OKUL MÜDÜLERİ LİDER OLMALI
SADED’in düzenlediği ‘Eğitimde Yeni Yaklaşımlar: Ankara Modeli’ adlı konferansta konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, okul müdürlerini eğitim liderliği rolünü yeterince üstlenmedikleri yönünde eleştirdi.
SADED (Stratejik Akıl ve Düşünce Eğitimi Derneği) tarafından düzenlenen düzenlediği ‘Eğitimde Yeni Yaklaşımlar: Ankara Modeli’ adlı konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, okul müdürlerinin eğitim sürecine yeterince katılmadığından yakınarak eğitim liderliğinin öğretmenlerle paylaşılması gerektiğini anlattı. Yeni sistemde öğretmenleri hareket geçirmek istediklerini belirten Bardakçı, kağıt üzerinde kalan projeler döneminin sona erdiğini söyledi.
EĞİTİM LİDERLİĞİ SORUNU
Son zamanlarda eğitim yönetimi ve eğitim liderliği konusunda çalışmaların önem kazandığını belirten Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı üniversitelerin bu alana yönelik programlar oluşturmasını kaliteyi artırıcı bir etki olarak memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Okullarda eğitim liderlerinin inisiyatif almaktan kaçındıklarını ifade eden Bardakçı, “ Biz eğer sınıfta öğretmensek sınıfın lideriyiz. Bir okulda idareciysek o okulun lideri yöneticisiyiz. Biz bu liderliği ne kadar hayata geçirebiliyoruz kısmını sorguladığımızda okul gelişimine katkıları alanında bir boşluk olduğunu görüyoruz. Yani bu tanımlamalardan ziyade uygulamalara baktığımızda bir kurumun yöneticisi hangi tutum ve davranışı geliştirmeli, bu liderlik yetkisi alanını kimle ve ne kadar paylaşmalı, bu yetki dağılımı içerisindeki rol ve sorumluluklar nasıl belirlenmeli, sorularını sorduğumuzda bunların tam karşılığını görememekteyiz” dedi.
PROJELER DÖNEMİ BİTTİ
Geçmişten günümüze kadar eğitim alanında sürekli olarak ‘proje’ kelimesi adı altında çalışmaların yapıldığını ve bunların kağıt üzerinde kaldığını, artık bunlardan vazgeçip uygulama merkezli çalışmalar hedeflediklerini belirten Bardakçı, “ Geçmiş yıllardaki gerek müfettişlik dönemime gerek il müdürlüğü dönemime baktığımızda bir proje furyası vardı. Herkes proje adı altında bir şeyler geliştirmeye çalışıyor ama iyi niyetle. Bunlara baktığımızda bir taraftan hazırlanıp herkese de uygulayın talimatıyla yapılan ve pratikte bir karşılığı olmayan projelerdi. Esas uygulayıcılar olan öğretmenlerde yeri ve kabullenmişlik tabanı olmayan bir hale dönüşüyordu” şeklinde konuştu.
ÖĞRETMEN HAREKETE GEÇMELİ
Okulun gelişimine müdürlerin aldığı kararların katkı sağlamadığını vurgulayan Bardakçı, “O zaman merkeze öğretmeni koyalım yani aslında lider öğretmen olsun. Müdür de koordinatör olsun. Liderliği öğretmenle paylaşsın” diyerek çözüm önerisi sundu.
Yeni sistemde öğretmenin elini taşın altına koyması gerektiğini anlatan dile getiren Bardakçı, “Ankara’daki bu uygulamaya çalıştığımız alanda şu mantığı biz yerleştirmeye çalışıyoruz. Öğretmeni sadece mesaisini bitirip giden birisi olmamalı. Biz öğretmenin harekete geçmesini istiyoruz. Harekete geçmesi için de öğretmenin sınıfını, okulunu, çevresini ve kendisini tanıması gerektiğini düşünüyoruz. Önce bir tanı, nesin, nerede bulunuyorsun, hangi okulda çalışıyorsun, okula gelen öğrencilerin özellikleri neler, beraberindeki getirdiği sorunlar neler? Bunları tespit edilmeli. Bu şekilde biz öğretmeni merkeze yerleştirmeye çalışıyoruz” şeklinde açıkladı.
NEDEN EĞİTİMCİ MÜDÜRLER?
Müdürlerin yeterince eğitim sürecine dahil olmadıklarından yakınan Bardakçı, “ Yönetici olan arkadaşlar alınmasınlar, bizim öğretmenlere eğitim liderliği paylaşımı konusundaki yaklaşımımızı geliştirmemiz gerekiyor. Müdürlük şöyle bir kısıtlı alan değil. Sabah okulu açar, elektriği, suyu, ısınmasıyla ilgili sorunları halleder, saatinde gelen öğretmenleri kontrol eder. Bütçesi de denkse her şey yolundadır, akşam da kilitler gider. Bu bir yöneticilik değil. Bu sadece orada mekânsal anlamda buranın sahibi benim gibi bir yaklaşım. Biz okul müdürlerini eğitimcilerden seçiyorsak bunun esprisi orada öğretmenlerle birlikte yetkisini paylaşarak eğitim liderliği rolünü oynasın diye. Yoksa ben okulun çok iyi ekonomik ve teknik imkanlarla yönetilmesini isteseydim öğretmen kökenli bir müdür oraya atamazdım. İşletme, iktisat mezunu tesis işletmesini iyi bilen birisini atardım, o da bu işleri mükemmel şekilde yapardı. Bizim müdürlerimiz kendini eğitim işlerinden soyutlayıp idari hizmetlere öncelik vermektedir. Eğer müdür biz sadece yöneticilik yapacağız diyorlarsa bıraksınlar biz bu süreçleri öğretmenlerle yürütelim” dedi.
MÜFREDATI YETİŞTİRME KAYGISI
Öğretmenlerin müfredatı yetiştirme gayreti içerisinde öğrencilerin kazanımları edinmesini ihmal ettiğini söyleyen Vefa Bardakçı, “Öğretmenler müfredatı yetiştirme gayretiyle kazanımları oluşturmadan ilerlememeli. Öncelikle öğrencilerin seviyelerini bulması gerekiyor ve şuna karar vermesi gerekiyor. Bu çocuk daha bir sene öncesinin kazanımlarını elde edememiş. Önce ben oraya bir döneyim. Bunları bir kavratayım. Eksikleri tamamlıyım, tabanını oluşturayım. Ondan sonra buraya doğru gelebilirim, demesi lazım. Müfettiş yarın yetiştiremedin derse ben zor durumda kalırım diye bir endişesi varsa, oturur zümre kararı alır. Müdürüyle oturur toplantı yapar, yazıya döker. Ondan sonra kimse bir şey yapamaz. Bunun bir mahsuru da yok. Niye? Boşu boşuna havanda su dövmek yerine hiç olmazsa çocuğun anlayabileceği düzeyde eksik kalan programlayarak gitmek daha mantıklı, daha yerinde olacaktır. İşte biz okullarda bunların yapılmasını istiyoruz. Ama bunu baştan yapacak olan okul müdürüdür. Okul müdürü bu rolü oynamadığı zaman öğretmenlerden bir şey beklemeyin” şeklinde yapılması gerekenleri belirtti.
HAKAN ŞAHİ/HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.