Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanı Erkin Keskin sesi tuvale aktarıyor
Türkiye’de ilk defa uygulanan ve dokunsal yönü ön plana çıkaran, sesin tuvale betimlendiği resim sergisi “Polifonik Dokunmalar” ziyaretçilerini bekliyor.
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Elemanı Erkin Keskin’in “Polifonik Dokunmalar” adlı resim sergisi Grup Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerini bekliyor. Resimlerdeki hareket noktası ses olan serginin, ses algısını tuvallere yansıtarak bir nevi tuval üzerinde oluşturulmuş ses katmanları olarak betimleniyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de ilk defa uygulanan görme engelli insanlarında eserleri algılaması için ressamın geliştirdiği kabartma yöntemi de bir hayli dikkat çekiyor. Ressam Keskin aynı zamanda birçok öğrenci yetiştiriyor ve Uluslararası platformlarda kendi ve yetiştirdiği öğrencilerin başarısıyla tanınıyor.
“ZİHNİMDEKİ SESLERİN GÖRSEL BESTESİNİ YAPIYORUM”
Farklı teknikler kullanarak oluşturulan tabloların yer aldığı kişisel resim sergisinde sanatçı, tuval üzerinde oluşturmaya çalıştığı ses izlerinin dokunma duyuları aracılığıyla da izleyicilerin zihninde canlandırmasını amaçlıyor. Sergi hakkında bilgi veren Ressam Erkin Keskin, “Zihnimdeki seslerin görsel bestesini yapıyorum. Benimle özdeşleşen bir şeyi ifade etmeye çalışıyorum. İnsanların sadece görsel olarak bakmalarının yanında resmi daha iyi algıya bilmeleri için dokuma duyularını kullanmalarını tavsiye ediyorum” dedi.
DOKUNSAL YÖNÜ ÖN PLANA ÇIKARTIYOR
Keskin, son 5 yıldır kendi geliştirdiği dokunsal yöntemlerle gravürdeki etkileri tuval üzerine yansıtmaya çalıştığını belirterek, “İnsanların resimlere sadece görsel olarak bakmasını istemiyorum. Özellikle kabartmalı resimleri insanların daha iyi kavrayabilmeleri için dokunsal yönünü ortaya çıkartmaya çalışarak yapıyorum. Resimleri daha iyi algılayabilmesi için insanların, dokunma duyularını harekete geçirmek ve sanat eserlerine dokunmalarını istiyorum. O ses etkilerini insanlara dokundurarak, hissettirmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE İLK DEFA UYGULANAN BİR YÖNTEM
Keskin, bir sanat eserinin ortaya çıkma süresinin her eser için farklı olduğunu da belirterek, “Çalışmalarımı görsel beste olarak düşünebilirsiniz. Eserlerimdeki figürler sadece bir araç. Benim resimlerimde figür ikinci plandadır. Benim eserlerimin temeli sestir. Eserlerimde ki figürler, insanları resmin içerisine çekebilmek için bir anahtar konumunda yer alıyor” dedi. “Türkiye’de benim yaptığım çalışma tekniği üzerinden bir sanatçının çalıştığını duymadım’ diyen Keskin, “Özellikle dokunsal etkileri dünyanın hiçbir yerinde hiç kimsenin yaptığını duymadım. Çünkü benim geliştirmiş olduğum bir teknik ve yöntem” şeklinde konuştu.
ESERLERİ GÖRME ENGELLİLERDE ALGILAYABİLİYOR
Keskin, resimlerinin hareket noktasının ‘ses’ kavramı olduğunun altını çizerek, zihninde oluşan ses algısını, görsel-dokunsal yöntemlerle ifade etmeye çabaladığını dile getirdi. Keskin, “Uygulamaya çalıştığım plastik yöntemlerle görsel etkilerin yanında izleyicilerde dokunma hissi yaratarak çalışmalarımın daha kavranabilir olması düşlenmiştir. Ayrıca çalışmalarımda yer yer görme engelli insanların da eserlerimi algılayabilmesi için geliştirmeye çalıştığım kabartma etkileri kullanılmıştır” diye belirtti.
Emrah ÖZCAN/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.