Sanatlarımıza Avrupalılar kadar değer veremiyoruz

Sanatlarımıza Avrupalılar kadar değer veremiyoruz

Dünyaca ünlü tezhip sanatçısı Münevver Üçer, geleneksel Türk sanatının özellikle son yıllarda Avrupa'da büyük ilgi gördüğünü, buna karşın kendi ülkemizde yeterince değer görmediğini belirterek “Batı bize biz ise maalesef Batı’ya hayranız” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla, Kültür ve Sanat Muhabirleri Derneği tarafından her ay düzenlenen 'Kültür Sanat Buluşmaları'nın mayıs ayı etkinliği Türkiye'nin çatısı olan Ağrı'da gerçekleştirildi.  Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen programda, Türkiye'nin en önemli tezhip sanatçılarından biri olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Münevver Üçer, geleneksel tezhip sanatının incelikleriyle ilgili katılımcılara bir sunum yaptı. 

TEZHİP, TÜRK GELENEKSEL SANATLARINDAN BİR TANESİDİR

munevver-ucer-eser-1.jpg

Tezhibi dünyaya ve ülkemizdeki insanlara anlatmaya çalıştığını kaydeden Münevver Üçer, "Tezhip, Türk geleneksel sanatlarımızdan bir tanesidir. Tezhip, atın ve boya ile yapılan bir sanatımızdır. Bu sanatta kullanılan altını elimizde eziyoruz ve kullanılmasını sağlıyoruz. Sanatımız güzel; ama bir o kadar da meşakkatlidir. Biz kağıdımızı özel yapıyoruz. Kağıt üretmiyoruz; ama bizim şu anda kullandığımız kağıtların ömrü 100 yıl kadardır. 14-15. yüzyıldan kalma eserlerimiz var. Bu yazma eserlerin bugüne kadar gelebilmesi için bir yöntem var. Onun için kağıtlarımızı kuvvetlendirmemiz lazım. Buğday nişastası, şap, jelatinle bir muhallebi hazırlıyoruz. Bu malzemeyi kullandığımız kağıtların arasına kullanıyoruz. Bu muhallebi kağıdın böceklenmesini engellediği gibi kağıdın uzun yıllar dayanmasını sağlıyor.  Şu an saraylarda bulunan kağıtların üstündeki 'aher' yöntemi bu şekilde yapılıyor" dedi.

SANATLARIMIZIN HEPSİ ORTA ASYA ÇIKIŞLI

31631876_362269570943789_2957637105636868096_o.jpg

"Bizim sanatlarımızda kullandığımız motiflerin hepsi bitkisel ve hayvansal motiflerdir. Ortaya çıkışları ise Orta Asya çıkışlıdır, yani bizim sanatlarımızın çoğu Orta Asya'dan itibaren gelen bir sanatımızdır" diyen Üçer, "Bizim sanatlarımız çini  olsun, tezhip olsun, halı olsun kullandığımız motiflerin hepsi aynı, kökenleri aynı, aynı motifleri kullanıyoruz; fakat yerlerine göre değişiyor. tezhipte daha küçük ve kağıda uygulandığı için daha stilize, daha yalın halde kullanıyoruz, çinide olsun özelikle kalem işinde duvarlarda ve yüksel yerlerde olduğu için daha detaylı olarak kullanılıyor" diye konuştu.  

KÖKENİ 8. YÜZYILA DAYANIYOR

dsc_0216.jpg

Tezhip sanatının kökeninin 8. ve 9. yüzyıla kadar indiğini belirten Üçer, "Beylikler dönemi Selçuklular ile Anadolu'ya gelmiştir. Beyliklerle ilgili elimizde çok fazla eser yoktur; çünkü beylikler arasında savaşlar nedeniyle pek fazla eser gelmemiştir; ama bizde sanat dediğimiz noktada Osmanlı ile başlar tezhip sanatı için bunu söyleyeyim.  Tezhipte Fatih Sultan Mehmet Dönemi için önemli bir dönemdir. Fatih'in bu sanata ve tezhip sanatçılarına çok değer vermesi ile gelişmeye başlıyor" şeklinde konuştu. 

OSMANLI PADİŞAHLARI SANATA BÜYÜK DEĞER VERMİŞ

Kanuni Sultan Süleyman'ın ve birçok Osmanlı padişahının da bu sanatlara ve sanatçılara büyük değer verdiğini kaydeden Üçer, "Muhteşem Sultan Süleyman'a niye 'muhteşem' demişler. Muhteşemliği aynı zamanda sanatçıya verdiği değerden. Biz sanatçılar ağzımızdan Kanuni'yi düşürmüyoruz sanata verdiği değerden dolayı. Ama sadece geleneksel sanatlara değil hat, tezhip, minyatür, edebiyat, musiki hepsi o dönemde üst seviyeye çıkmış" ifadelerini kullandı. 

BATI BİZE HAYRAN BİZ BATI'YA HAYRANIZ 

Tüm dünya tarafından ilgi gören eşsiz geleneksel sanatlarımızın olmasına rağmen ülkemizde kendi sanatlarımıza karşı durumun tam tersi olduğunu kaydeden Üçer, ülkemizde Batı sanatlarına karşı hayranlığın daha fazla olduğundan yakındı. Batı'da ise durumun tam tersi olduğunu, bizim geleneksel sanatlarımıza çok değer vererek el üstünde tuttuklarını anlatan Üçer, "Türkiye'de görmediğim ilgili maalesef Batı'da görüyorum. Bizim sanatımıza hayran hayran bakıyorlar. 'Bu kadar ince sanatı biz yapamıyoruz' diyorlar" dedi.

AVRUPA SANATIMIZA DAHA FAZLA ÖNEM VERİYOR

Türkiye'deki bienallere (sanat sergisi) Türk geleneksel sanatların çağrılmadığından yakınan Üçer, burada da resim ve heykelin ön planda olduğunu kaydetti. Floransa bienalinden davet aldığını anlatan Üçer, "İlk duyduğumda şaka sandım. 'İstanbul'daki bienale çağrılmamışım, kalkıp da bir Floransa beni niye çağırsın?' diye düşündüm. Sonra telefonla aradım ve meil de attım. 'Niye beni çağırdınız?' dedim adamlar şaşırdılar. Ve bana dediler ki 'sanat evrensel, biz her şeye açığız.' Oraya gittim ve eserlerimi koydum meğerse yarışma varmış Türkiye'ye döndükten sonra bir telefon aldım 600 kişi içinden 2. seçilmişim. Bu sefer daha da şok oldum. İkinci sefer davet edildiğimde yine sordum 'beni niye ödül verdiniz?' diye. Dediler ki 'sizin sanatınıza hayran olduk. 'Jüri olarak 1. bile yapacaktık ve bu sene size özel onur ödülü vereceğiz. Size ödül vermeyeceğiz de kime vereceğiz' dediler" sözlerini aktardı.    

DÜNYACA ÜNLÜ TEKSTİL MARKALARI BİZİM SANATIMIZI KULLANIYOR 

Sanat alanında dünyaca ünlü ülkelere gittiğini ve orada eserlerini sergileme fırsatı bulduğunu belirten Üçer, "Bizim sanatımız kadar ince bir sanatları yok. Heykelleri, resimleri var; ama bizimki kadar ince sanatları yok. Bunu kendileri de belirtiyor" dedi. Üçer, geleneksel sanatlarımızın artık dünyaca ünlü tekstil firmaları tarafından da kullanıldığını belirterek, "GUCCİ, ürünlerine minyatürü yaptı, bir önceki sene lalelerimizi işledi. Bu işlemelerden dolayı çok para kazandı. Adamlar bizim sanatlarımız üzerinden para kazanıyor ama biz maalesef kendi sanatımızla bir şey yapamıyoruz çünkü pazarlamamız yok" ifadelerini kullandı.  

Osman AKDOĞAN/HABERVAKTİM

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.