Kültürel değerler görücüye çıktı

Kültürel değerler görücüye çıktı

Somut Olmayan Kültürel Miras Tanıtım Günleri, Atatürk Kültür Merkezi’nde kapılarını açtı. UNESCO tarafından koruma altına alınan 16 kültürel değer Ankaralılarla buluştu.

Örf, adet, gelenek, görenek, sözlü gelenek, gösteri, şölen gibi tanımları içeren Türkiye'nin somut olmayan kültürel değerlerinin tanıtılacağı Somut Olmayan Kültürel Miras Tanıtım Günleri kapılarını açtı. UNESCO tarafından koruma altına alınan 16 kültürel değerin özüne uygun şekilde anlatılacağı fuarda kültürel değerlerimizin yeni nesillere aktarımı amaçlanıyor.

İLK DEFA BİR ETKİNLİKLE ANLATILIYOR

dsc_0183.jpg

26 Nisan Perşembe günü kapılarını açan fuar 29 Nisan 2018 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Fuarı organize eden Ruan Fuarcılık ve proje ortaklarından olan Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği’nin (ATİD) organizatörlüğüyle düzenlenen fuarda UNESCO tarafından koruma altına alınan 16 kültürel miras ögesi ilk defa bir etkinlikle anlatılıyor. Koruma altına alınan 16 kültürel mirasın içinde Meddahlık, Meslevi Sema Töreni, Nevruz, Alevi-Bektaşilik Geleneği, Mesir Macunu Festivali, Anadolu'da hala önem verilen kına gecesi, asker uğurlama, damat tıraşı gibi ritüellerin örf ve adetlere uygun olarak gerçekleştiriliyor. 

“GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ YENİ NESİL TARAFINDAN BİLİNMİYOR”

dsc_0248.jpg

Tören açılışında konuşan Ankara Vali Yardımcısı Kurt, “Düzenlediğimiz bu fuarla, toplumun hafızasından silinmek üzere olan ya da silinen kültürel değerlerimizi canlandırmayı, her kültürel değerin kendi illeri tarafından en doğru şekilde ve özüyle anlatılmasını hedefliyoruz. Birçok kültürel değerimiz, gelenek ve göreneğimiz yeni nesil tarafından pek bilinmiyor. Çocuklarımız, gençlerimiz bunları öğrenmeden büyüyor. Kültürel mirasın daha yaşanılır olması, gelecek kuşaklara anlatılması ve nesilden nesile taşınması için bu tür etkinlikler büyük önem arz etmektedir. Bu fuar vesilesiyle ne kadar renkli, keyifli ve sahip çıkmamız gereken, zengin bir kültürümüz olduğunu hatırlatırken bir taraftan da milli değerlerimizden aslında ne kadar uzaklaştığımızın da farkına varılmasını istiyoruz. 

EN ZENGİN KÜLTÜREL DEĞERE VE UNSURA SAHİP MİLLETİZ

Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül ise, kültürel değer, medeniyet ve uygarlık unsurlarının, bir milleti millet yapan en önemli değerler olduğunu söyleyerek, “Türk Milleti olarak da Dünya tarihinde herhalde en zengin kültürel değere ve kültürel unsura sahip milletiz. Bizim görevimiz bunlara sahip çıkmak, korumak ve gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu anlamda bu tür etkinliklerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

SADECE GEÇMİŞİN İHYASI DEĞİL GELECEĞİN BİÇİMLENDİRİLMESİ

“Somut Olmayan Kültürel Miras Tanıtım Günleri’nde sizlerle bir arada olmanın mutluluğunu yaşadığımı ifade etmek istiyorum” diyen Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Okan İbiş, “Kadim bir uygarlığın temsilcisi olan bizler, aynı zamanda zengin bir kültürel mirasın da taşıyıcısıyız. Hiç kuşkusuz, bu mirasın zuhur ettiği alanlardan biri de somut olmayan kültürel mirasımızdır. Hepinizin bildiği gibi, kültürel miras, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladığı uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar-gereçler ve kültürel mekânlar biçiminde tanımlanmaktadır. Bizler, bakanlık olarak somut olmayan kültürel mirasımızın korunması ve yaşatılmasına yönelik gerçekleştirdiğimiz çalışmaları sadece geçmişin ihyası değil, geleceğin de biçimlendirilmesine yönelik çalışmalar olarak ele alıyoruz. Bir kültürün yaşatılmasındaki en temel şart o kültürün uygulayıcısı ve aktarıcılarını korumak ve yaşatmaktır” ifadelerini kullandı.

ALANDA SÖZ SAHİBİ 24 ÜLKE ARASINA GİRDİK

İbiş, “Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü olarak uluslararası alanda da önemli çalışmalara imza atıyoruz, 176 ülke arasında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Komitesi üyesi seçilerek, bu alanda söz sahibi 24 ülke arasına girdik. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine 16 kültürel miras unsurumuzu kaydettirdik. Bu listeler vasıtasıyla kültürel değerlerimizi insanlığa armağan ediyor ve bilinirliğini artırmaya çalışıyoruz" İbiş, bu etkinliğin temel amacının, Türkiye’nin sahip olduğu kültürel değerlere ve somut olmayan kültürel miraslara yönelik toplumsal farkındalığı arttırmak olduğunun altını çizdi.

ÇOCUKLAR KUKLAYA BÜYÜK İLGİ GÖSTERİYOR

Fuarda yer alan ve geleneksel kukla tiyatrosu hakkında gazetemize bilgi veren kuklacı Can Atlığ, “Kuklada başkarakterimiz ibiştir. Geleneksel birçok karakterimiz bulunmaktadır fakat günümüzde istenilen şekilde karakterler üretilmektedir. Bizler Anadolu’yu karış karış gezerek geleneğimizi yaşatıyoruz. Oyunumuzu ilk defa görenler büyük bir hayranlıkla izliyor. Özellikle çocuklar ve ileri yaştakiler büyük ilgi gösteriyor. Yerel yönetimler ve bakanlıkların desteği büyük. Gitiiğimiz yerlerde genelde maalesef alışveriş merkezlerinde oyunlar düzenliyoruz fakat oranın kültürünü değil de kendi kültürümüzü oraya empoze ederek oyunumuzu oynamaya çalışıyoruz” dedi.

HACİVAT VE KARAGÖZ’ÜN HİKÂYESİ BURSA’DAN BAŞLIYOR

dsc_0243.jpg

Bursa Büyükşehir Belediyesi Karagöz Müzesi’nde Karagöz Sanatçısı olan Osman Ezgi ise taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunu Karagöz ve Hacivat hakkında gazetemize bilgi verdi. Ezgi 11 yıldır Karagöz oynatıcılığı yaptığını, davet üzerine fuara geldiklerini belirterek, Karagöz ve Hacivat’ı tanıtmaya çalıştıklarını belirtti. Ezgi, “Karagöz’ün doğuşu Bursa’dan başlar ve hikâyesi şöyledir; Hacivat ve Karagöz’ün Bursa’da bir cami yapımında çalıştıkları rivayet edilir. İnşaatta çalışırken sürekli birbirleriyle atıştıkları ve diğer işçilerin de işi bırakıp bunları izlediği ve bunun sonucunda işlerin yavaşladığı belirtilir. Devrin padişahı işe işleri kim yavaşlatıyorsa cezalandırın der ve söylentiye göre ölümle cezalandırılır”

GÜNÜMÜZE UYARLIYORUZ

Daha sonrasında halkın Hacivat ve Karagöz için çok üzüldüğünün rivayet edildiğini söyleyen Ezgi, bir kişinin ortaya çıkıp bunu yaşatabileceğini söylediğini ve şimdiki perde oyununun temellerinin orada atıldığını belirtti. Ezgi, “Bizde bu mirası gelecek nesillere aktarmak adına yeni metinler yazıp gösteriler sergiliyoruz. Hacivat ve Karagözü günümüze uyarlayarak insanlar tarafında anlaşılmasını kolaylaştırıyoruz. Bunun yanı sıra Karagöz ve Hacivat tesviri yapma sanatını da dana ve deve derilerinden nevrekanlarla işleyerek günümüze kadar getirdik” dedi.

Emrah ÖZCAN/HABERVAKTİM
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.