Küçük yaşlarda gönül verdiği mesleğinin Ankara'daki son temsilcisi oldu

Küçük yaşlarda gönül verdiği mesleğinin Ankara'daki son temsilcisi oldu

Türkülerin enstrümanı, bağlama yapımının başkentteki son temsilcilerinden biri olan Musa Yücedağ ile konuştuk. Yücedağ, bağlama ile ilgili bilgiler verirken genç neslin arkadan gelmediği ve gerçek ustalığın yakın zamanda sona erebileceğini aktardı.

Genç bağlama ustası Musa Yücedağ, Türk Halk Müziğinin önemli enstrümanlarından biri olan bağlama ile ilgili önemli noktaları İlk Sayfa Gazetesi’ne özel anlattı. Yücedağ, bağlamanın hangi ağaçtan daha iyi yapıldığı, sapının nasıl olması gerektiği, kapağın önemini ve daha pek çok bilgi verdi. Bütün bunların yanında Yücedağ, bağlama imalatında çırak yetişmediği ve yakın bir zamanda bağlama işinde usta-çırak geleneğinin son bulabileceğinin altını çizdi. 25 yaşındaki Musa Yücedağ, “Hayalim olan mesleğimin son temsilcilerinden biriyim. Artık çırak gelmiyor. Çırak yetişmiyor. Buradan insanlara sesleniyorum: Bu işin sürmesi gerekiyor. Bu iş bitmesin” dedi.

baglama-hazir-foto-2.jpg

ANKARA’DAKİ SON TEMSİLCİ

Çocuklu yaşlarda çırak olarak bağlama ustalarının yanında çalışmaya başladığının altını çizen Musa Yücedağ, çırak olarak arkadan bir neslin gelmediğini işaret etti. Mesleğinin gelecekte yaşayacağı sıkıntıya dikkat çeken Yücedağ, kendisinden de örnekler vererek gençlere ve çocuklara seslendi. Musa Yücedağ, “Çocukluğumdan beri bağlama imalatı içerisindeyim. Çekirdekten başladım diyebilirim. Benim ustam Ayhan ve Aziz ustalarımdır. Kendileri aynı zamanda benim abilerimdir. Ben lisans mezunu biriyim. Gazi üniversitesi’nde İşletme bitirdim. Ancak bu işe gönül verdiğim için okuduğum alanda ilerlemek hiç istemedim. Artık hayalim olan mesleğimin son temsilcilerinden biriyim. Ben 25 yaşında genç bir ustayım. Ama artık çırak gelmiyor. Çırak yetişmiyor. Buradan insanlara sesleniyorum: Bu işin gelecek nesillere aktarılması gerekiyor. Böyle giderse zamanla yok olacak. Yok olmaması için sanata düşkünlüğü olan gençleri ve çocukları bu alana davet ediyorum” dedi.

baglama-hazir-foto-3.jpg

“BAĞLAMA İLE ARANDA AŞK YAŞANMALIDIR”

Bağlama yapımında dikkat edilmesi gereken hususlardan söz eden Yücedağ; aşkın ve sevginin bağlama imalatındaki yerini şu sözlerle ifade etti: “Bağlama kesinlikle aşktan gelir. İnsanın içinde sevgi olacak ki enstrüman ile arasında bir bağlantı olabilsin. Bağlamaya aşksız ve sevgisiz dokunamazsınız. Usta, canı sıkkınken bağlama yapamaz. Bağlamayı yapan ustanın içinde net bir sevgi olması gerekir. Örnek veriyorum; moralin bozuksa eğer, bağlamanın da sesi bozuk olur. Yapılan iş hiçbir şekilde düzgün olmaz. Bunun önüne geçen de bağlama ile aranda aşk yaşanmasıdır. Teknik bilgilere hakimsindir. Ancak bu işe gönül vermezsen ortaya harika bir eser çıkaramazsın.”

baglama-hazir-foto-4.jpg

“DUT ALTIN, KESTANE GÜMÜŞ, GÜRGEN İSE BRONZDUR”

Orta Asya’ya özgü, aslı kopuz olan bir saz enstrümanı bağlamanın zaman içerisinde değişime uğrayarak günümüzdeki halini aldığını dile getiren Yücedağ, bağlama yapımında kullanılan ağaç türlerini anlattı. Musa Yücedağ, “Dut altın, kestane gümüş, gürgen ise bronzdur. İyi bir bağlama kesinlikle kuru malzemeden oluşur. Bağlamanın ana malzemesi kuru bir ağaç olmalıdır. Bağlamadaki en önemli detaylardan biri de saptır. İyi bir bağlamanın sapı kelebek ya da gürgen olmalıdır. En sağlam bağlama sapı kızıl gürgenden yapılır” ifadelerini kullandı.

baglama-hazir-foto-5.jpg

SABIRLE BEKLENEN ENSTRÜMAN: BAĞLAMA

Günümüzdeki bağlamalardan örnek vererek iyi bir bağlamanın en önemli sırrının beklemek olduğunun altını çizen Musa Yücedağ, “Bağlamayı birkaç günde ya da bir haftada da yapabilirsiniz. Ancak iyi bir bağlama istiyorsanız eğer bir müddet beklemeniz gerekir. Çünkü iyi bir bağlama 3 ila 6 ay arasında değişen sürelerde imal edilebilir. Neden mi? Atıyorum sapın öne gelme durumu var, geriye gitme durumu var. Teknenin bekletilme durumu var. Bunlar göz önüne alındığında iyi bir bağlamanın 3-6 ay içerisinde ortaya çıktığını söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

baglama-hazir-foto-6.jpg

“İYİ BİR BAĞLAMA BİR TEK USTANIN ELİNDEN GEÇER”

Hazır imalat ile özel imalat arasındaki temel farklardan da söz eden genç bağlama ustası Musa Yücedağ, ustanın ve kullanılan malzemelerin önemine dikkat çekti. Yücedağ şu ifadeleri kullandı: Öncelikle şunu söylemek isterim ki; fabrikasyon denilen bağlamaları da usta yapıyor. Yani bağlamada otomatik olarak makine kullanımı söz konusu değildir. Ancak iyi bir bağlama, tek bir ustanın günlerini ve saatlerini bir tek bağlamaya harcamasıyla ortaya çıkar. Fabrikasyon denilen ürünlerde birkaç tane usta her biri ayrı bir iş yaparak 1 günde 40 bağlama üretebilir.

Özel imalat ile fabrikasyon arası farkların temelinde ise kullanılan malzeme yatar. Özel yapım bağlamada kullanılan malzeme A kalite ise; fabrikasyon ürünlerde belki de C kalite malzeme kullanılır. O tarz ürünler ara malzemeden yapılır ve onlar ustanın aşkından geçmez. Bir bağlamadan iyi bir ses alınabilmesi için tek bir usta önemlidir. En önemli farkta buradadır.”

baglama-hazir-foto-7.jpg

“BAĞLAMANIN SESİ, USTASI”

Bağlamadan alınan ses hakkında da düşüncelerini paylaşan Yücedağ konuşmasına şöyle devam etti: Bağlamanın sesini kapağı verir. Herhangi bir plastik malzemenin üzerine bir kapak yapın. O kapak, iyi bir kapak olsun. Ondan bile çok güzel bir ses alabilirsiniz. Ses olayının sırrı kapak bombesindedir. Kapak düzgün takılıp tesviye de yumuşak bir şekilde atılırsa sazın sesine doyum olmaz. Ayrıca; bağlamayı baştan güzel yaparsanız o müzik aleti zaten ses verir. Bu konuda da imalatı yapan usta çok önemlidir. Gürgeni kaliteli bir usta yaparsa gürgende çok iyi ses verir. Ama en iyi malzemeyi kötü bir ustaya verirseniz ondan alacağınız verimi anlayabilirsiniz. İşin özü, evet kullanılan ürün ama aslında işin bizzat ustasıdır.”

baglama-hazir-foto-8.jpg

“KIRŞEHİR’DE BAM, SİVAS’TA AŞIKLAMA”

Bağlamanın teknik konularından biri olan tekne boyları ile ilgili bilgiler de veren Musa Yücedağ, teknenin, özel imalatta kullanıcının yani sanatçının isteğine göre değişiklik gösterebildiğine değindi. Yücedağ, Bağlamadaki tekne meselesi bağlamayı çalacak olan sanatçının sesine göre belirlenen bir durumdur. Mesela ben peste çalmayı seviyorum derse biri, o tekne 42 olmalıdır. Ama biri gelir derki ben ‘RE’ çalmak istiyorum, ‘RE Diyez’ çalmak istiyorum. O kişiye küçük tekne gerekir. Sanatçının sesinin yanında yöreye göre de değişiklik gösteren durumlar vardır. Atıyorum Kırşehirli birine küçük tekne yaramaz. Çünkü ortadaki bam sesini alması gerekir Kırşehir’deki insanın. Neşet Ertaş örneğini gözünüzün önüne getirin mesela… Onun için gerekli olan en az 42-44-46-48-52 tekne boyu bağlama önemlidir. Sanatçının biri de Sivaslıdır. Aşıklama çalacaktır. Onun için gerekli olan 37-38-39-40 ideal tekne boylarıdır” dedi.

 Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.