Mazeret değil marifet üretimi

Mazeret değil marifet üretimi

Eğitim-Bir-Sen 5 No’lu Üniversiteler Şubesi tarafından Ayaş’ta gerçekleştirilen eğitim ve istişare toplantısında konuşan Şube Başkanı Ayhan Okuyucu, “Sorunlardan beslenen değil çözümleriyle güçlenen sendikal akımız.

Eğitim-Bir-Sen Ankara 5 No’lu -Üniversiteler Şubesi 2’inci Teşkilat Eğitimi ve İstişare Toplantısı geçtiğimiz hafta sonu Ayaş’ta gerçekleştirildi. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum ve çok sayıda üyenin katıldığı etkinlikte Mehmet Baki Öztürk, Prof. Dr. Ertuğrul Yaman, Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Aydın eğitim seminerleri verdi.  

Üniversiteler bilim ve sanayinin kaynağı olmalıdır

Eğitim ve istişare toplantısında konuşan Eğitim-Bir-Sen Ankara 5 No’lu -Üniversiteler Şube Başkanı Ayhan Okuyucu, toplantının amacının teşkilattaki personelin sorunlarına çözüm üretmek ve yöneticileri yasal olmayan keyfi uygulamarından vazgeçirmek olduğunu açıkladı. Okuyucu, “Üniversiteler bilimin kaynağı, sanayinin membağı olmalıdır. Üniversitelere baktığımızda bir hegomanya kurularak yönetilmeye çalışıldığını görüyoruz. Görevde yükselme, unvan değişikliği , verilmeyen akademik kadrolar gibi görevlerin yapılmadığını görmekteyiz. Bu gibi sorunların çözümünde kararlıyız” dedi. 

Hukuk dışı uygulamaların karşısındayız

ssssssssssssssssssssssss.jpg

Eğitim- Bir- Sen olarak tekliflerin ve önerilerin gerginleştirmek için değil  daha iyi gelişmek için olduğunu dile getiren Okuyucu şunları kaydetti, “Sorunlardan beslenen değil çözümleriyle güçlenen sendikal akımız. Teşkilat olarak mazaret değil marifet üretenleriz. Sorunları hedef alan bir sendika olarak hukuk dışı keyfi uygulama yapan amirlerin karşısında olacağız. Artık eski Türkiye yoktur. Yapanın yaptığı eskisi gibi yanına kar kalmıyor.” Bereketli bir büyüme ve hakların sağlam bir şeklde savunulabimesi için her üyenin hedefinin en az 2 üye kazandırmak olması gerektiğinin altını çizen Okuyucu, bir ve beraber olmanın öneminden bahsederek sözlerine son verdi.

“Merkeze insanı alarak sendikacılık yaptık”

Programda söz alan Eğitim- Bir- Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum ise Eğitim- Bir- Sen’in gücünü ve donanımını Türkiye genelinde örgütlenerek 130 şubesinde 450 bin üye sayısından aldığını belirtti. Eğitim –Bir- Sen’in merkeze insana alarak sendikacılık yaptığının altını çizen Olçum, “İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır. Kültür ve medeniyetimizi referans alarak sendikacılık yaptık. Türkiye genelinde bizler birbirine kenetlenmiş eller olarak tüm insanlığı referans alarak sendikacılık yaptık” ifadelerini kullandı.

Her 10 yılda bir ülkenin kodlarıyla oynanıyor

Ülkenin her 10 yılda bir kodlarıyla oynandığını belirten Olçum en son 15 Temmuz hain kalkışmasının yaşandığını hatırlatarak şu sözleri sarf etti, “15 temmuz’un milletin direnişiyle bastırılması herşeyin bittiği anlamına gelmiyormuş. Gerek etrafımızı sarmalayan terör koridorlarıyla hala devam ettikleri çok net görülüyor. Siyasi tarihimiz böyleyken sivil tarihimizide görmeliyiz. 80 ihtilali ile bütün sivil örgütlerinin lağvedildiğini, 90’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar geçen 10 yılda bir sendikaya üye olmanın dahi bedel ödemekle eş değer olduğunu gördük” dedi.

Toplu  sözleşmeye de toplumsal sözleşmeye de “evet”

2000’li yıllardan sonra çıkan sendika yasasıyla bir sendikaya üye olmanın yasal zemine oturtulduğunu hatırlatan Olçum, 2010 yılında yapılan refarandumu hatırlatarak, “Sağımız ve solumuzdakilerin hayır kampanyası yaptığı, Eğitim Bir Sen ve Memur Sen’e bağlı sendikaların dönem itibarinde demokratikleşme adı altında bir kapı aralandığını, Memur Sen’in toplu sözlşemeye de toplumsal sözleşmeye de evet kampanyası yaptığını hepiniz hatırlayacaksınız” dedi.

Emekle, çileyle fert fert büyüdük

2010 yılında Eğitim Bir Sen olarak ilk defa  yetkili sendika olduklarını da hatırlatan Olçum, “Sendikacılığı kendi tekelinde görenlerin  bizlere atmaya çalıştıkları lekeyi sizler daha iyi biliyorsunuz. Tüm bunlara rağmen emekle, çileyle fert fert büyüdük. Masaya oturmadan eylem yapan tek sendika olduk. Çalışanların iradesinin ipotek altına alınmasına müsaade etmediğimiz gibi, iş bırakma eylemi yparak tarihe geçen bir sendika olduk. Sağımızdaki ve solumuzdakilerin tarihinde böyle bir şey yok.  Bunlar 9 yılı geride bıraktıktan sonra yetkiyi kaybetmenin hazımsızlığıyla sağımızdajiler kutsal devlet solumuzdakiler katil devlet metaforuna sığınarak bir kaos üretme ve üretilen bu kaos ortamında varlıklarını sürüdürebilme adına sendikacılık yaptılar” diye konuştu.

Emperyalizmin maşası olmaya devam ediyorlar

Memur Sen gibi kurumsal kimliklere ülkenin siyaset kurumundan daha çok ihtiyacı olduğunu belirten Olçum, 15 Temmuz ile ilgili çok şeyler söylendiğini ifade ederek şunları kaydetti, “Solumuzdakiler bu sürece darbe diyemedi. Hala da diyemiyorlar ve emperyalizmin maşası olmaya devam ediyorlar. Sağımızdakiler ise hain darbe girişimine engel olunduktan sonra darbeler kötüdür açıklamasıyla gün yüzüne çıktılar. Ülkenin her 10 yılda bir ayarlarıyla oynandığını belirttim. Bu 10’ar yıllık süreçlerde kim hangi tarafta yer aldı? Sözde sivil toplum örgütlerinin hangi tarafta yer aldığını bizler çok iyi biliyoruz ve unutmuş değiliz” 

Güçlenerek devam edeceğiz

Sendika olarak yol açan ve yol alan bir çalışma tarzı olduklarını belirten Olçum, “İnanmış ve adanmış bir teşkilatız. Biz nereden beslendiğimizi iyi biliyoruz. Mehmet Akif İnan’lardan, Necip Fazıllardan besleniyoruz. Heyecanımızı kaybetmeden daha da güçlenerek devam edeceğiz. Üniversitelerdeki sıkıntılarımızı biliyoruz buna rağmen var gücümüzle yolumuza devam etmek zorundayız. Bir atasözü vardır ‘Bir adam köprü kurar, bin adam üzerinden geçer. Bugünlere geliş birlerle başlayıp milyonlara ulaştı” diyerek sözlerini noktaladı.

Emrah ÖZCAN/HABERVAKTİM


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.