Sürekli değişim öğrencileri tedirgin ediyor
Aydınsoy, öğrencilerin sürekli değiştirilen sistem yüzünden tedirgin hale geldiğini belirterek, geçmişte LGS, OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS gibi, nice harfleri değişen ama kaderleri değişmeyen sistemlerin aynı mantığın sonuçsuz tezahürü olduğunu söyledi.
Eğitim, ülkelerin geleceklerinin şekillenmesinde önemli bir fonksiyona sahip olduğunu belirten Ahmet Aydınsoy, yerel değerlere dayanan evrensel bir eğitim sistemini kuramayışımızın sınav sisteminin sürekli değişmesine neden olduğunu ve bunun velileri tedirgin ettiğini açıkladı.
Eğitim medeniyetin anahtarıdır
Bilimde, teknolojide, sanatta, edebiyatta gelişen, öncü olan ülkeler incelendiğinde, nitelikli bir eğitim sistemine sahip olduklarını belirten Aydınsoy, “İyi bir eğitim, gelişmenin, gelişmiş ülke olmanın, medeniyet kurmanın anahtarıdır. Bunun farkında olan ülkelerin önceliği eğitim olmakta, başarılı insanların yetiştirilmesi için en büyük değer her zaman bu alana verilmektedir. Sistemli, planlı ve istişareye dayanmayan hiçbir proje, başarılı olmamıştır, olmaz da.” şeklinde konuştu.
Sürekli değişim velileri tedirgin ediyor
YKS tatminden TEOG tahminden uzak görünüyor diyen Aydınsoy, “Ülke olarak, yıllardır sancısını, sıkıntısını, stresini yaşadığımız nokta burasıdır. Yerel değerlere dayanan evrensel bir eğitim sistemini kuramayışımızın temel sebebi bundan kaynaklanmaktadır. Öğrencileri sürekli başka yönlere kanalize eden, velileri tedirgin eden ve sık sık değiştirilmek zorunda kalınan sınav sistemleri de böyle bir anlayışın ürünüdür. Geçmişte LGS, OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS gibi, nice harfleri değişen ama kaderleri değişmeyen sistemler aynı mantığın kısır tezahürüdür.” dedi.
Düzenlemeye ihtiyaç var
Sendika olarak, eğitimin diğer alanlarıyla olduğu gibi, bu konularda da defalarca açıklamalar yapıp, araştırmalar gerçekleştirdiklerini belirten Aydınsoy, TEOG konusunda en büyük sıkıntının sınav boyutunda değil, aksine sınav puanına dayalı merkezi yerleştirme olduğunu, bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Yükseköğretime girişte ise ortaöğretim öğrencilerinin standart testlerde düşük başarı düzeyleri, öğrenci başarısını etkileyecek düzeyde sınav kaygısı, boş kalan kontenjanlar, sınavların lise eğitiminin bütününü kapsamaması gibi sorun alanlarının varlığını gözler önüne serdiklerini dile getirdi.
TEOG’a benzer bir modelden kaçınılmalı
Belli bir grubu seçen ve yerleştiren değil, tüm öğrencileri hayata hazırlayan bir sistem kurulması gerekliliğini savunan Aydınsoy, “Ortaöğretim sistemine yerleştirmedeki en büyük sorun, merkezi sınavın var olmasından ziyade, merkezi sınavın zorunlu olarak bütün öğrencilere uygulanması ve tüm öğrencilerin bu sınav sonuçlarına göre merkezi olarak yerleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı, 8. sınıftaki tüm öğrencilerin zorunlu olarak sınava girdiği, öğrencilerin hepsinin tüm okullara merkezi olarak puan üstünlüğüne göre yerleştirildiği TEOG’a benzer bir modelden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir.” dedi.
Öğrenciler okul dışı kaynaklara mecbur bırakılmamalı
Aydınsoy, “Yeni sınav ve yerleştirme sistemi tasarlanırken, öğrencileri okul dışı kaynaklara mecbur bırakmayacak, öğrenci başarısının okullarda heterojen olarak dağılacağı, yani hem genel liselerin hem de meslek liselerinin başarılı öğrencilere sahip olabileceği bir sistem amaçlanmalıdır.” dedi. Bununla birlikte öğrencilerin gelecek kaygısı çekmeyeceği, çalışan ve başarılı olan herkesin emeğinin karşılığını alabileceği engelsiz, geçişli esnek modeller üzerinde durulmasının gerekliliğini belirtti.
Öğrencilerin tek yönlü yetişmesine neden olacak
Milyonlarca adayı, aileyi ve toplumun geleceğini ilgilendiren üniversiteye giriş sisteminde yapılacak değişikliklerin, eğitimin ilgili paydaşları ile görüş alışverişi yapılmadan Yükseköğretim Kurulu tarafından açıklanmasının bir eksiklik olarak görüldüğünü belirten Aydınsoy, “Adayların girecekleri sınavların kapsamlarının daraltılarak bazı derslerden hiç soru sorulmayacak olması, ortaöğretimi olumsuz etkileyecektir. Bu kapsam daraltması, öğrencilerin tek yönlü bir şekilde yetişmesine, temel Sosyal ve Fen Bilimleri alanındaki dersleri ihmal etmelerine; ayrıca, özellikle sayısal ve eşit ağırlık alanında tercihte bulunacak öğrencilerin lise öğrenimlerinde temel Sosyal Bilimler derslerini es geçmelerine neden olacaktır.” dedi.
Aşamalı sınav mantığına aykırı
Yeni sistemin, sosyal alan başarısını önemsiz hâle getirdiği için, imam hatip liselerinin ve meslek liselerinin yükseköğretime girişlerini daha da zorlaştıracağını söyleyen Aydınsoy, iki sınavın aynı gün yapılması ve ilk aşama sınavın sonuçları açıklanmadan ikinci aşama sınava girilmesi, aşamalı sınav mantığına aykırı olduğunu ifade etti. Yeni sistemde iki oturumun aynı günde yapılacak olması, fiilen aşamalı sistemin kaldırılması demektir. Farklı günlerdeki oturumlarda yapılan sınavlarda öğrenciler, herhangi bir oturumdaki dezavantajlarını diğer günlerdeki oturumlarda kapatmaya çalışmaktaydılar. Ancak yeni sistemde bunun yapılması mümkün görülmemektedir. Öğrencilerin sabah oturumundaki sınav sonuçları belli olmadan (belki de yeterli puanı almadan) ikinci sınava girmeleri usulen doğru gibi görünse yanlış bir uygulamadır.” diye konuştu.
Eğitim sorunları anlık tepkilerle düzenlenmemelidir
Aydınsoy, “Milletin varlığı, dimağı, tasavvuru, idealleri, hayatı, hayalleri, istiklali ve istikbali ile doğrudan ilgili olan eğitimin sorunları, anlık etki ve tepkilerle düzenlenmemelidir. Hele nesnesi, öznesi, amacı, aracı insan olan eğitim meselelerini en insanî gerekçelerle bile olsa tartışmadan çözmeye çalışmak, yanlışın da ötesinde nesillerin yitirilmesine sebebiyet verecek vahim bir hatadır. Eğitim alanıyla ilgili çalışma yapılırken, bütün bu unsurlar göz önünde bulundurulmalı, örnek modellerden yararlanılmalı, çağın gerekleri dikkate alınmalı, mutlaka istişare edilerek farklı görüş ve önerilerden istifade edilmelidir. Aksi hâlde bu kısır döngü sürüp gidecektir.” diyerek sözlerini tamamladı.
Emrah ÖZCAN/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.