Dinimizce yapılmaması gereken şeye günah denir: Peki en büyük günahlar neler? İşte detaylar
Kelime anlamı olarak günah, dinimizce suç sayılan, Allah'ın emirlerine aykırı olan iş ve söz demektir. Peki, Şirk ne demek? Zina nedir? Yetim malını gözetmek nasıl olur? En büyük günahlar nedir? İşte tüm detaylar…
Şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka ilah olduğuna inanmaktır. Şirk denildiğinde akla ilk olarak bu gelir. Dolayısıyla şirk, sadece büyük günah değil küfürdür. Büyük günahlardan biri ise zinadır. Zina, aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikâh bağı bulunmayan kimselerin cinsel ilişkide bulunmalarına denir. Kur'an-ı Kerim'de, “Zinaya yaklaşmayın çünkü o şüphesiz bir hayâsızlıktır, kötü bir yoldur” denilmiştir.
Diğer bir konuda ise; insanların durumları hep aynı değildir. Bir kısım insanlar zengin, bir kısım da fakirdir. Bazı insanların sağlığı iyi olduğu halde bir kısmı hasta ve sakattır. Ailesi ile huzur içinde yaşayanlar yanında, yuvası yıkılmış ve ocağı sönmüş boynu bükük öksüz ve yetimler de vardır. Bu bağlamda yetim ve öksüz malını gözetmekte dinimizce çok önemli konular arasında yer alır. Peki, Şirk ne demek? Zina nedir? Yetim malını gözetmek nasıl olur? En büyük günahlar nedir? Tüm detaylar haberimizde:
GÜNAH NEDİR?
Mümin, yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını sadece Allah'tan alacağını, bunun yerinin de esasen ahiret hayatı olacağını hiç bir zaman aklından çıkarmamalıdır. Ancak bir kulun bazen bu dünyada ödüllendirilmeyeceği veya bir takım sıkıntılarla karşılaşmayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Günahın kalbi karartacağı, rızıktan mahrum bırakacağını, çoğalması halinde kişinin helakine sebep olacağını söyleyen Allah Resulü; işlenen kötülüklerin dünya hayatındaki yansımalarına işaret etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah, inandıktan sonra iyi davranışlar ortaya koyan kullara cennet nimetleri yanında huzurlu bir dünya hayatı vaat etmiştir. Allahu Teâla; namazı kılın, zekâtı verin buyuruyor. Biri bedeni, diğeri mali olmak üzere iki ibadeti emrediyor. Yani mümin olan bir kimsenin namazını kılmaması, zengin olanında zekâtını vermemesi aynı şekilde günahtır. Bir başka söylemle dini bir suçtur.
Yukarıdaki iki örnekten anlaşılıyor ki; cenabı hakkın emrettiği şeyi yapmamak günah olduğu gibi, yasak ettiği bir şeyi de yapmakta günahtır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Eğer yasakladığımız büyük günahlardan sakınırsanız, küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” Yine diğer bir ayette ise; “ufak tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve çirkin işlerden sakınanlara gelince şüphesiz rabbin affı boldur” buyrulmuştur.
ŞİRK NE DEMEK?
Allah, tektir ve bir benzeri, ortağı yoktur. Kur’an-ı Kerim’de, “İlahınız bir tek Allah'tır. Ondan başka ilah yoktur. O rahmandır, rahimdir” buyurulmuştur. İhlas Suresinde ise; “de ki, o Allah birdir. Allah samed’tir. O doğurmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey ona eş ya da denk değildir” denilmiştir. Allah'a ortak koşan kimse bundan tövbe etmedikçe Allah'u Teâla onu bağışlamayacağını bildirmiştir.
Şirkin bir diğer çeşidi ise, Allah'a yapılan ibadete başkasına ortak kılmak ve araya bir takım aracılar sokmaktır. İbadet, yalnız Allah'a yapılır ve ancak onun hakkıdır. Ondan başkası ibadete hak kazanmış değildir. Peygamberimiz Allah'tan başkasına ibadet anlamı taşıyan her türlü söz ve davranıştan sakınmamız hususunda bizi uyarmıştır.
Bizler de Hz. Muhammed’in ümmeti olarak, Allah Resulünü tasdik ettik ve iman ettik. Getirdiği şeylere tabi olduk. Sadece Allah'a ibadet ettik ve ona hiç bir şeyi ortak koşmadık. Bize haram kıldıklarını haram, helal kıldıklarını helal kabul ettik. Peygamberimizin döneminden bu günümüze kadar iman ile inkâr, aydınlık ve karanlık misali yeryüzünden hiç eksilmedi. Ancak bir gün gelecek her şey sona erecektir. Güneş dürülecek, yıldızlar sönecek, dağlar yürütülecek, sura üflenip kıyamet kopacaktır. O gün inkârcılar kabirlerinden çıkacak, ellerini ısırıp; “keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım, keşke Allah'a ve Resulüne itaat etseydik” diye pişman olacaklar. İşte pişman oldukları o gün korkunç zor ve ağır olacaktır.
ZİNA NEDİR?
Zinanın ahlaki sosyal, hukuki ve sıhhi pek çok zararları vardır. Toplumların çekirdeği ailedir. Sağlıklı nesil bu yuvada yetişir. Çocuk, fiziki gelişmesini de ahlak ve terbiyesini de önce aileden alır. İnsan sevgisinin kaynağı da ailedir. Bir yuva için en büyük tehlike zinadır. Zina, her şeyden evvel ailenin teşkilini engeller. Kurulmuş olan ailenin ise dağılmasına ve perişan olmasına sebep olur.
Zina, insan sağlığı içinde zararlıdır. Pek çok zührevi hastalıkların kaynağının zina olduğu tıbben sabit olmuştur. Zinanın yaygın hale geldiği toplumlarda ölüm olaylarının çoğalacağını haber veren Peygamber Efendimiz bu noktaya dikkatimizi çekmiştir. Zina ile ana rahmine düşen çocukların çoğu kere doğmaları engellenir. Dünyaya gelenler ise ortada kalarak perişan olur. Çocuk anne ve baba şefkatinden mahrum kalır. Zina, çocuğuna sonsuz şefkat ve merhametle dolu ve çocuğu için her fedakârlığa katlanan annenin, çocuğunu da terk etmesine zorlayan yüz kızartıcı kötülüklerdendir.
Bunun içindir ki; dinimiz bir kadınla bir erkeğin yalnız bir yerde baş başa kalmalarından sakınmalarını tavsiye etmiştir. Durumu müsait olanların hemen evlenmelerini emretmiş, evlenmenin gereksiz masraflarla zorlaştırılmamasını öğütlemiştir. Kur’an-ı Kerim’de; “Allah'a ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiç bir yalanla bühtan ve iftirada bulunmamak, doğru işte isyan etmemek üzere biat etmek gereklidir” buyurulmuştur. Sonuç olarak zina büyük günahlardır. Bütün müminlerin sakınması şarttır.
YETİM MALINI GÖZETMEK NASIL OLUR?
Dinimiz, toplum fertlerinin birbirleri ile yardımlaşmalarını öğütlerken, yoksulları görüp gözetmemizi, öksüzleri kendi çocuklarımız gibi koruyarak eğitip yetiştirmemizi tavsiye eder. Peygamberimiz, “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine olan kimse ile ben cennette söyleyeceğiz” buyurarak, şehadet parmağı ile orta parmağına işaret etmiştir. Öksüzler bizlere Allah'ın emanetidir.
Onların anası ve babası da bizleriz. Onların eğitilip yetiştirilmesi ve topluma yararlı birer insan haline getirilmesi bizim görevimizdir. Öksüzlerin yalnız kendileri değil onlara ait malları da korumak bize Allah'ın emridir. Mallarının zayi olmaması için kendi malımız gibi koruyacak, büyüdüklerinde ise kendilerine teslim edeceğiz. Kur’an-ı Kerim’de ise “Ergenlik çağına erinceye kadar yetimin malına yaklaşmayınız eğer ki en güzel bir niyet ve maksat ile ola” denilerek, yetimlerin mallarına kötü niyet ve maksatlı yaklaşıp onları kendi mallarına katarak yiyenlerin büyük vebal altında kalacakları bildirilmiştir.
Başkasına ait olan bir malı, haksız bir şekilde elde edip yemekte haram ve günahtır. Eğer bu mal kendi malınız gibi korumak ve büyüdüğünde kendisine vermekle yükümlü olduğu bir yetime ait ise; onu haksız olarak kendi malımıza katmak sureti ile yemek ise büyük günahlardandır. Olgun mümine yakışan, tek şey ise böyle bir günahı işlememek ve kendini ateşe atmamaktır. Aynı zamanda yetimlere de her daim sahip olmaktır.
![](https://cdn.gazeteilksayfa.com/author/127_s.jpg)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.