Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı Nureddin Yıldız Hoca'nın You Tube hesabından 'Aile gidiyor, beni büyük cami ile avutma' başlıklı bir video yayınlandı.
Toplumda yaşanan ahlaki çöküntüyü vurgulayan Nureddin Yıldız, aile kurumunun geleceğine dair yaşanan tehlikeye dikkat çekti.
Aile kurumunda yaşanan çözülme ile birlikte baş gösteren sorunlar günümüzün en büyük problemleri arasında yer alırken Nureddin Yıldız Hoca konuşmasında, "Bursa'ya yedi minareli Cami yapsan beni teselli edemezsin. Cami olmasa da ben düz bulduğum her yerde 'Allahuekber' deyip namazı kılarım. Benim Peygamberim(S.A.V), Kabe'nin dibinde bile on üç sene namaz kılamadı. Kabe'nin dibinde namaz kılamadı, bir eksiği mi oldu? Bu ümmet çöllerde de namaz kılar ama ailesiz insan olarak devam edemez" ifadelerini kullandı.
Nureddin Yıldız Hoca'nın konuşması şu şekilde:
Müslümanların desteğiyle bir belediyeye başkan olan, yardımcı olan dört tane ağaç dikerek bir parka helal maaş kazandığını Müslümanların duası olduğunu vehmedebilir. Senin dört yıllık belediye görevin döneminde insanlığın trendi, ailenin yapısı benim insan olarak 300 sene sonraya taşınacak kimliğim ne zarar gördü, ne kar etti? Ben buna bakarım.
Bursa'ya yedi minareli Cami yapsan beni teselli edemezsin. Cami olmasa da ben düz bulduğum her yerde 'Allahuekber' deyip namazı kılarım. Benim Peygamberim(S.A.V), Kabe'nin dibinde bile on üç sene namaz kılamadı. Kabe'nin dibinde namaz kılamadı, bir eksiği mi oldu? Bu ümmet çöllerde de namaz kılar ama ailesiz insan olarak devam edemez.
Ben nefes alamadıktan sonra sen bana çok şirin bir gömlek hediye etsen ne olur? Ben boğulduktan sonra gömleği nasıl giyeyim? Kefen olur o bana. Beni Camilerle oyalayamaz hiç kimse. Kutlu Doğum haftasıyla oyalayamaz. Altı tane çocuğu toprağa gömdüğü halde kendi sağlığında nasıl çıldırmamış, strese nasıl girmemiş? Nasıl sabretmiş? Bana bunu anlat sen. Evladına asırlarca sabreden bir baba olarak bana Hz. Nuh(as)'ı göster. Ben niye iman ettiğimi anlayayım Hz. Nuh(as)'a. Biz hikaye ümmeti değiliz ki realite ümmetiyiz, kainat ümmetiyiz biz.
Ailemiz gidiyor, aile dağılıyor. Bizim ev elhamdulillah çok iyi. Evet terör herkesin evini yaksaydı bugün olmazdık zaten. Doğu'da bir evi yakıyordu, Edirne'de bir dükkanı kundaklıyordu bize rastlamadığı için huzurluyduk. Şimdi vatan tehlikeye giriyor. Hepimiz boğulduk. O zaman biz nasıl bir insan topluluğuyuz ki benim dükkanıma zarar gelmediyse bizim eve zarar gelmediyse bizim çocuk askerden sağlam geldiyse gerisi selam olsun. Öyle mi diyeceğiz? Benim gelinim boşanmadı, benim kızımı evlendirdim. Çok şükür mutlular. Şükret ama senin kızın yedi milyar insandan bir tanesi, senin oğlun yedi milyar insandan bir tanesi. Oğlun ve kızın görmedi oğlun ve kızın belki dul çocukların annesi babası olacak. Baba olarak, dede olarak nasıl huzurlu olacaksın sen?
Bir de kardeşlerim! Biz Müslümanız elhamdulillah, ümmet-i Muhammed'iz. Biz sadece Bursa toprağının üstünde mi yaşıyoruz? Toprağın altına girdiğimizde de bu dünyada olup bitenler bize intikal etmeyecek mi? Dosyalarımız kapatılacak mı bizim? Yani toprağın altına geçince buğdayın toprak altı silolarına konduğu gibi bizi kıyamete kadar siloda mı bekletecekler öyle orada? Toprağın altı da bizim hesap kitap yapacağımız yer değil mi? Biz toprağın altı için yatırım yapmıyor muyuz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.