Tek mevsim daha avantajlı: 81 Hollanda'mız olsun
Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu Başkanı Hakan Yüksel, “Türkiye’de 4 mevsim 20 iklim var. Hollanda’da tek iklim olduğu için rahat bir şekilde planlama yapılıyor. O zaman bizim 81 tane Hollanda’mız olsun” dedi.
Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu(TARIMKON) Genel Başkanı Hakan Yüksel, Türkiye’de nüfusun kırsala yerleşmesi, genç çiftçilerin varlığının artırılması konusunda ortaya koydukları modeli gazetemize açıkladı.
KENDİNİ BESLEYEN ŞEHİR
TARIMKON Genel Başkanı Hakan Yüksel, Milli Tarım Projesi kapsamında oluşturulacak Milli Tarım Kurulu’ndaki tüm yetkili kurum ve kuruluşlara bir görev ve sorumluluk düştüğünü vurguladığı konuşmasının devamında Kendini Besleyebilen Şehir modelini anlattı.
Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu Genel Başkanı Hakan Yüksel, oluşturulacak Milli Tarım Kurulu’ndaki tüm yetki kurum ve kuruluşlarla işbirliğiyle Türkiye’de nüfusun kırsala yerleşmesi, genç çiftçilerin varlığının artırılması noktasındaki ortaya koydukları “Kendini Besleyebilen Şehirler” modelini gazetemize anlattı. Yüksel, “Türkiye’de 4 mevsim 20 iklim var. Hollanda’da tek iklim olduğu için rahat bir şekilde planlama yapılıyor. O zaman biz kendi şehirlerimizi, her bir havzamızı Hollanda modellinde planlayalım, bizim 81 tane Hollanda’mız olsun” diye konuştu.
NADİR ÜLKELERDEN BİRİSİYİZ
TARIMKON Genel Başkanı Yüksel, yetkili kurum ve kuruluşlarla işbirliğiyle oluşturulacak şehirlerle Türkiye’de tarımsal ürünlerin fiyatlarının artışında önemli unsurlar olan nakliye ve komisyon giderlerinin azalacağını belirterek, “Türkiye sıfır rakımdan 2 bin 500 rakıma kadar 4 mevsim 20 iklimde dünyada 12 ay tarım yapılabilen nadir ülkelerden birisi. Her şehrimizin kendi içinde tarım üretebilecek altyapısı ve potansiyeli var. Her şehir, komşu illerden ve ülkelerden mutfağına koyduğu temel ürünleri üretebilse birçok girdi ortadan kalkar. Şehirdeki insanlara istihdam ve gelir kapısı kazandırır, zamandan tasarruf sağlanır, parayı kendi içerisinde çevirip şehrin ekonomisi büyür. Deniliyor ki ‘Hollanda kadar olamadık, bunlar bizim Konya kadar.’ Bütün ülkeyi planlayamıyorsak, her bir şehrimizi Hollanda gibi planlayalım. Her şehir kendi içinde bir Hollanda olsun. Hollanda da tek iklim olduğu için adamlar rahat bir şekilde planlama yapıyorlar. O zaman biz kendi şehirlerimizi, her bir havzamızı Hollanda modellinde planlayalım, bizim 81 tane Hollanda’mız olsun” dedi.
ŞEHİRLERİN VİZYONUNA GÖRE OLMALI
Yüksel, Kendini Besleyebilen Şehir modelinin içeriğini ise şu şekilde açıkladı; “Her bir şehrin kendi altyapısı ve şartlarına göre üretebileceği ürünler var. Yani uygun maliyetle elindeki kaynakla bunu üretebilirim dediği ürüne çalışmalı. Bugün Erzurum’da domates üretmek maliyetliyse Erzurum’da üretmene gerek yok. Orada ‘temelde ne üretebiliriz’ buna bakmak lazım. En uygun altyapı ve üstyapının varlığı bir çıkartılıp buna göre planlanabilir. Her şehrin kendi altyapısında üretebildiği her şey incelenerek çıkartılmalı. Her şehir domates üretsin demiyoruz, şehirlere göre modellenmeli. Şehirler kendine bir plan belirlemeli, tarım şehri ise tarım, turizm şehri ise turizm şehri olmalı. Bu vizyon içerisinde mutlaka kendi kendini besleyebilir. Buradaki besleyebilmekten kasıt tarımsal alanı geliştirilebilir, burada bir ekonomi yaratılabilir, kendi nüfusu içindeki gençlerini vizyonunda değerlendirebilir.”
“ANKARA’DA ARAZİ Mİ YOK?”
Ankara özelinde de durumu değerlendiren Yüksel, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Ankara olarak temel gıda ürünlerinin Antalya’dan gelmesini neden bekliyoruz. Ankara’da arazi, çiftçi, yatırımcı, mühendis mi yok? Her şey varken herkes masanın etrafında konuşuyorlar, kimse eyleme geçmiyor. Milli Tarım Kurulu ile bu eylemdeki insanların bir araya gelip bunun hayata geçmesi lazım. Bu kurul ortak bir kararla bu kapsamda şöyle bir proje yapabilir. Burada gençleri kırsala gönderemiyorsak kırsalı gençlerin ayağına getirmeliyiz. Bunu da örneğin Bala Beynam’daki ulaşımı kolay hazine arazileriyle yapabiliriz. Genç, şehir içinde otursa; bu arazileri devlet olarak gençlere ihtisaslaşmış kooperatif sistemiyle işletmesi için verilip bu arazilerde örneğin çörekotunun tüm katma değerli ürünleri üretilebilir. Belki sadece tarladan 30 bin TL kazanırken profesyonel kooperatif yapısı içerisinde ayrıca gelir elde edilir. Bu sayede dışa bağımlılık azaldığı gibi üretim de artıyor. Üretim kaliteli ve sürdürülebilir hale geliyor. Bunlar aslında modeller bunlar daha da geliştirilebilir, eksikler görülebilir. Üniversitelerden uzmanlardan bilirkişilerle bunlar tartışılabilir ve yapılabilir. Bunun içerisinde uzmanları yetkilileri katalım bunları değerlendirelim. Biz bu noktada yetkililere gerçekçi yapılabilir, sürdürülebilir geliştirilebilir projeler önermeye çalışıyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.