Ahmet Hamdi Akseki kimdir? Diyanet’teki görevi neydi, mezarı nerede?
Ahmet Hamdi Akseki kimdir, hangi dönemlerde yaşadı, Diyanet’teki görevi neydi, mezarı nerede, eserleri neler, Mehmet Akif Ersoy ile yolları nasıl kesişti, Sebilürreşad dergisinde hangi görevi aldı? İşte cevabı:
Son dönemin büyük alimlerinden 3. Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin hayatını sizler için derledik:
Ahmet Hamdi Akseki kimdir, hangi dönemlerde yaşadı, Diyanet’teki görevi neydi, mezarı nerede, eserleri neler, Mehmet Akif Ersoy ile yolları nasıl kesişti, Sebilürreşad dergisinde hangi görevi aldı? İşte cevabı:
Genç Cumhuriyet’in üçüncü Diyanet İşleri Başkanı olan Ahmet Hamdi Akseki, son dönemin İslam alimlerindendir. 1887’de Sakarya’nın Akseki ilçesinde doğdu. 9 Ocak 1951’de Ankara’da vefat etti. Saltanat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerine şahitlik etti.
Cami imamı olan Mahmud Efendi ile Hatice Hanımın oğludur. Küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve nahiyede bulunan medresede eğitim görmeye başladı. On dört yaşına gelince babası tarafından Ödemiş'e götürüldü ve burada bulunan Karamanlı Süleyman Efendi Medresesine devam etmeye başladı. Arapça, Farsça, Akaid, Tefsir, Fıkıh ve Hadis gibi temel İslami ilimlerin derslerini almaya başladı.
MEHMET AKİF’TEN EDEBİYAT DERSİ ALIYOR
Akseki, 1905 yılında İstanbul'a geldi. 1914 yılında Fatih dersiamlarından olan Bayındırlı Mehmed Şükrü Efendiden icazet aldı. Bu arada dönemin tanınmış alimlerden muhtelif dersler aldı. İstiklal Şairimiz Mehmed Akif'ten de özellikle "Muallaka-i Seb'a" olmak üzere Arap Edebiyatı ile alakalı dersler aldı. Bu arada Darülhilafeti'l-Aliyye Medresesinden mezun oldu. Akabinde Medresetü'l-Mütehassisin'e girerek Felsefe, Kelam, Hikmet-i İlahiyye şubesinden birincilikle mezun oldu. Girdiği imtihanı da kazanarak dersiam unvanını aldı.
SEBİLÜRREŞAD’DA YAZMAYA BAŞLIYOR
Akseki, bir taraftan öğrenim hayatına devam ederken, diğer taraftan da yazılar yazmaya başladı. Bir ara muhafazakar kesimin ilk dergilerinden olan Sebilürreşad’ın Bulgaristan ve Romanya muhabirliğini de yaptı. Bu zaman zarfında Bulgaristan'ı dolaşarak buradaki insanların dini açıdan aydınlanmalarına katkı sağlamaya çalıştı. İzlenimlerini "Bulgaristan Mektupları" adı altında, Sebilürreşad dergisinde neşretti.
Heybeliada'daki mektepte, din felsefesi ve ahlak derslerinde hocalık vazifesinde bulundu.
1916-18 yıllarında İstanbul'da çeşitli camilerde kürsü şeyhliklerinde bulundu.
Daha sonra iki ayrı medreseye önce tarih felsefesi, daha sonra ilm-i nefs (psikoloji) müderrisi olarak tayin edildi.
KUVAY-I MİLLİYE HAREKATINA DESTEK
Akseki, Milli Mücadele boyunca Anadolu'nun pek çok bölgesini dolaştı. Vaaz ve konferanslarıyla Kuva-yı Milliye hareketini destekledi.
1924 yılında İlahiyat Fakültesi hadis ve hadis tarihi müderrisliğine atandı.
Daha sonra Rıfat Börekçi'nin teklifi ile Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere (Danışma) Heyetine üye olarak tayin edildi.
Tarikat-ı Salahiyye Cemiyetine üye olduğu iddiasıyla 1925 yılında Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı.
Mahkemede suçsuz bulunarak beraat etti.
1939 yılında Diyanet İşleri Başkan yardımcılığına atandı.
Bu görevini sürdürürken 1947 yılında Şerafettin Yaltkaya'nın vefatı üzerine de başkanlığa getirildi.
4 DİL BİLİYORDU
Akseki, Arapça, Farsça ve İngilizce dillerini bilen, son derece zeki, ileri görüşlü ve zamanın gelişmelerini takip eden, kendini yenileyebilen bir din alimidir. Yazarlık hayatına Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad ekibi içinde yer alarak başladı. Osmanlı toplumunun geçirmekte olduğu kültürel değişiklikler üzerinde durdu. Yazılarında Batılılaşma ve dini konuları analiz etti. Modernleşmeye taraftar olmakla beraber, mutlak Batılılaşmaya karşı çıktı. İslam dininin yeniliklere ve bilime açık olduğunu savundu. Türk toplumunun uğradığı sosyal ve kültürel değişikliği yakından takip etmiş, eser ve makalelerinde bu konuda isabetli teşhis ve tahlillerde bulunmuştur. İktisadî, siyasî, kültürel ve ilmî bakımdan geri kalmış İslâm toplumlarının her alanda gelişme ve ilerlemeleri için hayatı boyunca gayret sarf etmiştir. Bu gaye için Kur’an-ı ve hadisi esas alarak İslâmî ilimlerin canlandırılmasını, gelişmelerin ışığında İslâmî müesseselerin yeniden düzenlenmesini gerekli gören Akseki, Mehmed Akif ve arkadaşları gibi, bir taraftan hurafe ve bâtıl inançlarla diğer taraftan da dini Batı kalıpları içinde değerlendirerek modası geçmiş bir müessese şeklinde gösterip İslâm’a hücumda bulunanlarla mücadele etmiştir.
MEZARI CEBECİ’DE
Ahmet Hamdi Akseki, dört yıl sürdürdüğü görevi devam ederken 9 Ocak 1951 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuştu ve Ankara’daki Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
ESERLERİ:
Ruh ve Beka-yı Ruh; İslam öncesi ve sonrasında filozoflar tarafından ileri sürülen görüş ve düşüncelerin karşılaştırmalı tenkitleri yer almaktadır. Tenkitler yapılırken ayrıca çağdaş filozof ve materyalistlerin ileri sürdükleri iddialara karşılık, yazarın görüşleri de yer almaktadır.
İslam Dini; El kitabı şeklinde hazırlanmış olup Türkiye'de en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır. Mezahibin Telfiki ve İslamın Bir Noktaya Cem'i; Talebeliği sırasında Reşid Rıza'dan tercüme ederek yayınladığı eserdir. Sadeleştirilmiş baskısı Hayreddin Karaman tarafından, "İslam'da Birlik ve Fıkıh Mezhebleri" adıyla neşredilmiştir.
Bunların dışında çok sayıda eser kaleme almıştır; İslam Dini Fıtrîdir, Ahlak Dersleri, Askere Din Kitabı, Yavrularımıza Din Dersleri, Düşmana Karşı, Yeni Hutbelerim yayınlanmış eserlerinden bazılarıdır. Bunların dışında kaleme almış bulunduğu ancak, yayınlanmamış eserleri de vardır.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.