Prof. Dr. Salih Battal abartılı kaygılara dikkat çekti!

Prof. Dr. Salih Battal abartılı kaygılara dikkat çekti!

Psikiyatri Prof. Dr. Salih Battal COVİD-19 sürecinde kaygı duymanın normal olduğunu ancak abartılı kaygıların kişilerin günlük yaşamını zorlaştırdığına dikkat çekti.

Koronavirüs salgını vücudumuzda bedensel olarak pek çok etkiye neden olurken kişilerin psikolojisi üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yaşanan psikolojik etkilerle ilgili gazetemize konuşan Ufuk Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Battal değerlendirdi. Salgın sürecinde kaygı bozukluğu, takıntılı kaygılar ve panik atakların arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Battal, “Felaket senaryoları yazanlara kulak asmayın. Yetkili ağızlara güvenerek maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyun. Bu süreçte kaygı yaşanması normal ama bu günlük hayatınızı değiştirecek seviyeye gelmemeli ”diye konuştu. Prof. Dr. Battal yaşanan süreci psikolojik açıdan şu şekilde değerlendirdi.

KAYGI NORMAL AMA ABARTILI OLMASIN
“Covid19 salgını tüm dünyayı etkisi altına aldı ve etkilenmemek, kaygı duymamak mümkün değil. Maske, mesafe ve hijyene dikkat etmek gerekiyor. Bu salgında normal bir kaygı var. Hepimizin hissettiği yani asansöre bindiğimizde daha çok dikkat, topluma girerken daha çok dikkat. İster istemez bu kaygı olduğu için huzursuzluk tedirginlik var ama günlük yaşantımızı etkilemeyen kaygılar var. Önerimiz yetkili ağızların sözlerine kulak verilmeli belirtilen kurallara uyulmalı. Ama aşırıya kaçan kaygılar, günlük yaşamı bozan toplumdan izole eden kaygılar varsa kısa zamanda bir psikiyatriye başvurulmalı. Pandemi sürecinde bu tür şikayetlerle  hastanemizin psikiyatri bölümüne gelen hastalarda artış gözlemledik.”  

salih_battal.png

YAYGIN ANKSİYETE 
“Ancak bir de abartılı kaygılar var. Yaygın anksiyete bozukluğu içinde olanlar var. Devamlı tedirgin, devamlı huzursuz, devamlı kendisini bununla meşgul edenler var. Kalp çarpıntısı, huzursuzluk, sıcak basması, kalp çarpıntısı, midede gaz, geğirti, şişkinlik yaşayanlar var. Yani gününün büyük bir bölümünü sıkıntıyla geçirenlere yaygın anksiyete diyoruz. “

PANİKATAK GEÇİRENLER VAR
“Bunun yanında bir de panikatak var. Şu an COVİD-19 salgınında da panik atak yaşayanlar var. Sanki bir yere dokundum da bana bir hastalık bulaştı diyerek ortaya çıkan sıkıntı nöbeti hali. 20-25 dakika süren 10 dakika pik yapan sanki ölüm korkusu, sanki deli olma korkusu, COVİD-19’dan etkilendim korkusu kaygı hali.”

BULAŞMA, ŞÜPHE VE FELEKAET SENARYOSU DÜŞÜNCELERİ 
“Bir de üzerinde durulması gereken obsesif kompulsif bozukluk. Kabaca tarif edersek obsesyon kötü bir şey olacak düşüncesi. Kötü bir şey olacak düşüncesiyle inatçı bir takıntı. Atılamayan bir düşünce. Bunun sıkıntısını gidermek için kompulsiyon yani sıkıntıyı gidermeye yönelik davranış demek. Düşünce boyutunda en fazla bulaşma takıntılarını görüyoruz. Elimi bir yere değdim, çöplüğün yanından geçtim gibi. *Yüzde 63’ü bulaşma takıntısı olanlar ki covid 19’dan sonra bulaşma endişesi içinde olanlarla kendini toplumdan izole etmeye çalışanlar arttı. *İkinci takıntı şüphe takıntısı, bana bulaştı diyerek devamlı testlere hastanelere gitmek gibi. *Bir de bulaştı bana diyerek felaket senaryoları yazma. Ortada bir şey yokken bu senaryolarda yaşamak. Buluşma, şüphe ve felaket senaryoları düşünce kısmı.” 

TAKINTILI DÜŞÜNCELERİ DAVRANIŞA DÖKME 
“Bir de davranış biçimleri var. Aşırı yıkanma, devamlı vücudunu yıkama musluğun altında kendini çekememe. Devamlı takıntılı şüphe sürekli bana COVİD-19 bulaştı mı? Diyerek testler yaptırma. Bir de felaket senaryoları yazarak aşırı kaygı duymak. Ailesine ne olacağını düşünmek, kendini çıkmazda hissetmek. Kendi yazdığına inanmak gibi. Bundan farklı olarak monosemptomatik psikoz dediğimiz değiştirilemez inatçı bir düşüncenin içine girmek. Kişiyi her türlü delile rağmen girdiği durumdan çıkaramıyorsunuz. Bunlar abartılı kaygılar. Kendinin hasta olduğuna inanıyor.”

GENÇLERDE ALDIRMAZLIK DAHA YAYGIN
“Aldırmazlık ilgisizlik, inkar etmek, sorunu yok saymak. Bu da kişilerin savunma tarzıdır. Kalabalığa girerek bana bir şey olmaz düşüncesidir. Ortada var olan bir gerçeğe rağmen aldırmazlık yaparak kendini anksiyeteye karşı savunmak. Gençleri öldürmüyor söylemleri nedeniyle özellikle gençlerde aldırmazlık gözlemleniyor.” 

FELAKET TELLALLARI VATANDAŞIN PSİKOLOJİSİNİ BOZUYOR 
“Alanında uzman olmayan, yetkili ağızları yalanlayan sürekli felaket senaryoları yazanlar, bir takım medya ve STK’lar sosyal iletişim araçlarıyla insanların psikolojisini bozuyorlar. Sağlık Bakanlığı’nı çalışmalarından dolayı kutluyorum. Evlerde hastalara ilaçlar veriliyor, hastanelerde ilgiyle bakıyorlar. Konuyu politik hale getirip devamlı felaket senaryoları yazmak insanlarımızı kaygılandırıyor. Özellikle çocukların üzerinde ciddi tahribata neden oluyorlar. Ayrıca bu iş hakkında uzman olmayanların da medyada konuşması toplumumuzun psikolojisi hakkında kötü izler bırakıyor. Ruhsal hastalıkları artıyorlar. Artık ruhsal bir hastalığın ortaya çıkmasına COVİD-19 salgını neden olmaya başladı.” 

ÇOÇUKLARIN YANINDA SÜREKLİ HASTALIK KONUŞULMAMALI 
“Çocukların yanında devamlı hastalığın konuşulmasından kaçınılması gerekiyor. Çocuklarda travma sonrası stres bozukluğuna neden oluyor. İnsanların ölümleri hakkında konuşmak çocukların üzerinde ciddi bir etki. COVİD-19 toplumumuzun büyük bir acısı. İnsanların matemini ve yasını yaşayamaması da kişilerin üzerinde büyük acı bırakıyor. Hastalığa yakınanlara, yakınını kaybedenlere mümkün olduğunca destek olunmalı. Konuşulmalı, görüntülü telefonlarla şekilde yanlarında oldukları hissettirilmeli. Taziyeye gidilmemeli.”

Erkal Erdoğan//İLKSAYFA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.