Mesele Brunson değil
Türkiye-ABD ilişkileri, Washington'un İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yaptırım uygulama kararı almasıyla yeni bir döneme girdi. Peki iki ülke arasında patlak veren bu krizin anatomisinde ne var?
Türkiye-ABD ilişkileri, Washington'un İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yaptırım uygulama kararı almasıyla zirveye çıktı. Aslında bakıldığında Türkiye ile ABD arasında artan bu kriz yeni patlak vermedi.
ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerde kritik günlerin yaşandığı bir dönemde, gerginliğin aşama aşama arttığı görülüyor. İki müttefik ülke arasındaki sorunlar birçok alanda kendi göstermiş durumda. Suriye’de PKK’nın uzantısı YPG’ye TIR'lar dolusu tonlarca ağır silahların verilmesi, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki FETÖ lideri Fethullah Gülen’in iade meselesi, ABD büyükelçiliğinde FETÖ’ye yardım yataklık yapan Metin Topuz’un tutuklanması, ABD’deki Halkbank kumpası, S-400, F-35, İran’a ambargo ve rahip Brunson sorunları, Türkiye ile ABD arasında krizin zirve noktaya ulaştıran sebepler olarak ortaya çıkıyor.
Peki bu problemlerin arka planında ne var? İşte iki ülke arasındaki sorunların anatomisi…
SORUNLARIN İLK ADIMI OBAMA DÖNEMİNDEN KALMA: YPG’YE SİLAH YARDIMI
Türkiye ile ABD arasında günümüze ulaşan ve halen daha devam eden birinci en önemli kriz, ABD eski Başkanı Barrack Obama döneminden geliyor. Sözde DAEŞ bahanesiyle Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru oluşturan ABD yönetimi, Türkiye’nin taleplerini gözardı ederek PKK’nın Suriye uzantısı YPG’ye sınırsız destek verdi. Bu destek, Trump döneminde adeta zirve yaptı. Türkiye ise bu terör kantonunu kırmak ve sınırında kurulmak istenen terör devletini yok etmek amacıyla, önce Fırat Kalkanı ardından Zeytin Dalı Harekatı’nı gerçekleştirdi. Münbiç’in batısını YPG unsurlarından temizleyen Türkiye, Münbiç’in doğusu için ABD yönetimiyle bir yol haritasında anlaştı. Ancak geldiğimiz bu günde, örgüt ne Münbiç’ten tam anlamıyla çıktı ne de silahlarını teslim etti.
Bu sorun halen daha masada büyük bir kriz olarak durmaya devam ediyor….
FETÖ LİDERİNİN İADE EDİLMEMESİ
Türkiye ile ABD’nin arasına açan ikinci adım ise, 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminin ardından geldi. Türkiye, teröristbaşının iadesi için ABD ile diplomatik görüşmeler gerçekleştirmiş kolilerce dolu bilge, belge ve doküman ABD’ye Türk yetkililer tarafından bizzat teslim edilmişti. Ancak, Amerikalı yetkililer her defasında ayak direterek FETÖ ve üyelerini koruma altına almış ve 250 şehit verdiğimiz darbe girişiminin sorumlusu olan FETÖ lideri Gülen'i Türkiye’ye iade etmedi.
ABD BÜYÜKELÇİLİĞİNDEKİ CASUS: METİN TOPUZ
ABD ile ilişkilerin gerilmesinde ki bir diğer başlık ise, büyükelçilikte çalışan Metin Topuz meselesi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye büyük bir kararlılıkla ülkedeki kripto FETÖ’cülerin üzerine giderek örgütü bozguna uğratmaya başlamıştı. Bu operasyonlar çerçevesinde, ABD Büyükelçiliği çalışanı Metin Topuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ'ye ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmış, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisinin ByLock kullanan çok sayıda kişiyle yüzlerce irtibatının tespit edildiği ortaya çıkmıştı. Hatta Metin Topuz’un, darbe girişimine katılan asker ve polislerle bağlantı kurup FETÖ’cülerle Pensilvanya arasında irtibat sağladığı da belirlenmişti. Ancak ABD, örgüt liderini iade etmediği gibi, Türkiye’nin operasyonlarına da karşı direnç gösterip "müttefik" olarak gördüğü Türkiye’den vize başvurularını bir süreliğine durdurmuştu. İki ülke arasındaki görüşmelerin ardından vize uygulaması yeniden başlamıştı.
ABD'DE HALKBANK KUMPASI
ABD'de görülen Halkbank'ın eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın davası da iki ülke arasında sorun yaratan konulardan. Bu davanın bir komplo teorisi hâline getirilerek "Türkiye’ye saldırı amacıyla" kullanıldığını açık ve net şekilde gözler önüne serdi. Atilla’nın avukatları da, İran’a yönelik yaptırımları ihlal eden hiçbir çalışana dava açılmadığını belirterek; Atilla’nın, bu entrikanın mimarı Rıza Sarraf’ın komplosuna alet edildiğini savundu.
ABD'NİN S-400 ŞANTAJI
ABD'nin Türkiye ile krizi tırmandırmasındaki bir diğer konuda Rus hava savunma sistemi S-400... Türkiye, Amerika'dan Patriot hava savunma sistemleri istemiş ancak olumlu karşılık alamamış. Türkiye ise kendisini savunma ihtiyacından dolayı alternatifler aramaya başlamış ve çözümü Rusya'da bulmuştu. Rusya ile Türkiye arasında uzun müzakereler sonunda anlaşma ile bitmişti.. Ancak ABD, hem Türkiye'ye Patriot'ları vermeyerek, hemde S-400 sistemlerini almamızı bahane ederek krizi tırmandırmış ve birçok kez tehdit etmişti.
S-400 ÜZERİNDEN F-35 KRİZİ OLUŞTURULDU
S-400 sistemlerinde artan gerilim Türkiye'nin de dahil olduğu ve 9 ülke tarafından ortak üretim olan F-35 savaş uçaklarına da yansıdı. Türkiye'nin parasıyla üretilen savaş uçaklarını, yine Türkiye'ye vermeme tehdidinde bulunuldu. Amerikalı senatörler tarafından hazırlanan ve 2019 yılı ABD Savunma bütçesinin yasa tasarısının içine konulan "Türkiye'ye F-35 teslimin durdurulması" maddesi iki ülke arasında yeni bir krizin doğmasına sebep oldu. Yasa tasarısı önce Temsilciler Meclisi'nde sonra Senato'da kabul edilerek ABD Başkanı Trump'ın imzasına yollandı. Trump yasa tasarısını imzalarsa, Türkiye'ye F-35 yaptırımı da resmileşmiş olacak.
İRAN'A AMBARGO ÜZERİNDEN TÜRKİYE'YE BASKI POLİTİKASI
Donald Trump, İran ile Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmayı "kağıt israfı" olarak gördüğünü defalarca söylemiş ve anlaşmadan çekileceğini belirtmişti. Trump yönetimi aylar önce İran ile yapılan ve Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın da yer aldığı anlaşmadan tek taraflı olarak çekildi ve İran'a ambargo uygulama kararı aldı. Amerika'nın ambargo uygulaması geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girmiş ve asıl büyük çaplı uygulamanın Kasım ayında gerçekleşeceği belirtilmişti. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, Çin, Rusya ve Hindistan bu ambargo kararına karşı çıkıyor. Amerika, İran'a aldığı keyfi ambargo kararı konusunda Türkiye'ye baskı politikası ile yanına çekmeye çalışıyor. Ancak başta enerji konusu olmak üzere Türkiye ile İran arasında birçok konuda anlaşma ve görüş birliği var. Türkiye'nin bu konudaki tavrı ise İran ile işbirliğini sürdürme politikasından yana.
Eylül ayında Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya'nın gerçekleştireceği toplantı, Kasım ambargosu öncesi önemli bir görüşme olacak.
VE SON KRİZ: RAHİP BRUNSON
Ve ABD ile yaşanan son kriz rahip Andrew Craig Brunson... İzmir'de, 9 Aralık 2016'da terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği, casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklanmış ve hakkında 35 yıl hapis cezası istenmişti. Türkiye'de yargı süreci devam ederken, ABD, rahip Brunson'ı Kasım ayında gerçekleştirilecek ara seçimler öncesi iç siyaset malzemesi yaparak Türkiye'ye tehditler savurdu. Tehditler, Evangelist olan Brunson ile aynı kiliseye mensup ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in "Brunson'u serbest bırakın yoksa yaptırım uygularız" çıkışıyla başlamış, Trump'ın açıklamalarıyla zirveye çıkmıştı.
İddianamede, din adamı görüntüsü altında söz konusu terör örgütleri adına suç işlediği ve genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğu, örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek iş birliği yaptığı, FETÖ'nün üst düzey mensupları ile kod isimlerini bilerek görüştüğü, ABD'li bir askere gönderdiği 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğuna ilişkin mesaj attığı belirlenmişti.
Türkiye, ABD'nin Türk hukukuna müdahale çabasına rağmen Brunson davasında geri adım atmadı. Türkiye'nin kararlı duruşu karşısında çılgına dönen ABD yönetimi skandal bir karar alarak iki Türk bakana yaptırım kararı almıştı. İki ülke arasında adeta köprüleri atacak hamleye ise Türkiye, diplomatik kanalları sürekli açık tutarak soğuk kanlılıkla yaklaştı ve mütekabiliyet esasına uygun olarak aynıyla karşılık verdi.
Türkiye, hem ABD'ye hemde yandaşlarının bütün tehditlerine gereken cevabı, hem sahadaki varlığıyla hemde diplomasi masasındaki kararlılığıyla verdi.
"TÜRKİYE, ABD'NİN TEKERİNE ÇOMAK SOKTU"
Ve şimdi ellerinde tek bir saldırı silahı kaldı. O da ekonomi... Şimdi de var güçleriyle onu kullanıyorlar.
Nisan ayında Afrin harekatı sonrası ABD Dışişleri Bakanı olmaya hazırlanan Mike Pompeo, "Türkiye Afrin’de tekerimize çomak soktu" demişti. Aslında bugünkü krizin de tek cümlelik özeti bu, "Türkiye ABD’nin tekerine hep çomak soktu"
Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.