Ulus'taki tarihi Suluhan zamana meydan okuyor
Osmanlı Ankara'sının en ihtişamlı günlerinin mirası Suluhan, Ulus'un da mihenk taşlarından. 'Ankara'nın Hanları' yazı dizimizi, Ankara hanlarının en ünlüsü ve en ihtişamlısı 'Suluhan'ın az bilinen hikâyesini anlatarak tamamlıyoruz.
16'ıncı asırda Ankara, Kale'nin surlarına sığmaz olur. Roma'nın en büyük eyaleti Galatya'ya 3 asır başkentlik yapan Ankara, bin beş yüz yıl sonra yeniden ticaretin kalbi olur. Kervanlar için yapılan hanlar Ankara'ya yetmemektedir. Anadolu'ya dünyanın her yerinden akan kervanlar, Ankara'ya uğramadan İstanbul'a gitmezler. Anadolu Beylerbeyi artık Ankara'da yaşamaktadır. 16'ıncı asrın başında Ankara Valisi olan Hasan Paşa, Ankara için dev bir han inşa ettirir.
İşte Suluhan'ın az bilinen hikâyesi Osmanlı'nın Altın Çağı'nda böyle başlar.
Suluhan, Osmanlı Ankara'sının en ihtişamlı günlerinin son tanığı, Modern Ankara'nın kalbi olan Ulus'un ise mihenk taşıdır. 'Ankara'nın Hanları' yazı dizimizi Ankara hanlarının en ünlüsü ve en ihtişamlısı 'Suluhan'ın az bilinen hikâyesini anlatarak tamamlıyoruz.
MODERN ANKARA'NIN MİHENK TAŞI
Ankara Kalesi'nin uzağında bir han inşa etme fikri 16'ıncı Asırda o dönem Ankara Valisi olan Hasan Paşa'nın fikridir. Kale'ye çıkan zahmetli yokuşlarda kervanların yorulmasını istemeyen Hasan Paşa, Tahtakale Çarşısı'nı Çıkrıkçılar Yokuşu'na bağlayan bir han yaptırır. Han ile Ankara, Kale'den aşağıya inmeye başlar. Modern Ankara'nın temelleri de bu han ile atılır. Hasan Paşa'nın yaptırdığı Sulu Han, eski Ankara'nın son tanığı, Modern Ankara'nın mihenk taşıdır.
ASIL ADI HASAN PAŞA HANI
Suluhan, Posta Caddesi'nde -Caddenin şimdiki adı Şehit Teğmen Kalmaz- üstünde Ulus Hali'nin tam karşısında bulunur. Halk arasında Suluhan olarak bilinse de yapının adı aslında Hasan Paşa Hanı'dır. II. Bayezid Devri emirlerinden Hasan Paşa, 1508-1511 yılları arasında Çıkrıkçılar Yokuşunu Tahatakale Çarşısı'na bağlamak için bir han yaptırır. Hanının kitabesi bulunmadığı için tarihlemeler kesin bir nitelik taşımamaktadır.
DÖNEMİNİN BEŞ YILDIZLI OTELİ
16'ıncı asır şartlarında beş yıldızlı lüks bir otel olarak nitelendirilebilecek Hasan Paşa Hanı, Tahtakale Çarşısı'nın gelecek iki yüzyıl boyunca gelişimini başlatan en önemli yapıdır. Hisar Kapısı'na kadar uzanan zahmetli yokuşları çıkarak, Ankara Kalesi'nin önlerine gelen kervanların ulaşım sorununu çözen han, 19'ıncı asırdan itibaren başlayan modernleşmenin de ilk izlerinin sürülebileceği bir ticaret merkezidir.
17'İNCİ ASIRDA TAMAMEN YANDI
Bütünüyle yontma taştan yapılan Suluhan, 17'inci Asırdaki Celali İsyanları sırasında yağmacılar tarafından tamamen yakılan Han, sonra yeniden onarılmıştır. Bu saldırıdan sonra Ankara'nın etrafı tamamen geniş surlar ile kapatılır. 1830'larda İstanbul'a isyan eden Kavalı Mehmet Ali Paşa'nın ordusunun konakladığı han, bu dönem yeniden onarıldı.
1929 YANGININDA ARTA KALAN TEK YAPI
1892'de demiryolunun Ankara'ya bağlanması ile açılan İstasyon Caddesi, Taşhan'n yapımı, Tahtakale Çarşısının bu yönde gelişimi ile Karaoğlan Çarşısı oluşmuştur. Suluhan, bu dönemde de en büyük yapılardan biridir, ancak Taşhan'ın kaloriferli, banyolu ve telefonlu olması nedeniyle biraz köhne kalmış olmalıdır. Zaten Ulus Meydanı'nın gelişimi ve 1929 büyük Tahtakale yangını ile Suluhan ve yakın çevresi yok olma noktasına gelmiştir. 1930'larda Posta Caddesi'nin yapılması ile Suluhan kota kaldı. Hanın cümle kapısı yerin beş-altı metre altında kaldı. 1942'de inşa edilen Ulus Hali ve Ankara Ticaret Odası ile iyice görünmez olan Suluhan, çukurda kalmasından ötürü etrafına inşa edilen yapıların gölgesinde kaldı. Bir süre sonra çarpık yapılaşmaya teslim olan han, 1970'lerde restorasyona alındı.
HARAP VAZİYETTE BEKLEDİ
Suluhan 1970'lere kadar harap halde yaşamını sürdürmüş ve sebze, meyve satış yeri, küçük bir Hal olarak kullanılmıştır. 1984'te Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Suluhan günümüzde; zücaciye, nalburiye, billuriye, baharatçı gibi dükkânların bulunduğu bir ticaret alanına dönüşmüş durumda.
'AŞAĞI YÜZ'ÜN SON HANI
Geçmiş yüzyıllarda Ankara'da, ticaretin kalbi, günümüzden biraz daha farklı olsa da yine Ulus'ta atardı. Ulus'ta, Hanlar bölgesi olarak bilinen, Sulu Han-Tahtakale Çarşısı'nın yer aldığı semt, "Aşağı Yüz" olarak adlandırılırken; Kale'nin hemen girişinde Koyun Pazarı ve At Pazarı'nın yer aldığı semt, "Yukarı Yüz" olarak adlandırıldı. 'Yukarı Yüz' hanlarının çoğunu yazı dizimizin ilk-dört bölümünde incelemiştik. 'Aşağı Yüz' hanlarından ayakta kalan tek yapı ise Suluhan. Hanın bir diğer özelliği ise 'Aşağı Yüz'e inşa edilen ilk han olmasıdır.
ESKİ ZAMANLARA AÇILAN BİR KAPI
Ankara Kalesi'nin eteklerinden Ulus'a doğru indiğiniz de, mimarinin bütünüyle değiştiğini, sokakların farklılaşmaya başladığını görürsünüz. Anafartalar Caddesi'ne ulaştığınız da artık Osmanlı Ankara'sı arkanızda kalmıştır. Bütün cadde boyunca Cumhuriyet mimarisi selamlar sizi. Anafartalar'ı; Atatürk Bulvarı'na bağlayan Posta Caddesi, neo-klasik mimariden modern mimariye uzanan pek çok yapıya ev sahipliği yapar. Ama cadde üstünde iki yapı farklı bir zamana açılan bir kapı gibidir: Suluhan ve İbadullah Cami. Suluhan'ın Ulus Hali'nden girilen cümle kapısından inildiğinde, avlunun ortasında kadınlar mescidi olarak kullanılan eski Hancı odası karşılar sizi... Her ne kadar artık bir han olmasa da Suluhan, halen tipik bir Osmanlı kervansarayının bütün özelliklerini taşır.
Uğur DUYAN/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.