Ankara Kalesi incik boncuktan ibaret değil
Kale etrafındaki tarihi yerleri Kale Mahalle sakini Erkan Kaptan gazetemize anlattı. Kaptan, kale sınırlarının eskiden geniş bir alan kapsadığını söyledi. Sadece iç kale alanının bilindiğine dikkat çekti. Kaptan “Kale incik boncuktan ibaret değil” dedi.
Tarihi Ankara Kalesi ziyaretçilerini ağırlarken kalenin etrafında bulunan tarihi mekanlarda ilgi odağı oluyor. Kale etrafındaki tarihi mekanları ve yapıları Kale Mahalle Sakini Esnaf Erkan gazetemize anlattı. Erkan Kaptan kale sınırlarının eskiden, günümüzdeki Cebeci, Hacı Bayram Veli bölgesi ve Bentderesi Caddesi sınırlarını kapsayan geniş bir alana sahip olduğunu fakat şu anda sadece iç kale alanının kale olarak bilindiğine dikkat çekti.
KALENİN SINIRLARI GENİŞ BİR ALANI KAPSIYOR
Esnaf Erkan Kaptan, kalenin tarihi yerleri ile ilgili konuşmasına kalenin sınırlarından başlamak gerektiğini dile getirerek, “Günümüz Ankara Kalesi, İç ve dış kale olarak iki bölümden oluşuyor. Kale sınırlarının, Frig’liler tarafından kurulduğu düşünülüyor. Birçok medeniyet Osmanlı’lar, Roma’lılar, Selçuklu’lar, Timur’lular birçok medeniyet geçirmiş. Kalenin genel yapısı nereden başlıyor. Aslında kale dediğimizde nereyi bilmemiz lazım şu anda bulunduğumuz tren garı oradan dönün Cebeci’yi içine alır. Sonra İsmet paşanın bir kısmını ve Augustus Tapınağı, Hacı Bayram Veli bölgesi ve Bentderesi Caddesi bu şekilde aslında burası kademe kademeydi” dedi. Erkan Kaptan, 1916 yılında çıkan Ermeni Yangını’nda balık halinin olduğu yere kadar kale çevresinin büyük hasar gördüğünü günümüze kadar surlarıyla birlikte yıkıla yıkıla sınırlarının bugüne geldiğini söyledi.
KALE ÇEVRESİ VE HANLAR KONAKLAMA ALANIYDI
Kaptan kale çevresindeki tarihi yerlere değinerek konuşmasını sürdürdü ; “Bu bölgede, bulunduğumuz Can Sokak ve çevresi Kuş Sokak, Kurnaz Sokak gibi sokaklar han bölgesi olarak geçiyor. Ankara kalesinde hanlar neyi ifade ediyor. Aslında burası bir göç yolu o zaman göç yolu olması nedeniyle Arabistan’dan gelen, Doğudan gelen o dönemin esnafı toptancısı diyelim develerle buraya tekstil malzemeleri gıda ve hurma gibi şeyleri develerle getirirken burada konaklayıp kaldıkları bir alandı.”
“ZATEN KOYUNPAZARI, ATPAZARI ORADAN GELMEDİR”
Kaptan, “Mesela Pilavoğlu Han’da, Çukurhan’da, Çengel Han’da atlılarla geldiklerinde atlarını koyabilecekleri besleyebilecekleri tımar edebilecekleri alanlar vardı. Zaten koyun pazarı at pazarı adı oradan gelmedir. Bu bölgede hayvancılığın yapıldığı satıldığı yerlerdi. Burada da insanlar konaklardı. Konaklama süreci Osmanlı’nın son dönemlerinde burada konaklama ve han olayı gelişti. Buradaki en eski hanlar sırayla Çukurhan, Çengelhan, Pilavoğlu Han, Pirinçhan, Yeni han ve Suluhan o daha aşağıda o da Osmanlı yapısı böyle gelişerek geldi. Burada ismini bilemediğim 2-3 tane han daha var Onlarda metruk durumda restorasyon çalışmalarını bekliyorlar” dedi. Kaptan, Pilavoğlu Han’ın ise eski cezaevi olarak bilinmesinin yanlış olduğunu iddia ederek Ulucanlar Cezaevi yapımı esnasında sadece gözaltında bulunan kişilerin buraya aktarıldığını dile getirdi.
“HER TARAFI TARİHLE İLGİLİ”
Erkan Kaptan kale çevresinde bulunan diğer yapıları ise şu şekilde anlattı; “Anadolu Medeniyetleri müzesinin bulunduğu alan eski bir bedestendir. Burada çok önemli Selçuklu dönemine ait camiler var. Molla Büyük Cami, Direkli Camii. Burada yaklaşık yaşayan 89 çeşme var. Bunlardan Kırklar Mezarlığı’ndan bahsedebiliriz. Aslanhane Cami, Ahi Evran Türbesi’nden bahsedebiliriz. Buranın her tarafında tarihi ile ilgili”
KALE KAPISI SÜTUNLARI VE KINACIZADE
Erkan Kaptan kale kapısında yer alan sütunları için, “ Kaleler çift kapılardan oluşur bir iç kapısı ve dış kapısı olur bunların mesafesi yaklaşık 3-4 metre alanında olur. İlk kapı düşman tarafından kırıldığında direnci artırmak için ikinci kapı vardır. Bu sütunlarda o zamanın kapılarını oraya monte edebilmek için konulmuş devşirme taşlardır. Yani devşirme taşlardan yapılmış önlem amaçlı konulmuş şeylerdir” dedi. Kınacızade Konağının Kurtuluş Savaşı’nda çok önemli bir görev üstlendiğini de sözlerine ekleyen Kaptan, “Kurtuluş Savaşında Kınacızade bir hastaneydi. Yararlıları oraya getirirlerdi. Mesela bu çok daha önemli böyle bakmak daha şeydir. Kağnı arabalarıyla yaralı askerler Kınacızade’ye getirilir orada tedavi edilir. İyileşen askerler orada tekrar cepheye gönderilirdi. Bu anlamda bakılırsa kaleye de saygı duymuş oluruz yani” şeklinde konuştu.
ROMA SUYOLU İLE SAVAŞ ZAMANI SU TAŞINIRDI
Kale çevresiyle ilgili en önemli şeylerden birinin de Roma Suyolu olduğunu vurgulayan Erkan Kaptan,” Romalılar buraya küplerle taşları oyarak Elmadağ’dan kaleye su getiriyordu. Sütunun orada görebileceğiniz yerler var bunu. Dediğim yerler su kanallarının geldiği 30 santimetrelik çerçevesi olan iç içe geçmiş taşlarla işte Elmadağ’da biriktirilen suyun tazyik yoluyla kaleye savaş zamanında taşınması. Askeri ihtiyaçların giderilmesi anlamında yapılmış su haznelerinin bulunduğu yerler var tabi bunlara biz Sardıç diyoruz onlar var” ifadelerini kullandı.
Esnaf Kaptan, “Ben Ankara Kalesi’nin mutlaka tarihi ile birlikte gezilmesini öneriyorum. Ankara kalesinde incik boncuk bakmak resme bakmak Ankara Kalesi’ni gezmek değildir. Ankara’nın bugün Ankara oluşunun sebebini sormak sorgulamak tarihini araştırmak önemlidir. Biraz o gözle gezerlerse aslında bulundukları mekânın ne kadar değerli, anlamlı ve ne kadar kaliteli olduğunu görecekler” diyerek sözlerini noktaladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.