TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Hocalı Katliamı'nın 29. Yıl Dönümü Fotoğraf ve Resim Sergisi" açılış törenine katıldı.
Rus Gazeteci Romanov'un Hocalı Katliamı'nı anlattığı "Ben Savaşı Çekiyorum" adlı kitabından bir bölümü okuyarak sözlerine başlayan Şentop, 29 yıl önce, 26 Şubat 1992’de, insanlık tarihinin gördüğü en acımasız katliamlardan birisinin Hocalı’da gerçekleştiğini söyledi.
Yürekleri dağlayan bu acı hadisede hayatını kaybedenleri bu yıl da yad etmek için bir araya geldiklerini belirten Şentop, "Bizler onların şerefli bir sonla Rablerine kavuşarak şehitler arasına karıştıklarına inanıyoruz. Vicdanı olan herkesi, insanlığından utandıran bu vahşeti; fotoğraflarla, resimlerle, kelimelerle ve sair her türlü yol ve yöntemi kullanarak, görmek istemeyen gözlere, duymak istemeyen kulaklara ve hissetmeyen cani vicdanlara haykırmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
"Katliam sorumluları er veya geç adaletin karşısında hesap vereceklerdir"
Azerbaycan halkının maruz kaldığı bu elim hadiseleri her zaman hafızalarında tuttukları gibi, hiç kimsenin unutmasına da müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:
"Bu vahşeti meşrulaştırmaya çalışan eli kanlı katiller, hukuk ve tarih önünde hesap verene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. 11 bin 356 kişinin yaşadığı Hocalı’daki katliamı gerçekleştiren, Ermenistan'ın ve 366. Motorize Piyade Alayı'nın komutanı olan Sarkisyan, verdiği bir röportajda o günlerden şu şekilde bahseder: 'Azerbaycanlılar, Ermenilerin sivil halka karşı katliam yapmayacağını düşünmekteydiler. Biz bunu Azerbaycanlılara şaka yapmadığımızı göstermek amacıyla ibret olsun diye yaptık' diyor. 'Şaka yapmadığımızı göstermek için yaptık' diyecek kadar vicdanları kararmış, insanlıklarını kaybetmiş bu katliam sorumluları er veya geç adaletin karşısında hesap vereceklerdir. Bu elim katliam sonrası cesetler üzerinde yapılan incelemelerde insanların birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu; kulak, kafa, burun gibi çeşitli uzuvların vücutlarından kesilerek ayırıldığı görülmüştür."
Bu insanlık dışı katliamın tanığı olan bazı yabancı gazetecilerin anlattıklarının da tüyler ürpertici olduğunu ifade eden Şentop, 26 Şubat 1992 günü yaşanan vahşetten sonra Hocalı bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'in gördüğü katliama ilişkin anlattıklarını anımsattı.
Bu katliamı, soykırımı dünyaya duyurmak, Azerbaycan’ın haklı davasında yanında olmak gerektiğine işaret eden Şentop, Hocalı Katliamı'nın 20. yüzyılın sonunda dünyada gerçekleşen en korkunç olayların başında geldiğini söyledi.
Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Hocalı Katliamı'ndan sorumlu Ermeniler ve liderleri, tüm itiraflara rağmen dünya kamuoyu karşısında hala bu soykırımı savunabilmektedirler. Sözde insan hakları savunuculuğu yapan devletler, ölen canlar Müslümansa ve hele bir de Türk ise hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. Bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşmesine rağmen uluslararası camia tarafından görmezden gelinen ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu vahşetin acısını Türkiye olarak her zaman yüreğimizde hissediyoruz ve bu katliamın uluslararası arenada da gündemde tutulması için çalışıyoruz. Azerbaycan ve Türkiye’nin gayretleri ve girişimleriyle Meksika, Pakistan, Kolombiya, Çekya, Bosna Hersek, Peru, Honduras, Sudan, Slovenya, Ürdün, Guatemala, Cibuti, Paraguay, Panama, Romanya ve Sırbistan başta olmak üzere bir kısım ülkeler Hocalı’da yapılan katliamı 'soykırım' olarak tanımışlardır.
Yine birçok ülkede Hocalı katliamında ölenlerin anısına anıtlar inşa edilmiştir. Nitekim 29 yıldır hesabı sorulmayan bu zelilane cürümlerin diyeti, kahraman Azerbaycan Ordusunun geçen yıl 44 günde elde ettiği zaferle kısmen ödetilmiş ve bu sayede insanlığın maşeri vicdanında açılan derin yaralara bir nebze de olsa merhem sürülmüştür. En önemlisi, kendi halkının geçmişte karşı karşıya kaldığı kalleş saldırılara ve tüm hukuk ve insanlık dışı muamelelere rağmen Azerbaycan, bu 44 günde masum insanları koruyarak yürüttüğü operasyonlarla savaşın da barışın da mertçe ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde yürütülebileceğini bütün dünyaya göstermiştir. Azerbaycan ordusunun bu büyük zaferi bir daha göstermiştir ki bizler, söz konusu vatan olunca milletin son ferdi ölene kadar mücadeleyi bırakmıyoruz."
Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davasında sadece kardeşlik duygularıyla değil insani bir vazife olarak da Azerbaycanlı kardeşlerinin yanında olmaya devam edeceğini belirten Şentop, TBMM himayesinde Azerbaycan Büyükelçiliğinin gerçekleştirdiği sergide, sanatın diliyle acılarını ve Hocalı Katliamı'nın vahametini gözler önüne sermeye çalıştıklarını söyledi. Eserleriyle katkıda bulunan değerli sanatçılara teşekkür eden Şentop, "Bizlerin, milletimizin vicdanının sesi, tercümanı oldular." dedi.
Şentop, "Bizler, tarih boyunca yaşadıkları acılardan beslenen bu acıları sürekli dillendiren bir millet olmamışızdır. Ancak günümüz dünyasında milletimize yönelik menfi propagandalar öylesine artmıştır ki haklı iken haksız duruma düşmek, mazlumken zalim gösterilmek bizleri çok daha fazla yaralamaktadır. Bu sebeple Hocalı Katliamı'nı ve sorumlularını gündemde tutmaya devam edeceğiz. Bu en başta acımasızca katledilen şehitlerimize olan borcumuzdur. Eserleriyle bu acı dolu günleri hatırımızda canlandıran, kardeşlerimizin yaşadığı ızdırabı bir nebze anlamamızı sağlayan sanatçılarımıza ve eserlerin bugün burada sergilenmesine vesile olan Azerbaycan Büyükelçimize teşekkür ediyorum. Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha Cenabıhak'tan rahmet diliyorum. Allah bir daha hiçbir millete, hiçbir topluluğa böylesi acılar yaşatmasın." şeklinde konuştu.
"Azerbaycan ve Türk bayrakları işgalden kurtarılan topraklarımızda yan yanadır"
Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim de Hocalı Katliamı'nda yaşamını yitirenler ile Gara'da şehit edilen 13 Türk vatandaşına Allah'dan rahmet diledi.
Her yıl Meclis'te Hocalı Katliamı'nı andıklarını beliren İbrahim, "Bunun için sizlere çok teşekkür ederiz. Bu yıl çok farklı bir yıldır. Bugün biz, Hocalı anmasını Azerbaycan'ın zaferinden sonra burada anıyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye'mizin de zaferi. Bu, hakkın ve adaletin zaferi. Çünkü, Türkiye'miz her zaman her zaman haklının, adilin ve mazlumun yanında olmuştur. O açıdan da bugün Azerbaycan ve Türk bayrakları işgalden kurtarılan topraklarımızda yan yanadır. Bu da Azerbaycan ve Türkiye'nin tek millet iki devlet olarak dünyaya verdiği bir mesajdır." değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından Şentop ve beraberindekiler sergiyi gezdi.
"Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu'nun dosyaları Meclis'e gelmedi"
Törene, Meclis Başkanvekilleri, milletvekilleri ve TBMM bürokratları da katıldı.
Daha sonra, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Şentop, "(Dokunulmazlık fezlekeleri) Karma Komisyon, dosyanın içeriklerine bakarak karar verecektir. Meclis açısından üzücü olduğunu söylemek isterim, bu kadar (dokunulmazlık) dosya sayısının ve dosyaların içeriğinin." dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu'nun dosyalarının Meclis'e gelmediğini bildirdi.
"Önce Anayasa'nın sözüne uygun davranmak zorundayız"
Şentop, şunları kaydetti:
"Anayasa, kesin hükmü esas alıyor, 'Kesin hüküm verildikten sonra, bu Genel Kurul'a bildirildikten sonra milletvekilliği düşer' diyor. Bireysel başvuru süreci sonra çıkmış. Bireysel başvuru sürecine ilişkin bir şey yapılacaksa, hukuki düzenleme yapılması gerekir. Biz, önce Anayasa'nın sözüne uygun davranmak zorundayız."
TBMM Başkanı Şentop: "Bazı dikkatsiz siyasetçiler ve köşe yazarları, Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiğimiz yazı için, 'Neden bu kadar zaman sonra gönderildi?' diyor. Haber olması yeni bunun; 15 gün oluyor bunu göndereli." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.