Ulus Rüzgârlı esnafı Bünyamin Doğan 17 yıldır sofrasını insanlarla paylaşıyor
Ulus Rüzgârlı Caddesi’nde esnaflık yapan Bünyamin Doğan, 17 yılı aşkındır iş yerinin teras katını ‘Halil İbrahim Sofrası’ gibi eşe dosta, yolda kalmışa ve ihtiyaç sahiplerine açıyor.
Ulus Rüzgârlı Caddesi’nde 1995 yılından bu yana esnaflık yapan Bünyamin Doğan, 17 yılı aşkındır kapısını ‘Halil İbrahim Sofrası’ gibi eşe dosta, yolda kalmışa ve ihtiyaç sahiplerine açıyor. Rüzgarlı Caddesi’ndeki kendisine ait bir binanın en üst katında tanıdığı, tanımadığı pek çok misafirini ağırlayan Doğan, haftanın belli günleri odun ateşinde pişen kuru fasulye ve pilav gibi ikramlarda bulunuyor. Kapısının herkese açık olduğunu belirten misafirperver Doğan, “Buradaki maksat yemek yemek değil asıl gaye bir şeyi paylaşmak, aynı sofraya oturabilmek, bir ve beraber olmak, muhabbet edebilmek” dedi.
“TEK BAŞIMA YEMEK YEMEYİ SEVMEM”
Misafir ağırlamaya ne zaman başladığıyla ilgili gazetemize bilgi veren Bünyamin Doğan, “Memleketim Kırşehir’deki dükkanımda başladım eşe dosta yemek vermeye. Oradaki dükkanım küçüktü. Uzun bir masamız vardı. Rahmetli anam ve eşim bulgur pilavı ile yanına bir şeyler daha yapar gönderirdi dükkana. O ara konu komşuyu çağırır birlikte yerdik. Yemeği tek yemeyi sevmezdim” diye konuştu.
17 YILDA 20 BİN MİSAFİR
Kırşehir’den Ankara’ya göçtükten sonra Rüzgarlı Caddesi’nde bir bina satın aldığını anlatan Doğan, “1995’te Rüzgarlı Caddesi’nde esnaflık yapmaya başladım. Kırşehir’de başlattığım eşle dostlar yemek yeme geleneğini burada da yapmaya karar verdim. Binanın teras katı toplu yemekler için müsaitti. Burayı yemekhane gibi hazır hale getirdim. 17 yılı aşkındır misafirlerimi burada ağırlamaya başladım. Arkadaşımı, komşumu, ihtiyaç sahibini davet ettim onlar da kendi çevrelerini çağırdı böylelikle soframız çok büyüdü. Soframız paylaştıkça çoğaldı. Yaklaşık 20 bin kişi burada mütevazi soframızda yemek yedi.” şeklinde konuştu.
YILLARDIR KAZANLARI KAYNIYOR
Haftanın belli günlerinde toplu yemek davetleri verdiğini anlatan Doğan, “17 senedir burada kazanlar kaynar misafirlerimiz için. Genelde her hafta Çarşamba günleri toplu yemek programları düzenliyorum. Tanıyan tanımayan herkes gelir. Tanıdığımız arkadaşımız bir arkadaşını getirir, o kişi başka bir arkadaşını getirir. Böylelikle pek çok insan misafirimiz olur. Buradan gelip geçen herkes ‘Bünyamin ağabeyin yemeğini yiyelim’ diyerek gelirler. Burası dolu dolup boşalıyor. Normal günümüzde de yemek oluyor. Elemanlarım bir ihtiyaç sahibini gördüğü zaman ‘yukarı çık da yemeğini ye’ derler” ifadelerini kullandı.
MİSAFİR BEREKETLİ GELİYOR
Sofrasına misafir olan herkesin yemeğini beğenerek yediğini belirten misafirperver Doğan, “Hani derler ya misafir 10 tane getirir 1’ini yer 9’unu bırakır diye. Gerçekten de öyle oluyor. Allah’a şükür soframızda yemeğimiz eksilmiyor aksine çoğalıyor. Allah soframıza Halil İbrahim Bereketi veriyor. Birlik, beraberlik içerisinde yemekler yeniliyor. Böylelikle yeni insanlar tanıyorum, güzel dostluklarımız oluyor” sözlerini aktardı.
‘HALİL İBRAHİM BEREKETİ’ SÖZÜ NEREDEN ÇIKTI
Hz. İbrahim peygamber, evinin kapısını sofrasını misafirlere açar, misafir olmadığı zamanlar sofraya oturup yemek yemezmiş. Kurduğu sofrada evindeki hiçbir şeyi eksik etmez ve kendisine gelen kimseyi boş çevirmezmiş, sofrası ise onca misafire rağmen eksilmez çoğalırmış. Bu sebeple ‘Halil İbrahim Bereketi’ sözü buradan gelmiş.
RAMAZAN SAYGILI/ İLKSAYFA-
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.