Mazlumların Avukatı Bekir Berk kimdir?

Mazlumların Avukatı Bekir Berk kimdir?

Bekir Berk kimdir, hangi dönem yaşadı, kendisine neden “Mazlumların Avukatı” denildi, hangi ünlülerin avukatlığını üstlendi, nerede yaşadı, eserleri nedir, MTTB ile yolları nasıl kesişti?

Bekir Berk’in hayatını sizler için derledik… 

Bekir Berk kimdir, hangi dönem yaşadı, kendisine neden “Mazlumların Avukatı” denildi, hangi ünlülerin avukatlığını üstlendi, nerede yaşadı, eserleri nedir, MTTB ile yolları nasıl kesişti?

Ünlülerin avukatı olarak da bilinen Bekir Berk, 1926 yılında Ordu'da doğdu. İlkokulu Beşiktaş 20.İlkokulu'nda, ortaokulu Gaziosman Paşa Ortaokulu'nda, liseyi ise Balıkesir Lisesi'nde okudu. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde lise bitirme ve Devlet Olgunluk İmtihanlarına girip, diplomasını aldı. İstanbul Hukuk Fakültesi'nden 1951 yılında mezun oldu. Hukuk Fakültesin'i bitirdikten sonra İstanbul Adliyesinde bir yıl staj-ihtisas yaptıktan sonra avukatlık ruhsatnamesi aldı. Avukatlık hakkını elde ettikten sonra İstanbul Barosuna kaydolarak avukatlığa başladı.

NECİP FAZIL, SAİD NURSİ VE PEYAMİ SAFA’NIN AVUKATI OLUYOR

“Ben, hakkını aramaktan aciz Anadolu insanına yardım etmek istiyorum. Avukatlığa Akşehir'de başlayacağım.” diyerek Akşehir'e gitti. Daha sonra İstanbul'a yerleşti. Peyami Safa ve Necip Fazıl'ın avukatlığını yaptı. Kısa zamanda başarılı ve tanınmış bir avukat oldu. “Mazlumların Avukatı” diye anılmaya başladı. Hizmeti ve şöhreti her tarafa yayıldı. Tesadüfen Said Nursi'nin bir kitabıyla tanıştı.

DP Milletvekili Tahsin Tola, Ankara'da yakalanan Nur talebelerinin davasını alması için Bekir Berk'ten ricada bulundu. Derhal kabul etti ve ilk duruşmada sanıkları tahliye ettirdi. 1958'de kendisi Isparta'da Said Nursi’yi ziyaret etti ve duasını aldı. 1959 yılında Said Nursi, İstanbul'a son gelişinde Pierre Loti Oteli'nde basına, “Avukatıma vekalet vermek için geldim.” diye açıklama yaptı. Bu durum dönemin medyasında ses getirdi. Said Nursi ayrıca Emirdağ'da boş kağıtları imzalayıp bazı davalarda kullanması için Bekir Berk'e verdi. Kendisini “umumi vekilim” diye ilan etti. Avukatlığa 20 yıl (1953-1973) devam etti. 1973'de bağlı olduğu İstanbul Barosundan istifa etti. 

bekir-ic-001.jpgMTTB DÖNEMİ

Milli Türk Talebe Birliğine İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti İdare Heyeti azalığı yaptı ve Milli Türk Talebe Birliğine bağlı dernek toplantısında Komünizmle Mücadele Komisyonu azalığına seçildi.

Türk Kültür Ocağı adlı cemiyetin iki devre başkanlığını yaptı.

Ayrıca Milliyetçiler Federasyonu Başkanlığında bulundu.

Bir yıl da Milliyetçiler Derneği İstanbul Şubesi Başkanlığı yaptı.

1973 yılında hac vazifesini ifa ettikten sonra Suudi Arabistan’a yerleşti. 16 sene mukaddes topraklarda yaşadı. 1989'da kansere yakalandı, İngiltere'de tedavi gördü ve ardından İstanbul'a yerleşti. 14 Haziran 1992'de vefat etti. Eyüp Sultan'a defnedildi.

KENDİSİ DE CEZAEVİNE GİRMEKTEN KURTULAMADI

“Mazlumların Avukatı” olarak bilinen ve pek çok mazlumun davasını üstlenerek beratlerine vesile olan Bekir Berk, kendisi de bir dönem cezaevine girmekten kurtulamadı. İşte Fatma Berk’in oğlu Bekir Berk’e gönderdiği mektuplardan bazı örnekler: 

Sevgili oğlum Bekir! Gözlerinden öper, Allah'tan uzun ömürler ihsan etmesini dilerim. On güne kadar senin durumunu çocuklar söylemediler. Fethi'den mektup alınca hadiseye vakıf oldum. Namaz kılarken götürmüşler diye duyunca bilsen ne kadar sevindim. Zira ben seni bu ruhla büyütmüştüm.

Allah'ın ipine sarılan necat bulur evladım. Demek kaderde bunlar da varmış, ne yapalım? Allah elbette her şeyi iyi edecek. Belki orada hakikatları senden öğrenecekler var. Bunlar birer vesiledir. Sütüm sana helal olsun, Yolun açık olsun. Eğer müsaaden olursa, ziyaretine geleceğim. Telefonla haber sal. Çok şükür rahatsız değilim, seni de merak etmiyorum. Çünkü ben seni Allah'a vermişim, ona havale etmişim.

ANNESİNDEN “METİN OL” TAVSİYESİ

Mareşal Çakmak hadisesinde nasıl metin idiysen, şimdi de ondan yüz derece metin olmanı istiyorum. Davan haktır ve Allah doğruların yardımcısıdır. Ben hepinize dua ediyorum. Elemin zevali, lezzet olduğunu unutma. Tekrar selam ile gözlerinden öperim.

Bir diğer mektup da şöyle;

"Aziz ve muhterem evladım Bekir!  Selam eder, hasretle gözlerinden öperim. 
Nasılsın? Sıhhat ve rahatın nasıl? Ben seni çok özledim. Ramazana kadar yanına gelmek istiyorum. Aziz yavrum, gece gündüz sana duacıyım. Cenab-ı Hak seni mansur ve muzaffer eylesin.
 Gözlerimin önünden gitmiyorsun. Gözlerimin önünden pırıl pırıl uçuyorsun. Ordu'dan Sabriye Hanım durmadan ağlıyor, "Bekir Allah'ın yolundadır. Ne diye onu hapse sokmuşlar" diyor, sana çok selam ediyor. Tekrar gözlerinden öperim.

ESERLERİ 

Komünizme Karşı Mücadele(1950-1952) adlı dergi, Dünya Anayasalarında Din (1960), Patrikhane ve Kıbrıs (1962), Mülakat, Ankara Davası (2 defa 1900 nüsha), İslami Hareket, Müslümanlar Kızıllarla Bir Tutulamaz (1969), Kanunsuz Suç Olmaz, İlmi ve Hukuki Açıdan Nurculuk Davası (1971), Kararlar (I-II), İthamları Reddediyorum (1972), Hakkın Zaferi İçin (1972), Zafer Bizimdir(1972), Türkiye'de Nurculuk Davası, Körfez Fitnesi (1991). Ayrıca Sabahattin Aksakal tarafından yayınlanan Hakkın Müdafaası adlı eserde bazı müdafaaları yayınlanmıştır.

 

Gazeteilksayfa.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.