Osmanlı’nın domates ile imtihanı: Zehirli sanılarak yenilmezmiş!
Türk mutfağına Sultan Üçüncü Ahmed döneminde 1723’te giren domates tuhaf hikayesiyle dikkat çekiyor. O dönemde yeşil ve sarı renkteki domatesler yenirken, kızarana kadar dalında bekleyen domatesler zehirli oldukları düşünülerek çöpe atılıyormuş.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde domates tüketimine dair ilginç bir ayrıntı gün yüzüne çıktı. Türk mutfağına Sultan Üçüncü Ahmed döneminde 1723’te giren domates epey tuhaf bir hikayeye sahip. O dönemde yeşil ve sarı renkteki domatesler yenirken, kızarana kadar dalında bekleyen domatesler zehirli oldukları düşünülerek çöpe atılıyormuş.
TÜRK TOPRAKLARINA GİRİŞ
Anadolu'da domatesin ilk izlerine 3. Ahmet döneminde Damat İbrahim Paşa'nın 1723 yılına ait masraf kayıtlarında rastlıyoruz. Domatesin imparatorluk tebaasına tanıtılması ve bilinirliğinin artışı daha sonraki dönemlere dayanıyor. Domatesin Osmanlılara tanıtılmasının ardındaki isim Halep'te 1799-1825 yılları arasında görev yapmış İngiliz konsolosu John Barker olarak biliniyor. Barker, domates tohumlarını Türk topraklarına getirerek bu ürünü Osmanlı çiftçisiyle tanıştırmıştı. Bununla beraber domates ilk kez Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) Anadolu'ya gelmiş ve küçük asyada bu yeni ürüne "frenk elması" adı verilmiştir. Cumhuriyet dönemi ile beraber domates ismi yaygınlık kazanmıştır.
KIRMIZI DOMATESLER ÇÖPE
Osmanlı İmparatorluğu’nda o dönemde domatesler yeşil veya sarıyken yenirdi. Kızarana kadar bekleyen domatesler zehirli olduğu düşüncesiyle çöpe atılırdı. Türklerde bu inanış nedeniyle domatesin tüketimine dair bazı çekinceler yaşanmıştır. Ancak zaman içinde domatesin tüketimi yaygınlaştıkça ve hurafe bilgiler boşa çıktıkça domates gerçek potansiyelini göstermiştir. Anadolu'da domatesin tarihsel yolculuğu, hem tüketim alışkanlıklarının hem de kültürel perspektifin nasıl değişebileceğini gösteren ilginç bir örnek olarak belirir. Domates bugün Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçası olmasının yanı sıra, tarihsel ve kültürel bir zenginliği temsil ediyor.
KÖKENİ GÜNEY AMERİKA
Domatesin kökenleri Güney Amerika'ya dayanıyor. Araştırmacılar geçmişteki kiraz domateslerinin bugünkü kültür domateslerinin atası olduğuna inanıyor. Meksika'dan Avrupa'ya ve daha sonra dünyanın diğer merkezlerine yayılan domates, farklı kültürlerde farklı anlamlar taşıyan isimlerle anılıyor. "Cennet alması," "Aşk elması," "Peru elması" gibi çeşitli isimlerle anılan domates, her kültürde özel bir yere sahip. Domates Meksika'da "Tomana" olarak adlandırılıyor ve bu isim pek çok dilde meyvenin adına öncülük ediyor.
AVRUPA’DA SÜS BİTKİSİ YAPILDI
Domates 3 Ağustos 1492 tarihinde denize açılan Christopher Columbus'un, 12 Ekim 1492'de Amerika'yı "keşfetmesi" sonrasında (aslında Bahamalar'a ulaşmıştı), 16. yüzyılda Avrupa'ya taşınarak süs bitkisi muamelesi gördü. 1570'li yıllarda İspanyolların domatesleri bahçelerinde süs olarak yetiştirdiğine dair kayıtlara rastlamak mümkün. Aynı dönemde İngilizler de domatesi İspanyollar gibi süs bitkisi olarak yetiştirirdi. Avrupa’da domatesi tüketmeye başlayan ilk millet İtalyanlar oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.