8 asırlık ihtişamıyla görenleri mest ediyor. Ulus, Samanpazarı semti, Kale Mahallesi sınırları içerisinde bulunan Cami, günümüzde de oldukça iyi durumdadır.

ASIL ADI: AHÎ ŞERAFEDDİN CAMİİ

13'üncü yüzyıldan kalan, Ahi kardeşler tarafından yaptırılmış cami Selçuklu camilerinin güzel bir örneğidir. Asıl adı Ahî Şerafeddin olan Camii, müştemilâtının duvarında gömülü bulunan Bizans’tan kalma aslan heykelleri olmasından dolayı Arslanhane adıyla anılmaktadır. Caminin beden duvarları moloz taş kullanılarak inşa edilmiş olup, bazı yerlerde devşirme malzemeler bulunmaktadır. Boyuna dikdörtgen biçimli caminin kuzeyde mermer taç kapısı, doğu ve batı cephelerinde ise sade iki kapısı bulunmaktadır. Caminin harimi, mihraba dikey uzanan beş sahından oluşmaktadır. Taç kapının doğusuna bitişik minarenin devşirme taşlar kullanılarak oluşturulan kaidesi, tuğla pabuç ve silindirik gövdesi sekizgen petek ve konik külahı bulunmaktadır. Camide çini mozaik mihrap, alçı süslemeleri ile dikkat çekmektedir.

24 AHŞAP AYAK ÜZERİNDE BULUNUYOR

Tek kattan oluşan cami 24 ahşap ayak üzerinde bulunmaktadır. Yapımında Bizans ve Roma döneminden kalma malzemelerin kullanıldığı camide mahfili bulunmaktadır. Dışarıdan oldukça sade bir görüntüye sahip olan cami iç kısmında ise tam tersi oldukça süslü ve dikkat çekici bir görüntüye sahiptir. Sütun başlıkları devşirme mermerden yapılan caminin başlıkları mermer oyma tekniği ile yapılmış ve Korinth ve Dor tipi sütun başlıklarıdır. Eğimi araziye göre yapıldığından dolayı dış cephesi farklı bir tasarıma sahiptir. Caminin yapısının araziye uyum sağlaması açısından eğimin üzerine bir balkon yapılmış ve alt kısmı doldurularak desteklenmiştir.

KÜNDEKARİ TEKNİĞİYLE YAPILMA MİNBER

Caminin minberi ceviz ağacından yapılmıştır. Dönemin en güzel örneklerinden olan minber günümüzde de oldukça iyi durumdadır. Yenilenme çalışmalarında sadece külah ve şerefe kısmı düzenlenen minberin yan ayakları ve şerefe altındaki bölümleri Selçuklu dönemini yansıtır ve Kündekari tekniğinin başarılı bir örneğidir. Minberin korkuluk kısmı çatma tekniği uygulanarak yapılmıştır ve kafes görüntüsü oluşturmaktadır. Baklava, çokgen ve yıldız gibi geometrik şekillerden oluşan aynalık kısımları caminin ruhuna ayrı bir hava katıyor.

TEKNİĞİYLE İLK MİHRAP ÖRNEĞİ

Caminin içerisinde bulunan mihrap, Anadolu’daki en önemli çini mozaik örneklerinden birine sahiptir. Mihrapta alçı kabartma ve çini mozaik teknikleri birlikte uygulanmıştır. Anadolu’da bu şekilde yapılan ilk örnektir. Alçı kabartmaları, Büyük Selçuklu alçı kabartma yansımasıdır. Çini mozaiklerinde seçiminde Selçuklunun klasikmiş olan siyah, patlıcan moru ve firuze renkleri kullanılmıştır. Mihrabın orta kısmında bulunan rozet, alçı kabartma tekniğinden yapılmıştır. Üst kısmı da alçı kabartma tekniği ile yapılan mihrapta gölge ve ışık efekti bulunmaktadır. Soyut ejderha figürü görülmektedir.

AHŞAP, ÇİVİSİZ TAVAN

Caminin tavanı oldukça iyi bir işçiliğe sahiptir. Çantı tekniği ile yapılan ahşap işlemeli tavan mükemmel görüntüsüyle görenleri mest ediyor. Çivi kullanılmadan yapılan cami örneklerinin en iyilerinden. Ahşapların birbirine geçirilmesiyle yapılan tavan Anadolu’da görülen ahşap tavanlardan en iyilerindendir. Caminin yer aldığı nokta oldukça merkezi bir yer alıp rahatlıkla ulaşım sağlayabileceğiniz bir konuma sahiptir. At Pazarına çıkan caddenin kesiştiği noktada türbesi yer alan Ali Şerafettin ismiyle de bilinen Arslanhane Cami günümüzde de ibadete açıktır.

Rüveyda Aslıipek/ www.gazeteilksayfa.com