Kozmetikte yerli olma çağrısı: Üretmeyen toplumun tüketmeye hakkı yoktur

Agarta Kozmetik Kurucusu Aydın Yalçın, Türkiye’de kozmetik sektöründe yerli ve doğal ürünlere duyulan ihtiyacın önemine işaret ederek, “Üretmeyen toplumların tüketmeye hakkı yoktur” dedi. Yalçın, kozmetik sektöründeki projelerini de anlattı.

Agarta Kozmetik Kurucusu Aydın Yalçın’ın, 2013 yılında Ankara’da tamamen yerli sermayeyle kurduğu doğal kozmetik ürünleri fabrikası günümüzde 20’den fazla ülkeye ihracat yapıyor. Günümüzde Türkiye’de kozmetik sektöründe yabancı sermaye pazar payının yüzde 80 olduğunu belirten Aydın Yalçın, sektörde yerli ve doğal ürünlere duyulan ihtiyacın önemini vurguladı. Aydın Yalçın, “Üretmeyen toplumların tüketmeye hakkı yoktur” diyerek yerli ve doğal üretime destek verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Yalçın, ‘Minik Kimyagerler’ projesine de değindi.

SADECE YÜZDE 15’İ YERLİ SERMAYE

Agarta Kozmetik Kurucusu Aydın Yalçın, 2013 yılında sektörde ihtiyaç duyulan doğal kozmetik ürünlerini yerli sermaye ile üretmek için Ankara’da Agarta Kozmetik’i kurduğunu belirtti. Yalçın, “Diş macunu, krem, şampuan gibi kozmetik akla gelen ne varsa TSE ve GİMDES Helal Sertifikalı olarak, tamamen doğal yani insan sağlığına zararlı olan hiçbir maddeyi barındırmayacak şekilde üretiyoruz. Yurtiçinde e-ticaret üzerinden ve bayiler aracılığıyla satışlarımızın yanı sıra 20’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye’de kozmetik sektöründe yerli sermayenin oranı yüzde 15-20, ağırlık yabancı sermayenin elinde bulunuyor. Yabancı sermayeye karşı değiliz fakat gün sonunda 150 milyar TL hacim sağlayan kozmetik tüketiminde neden ülke olarak sadece yüzde 15-20’sinde varız” dedi.

ÜRETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK”

Aydın Yalçın sözlerine şu şekilde devam etti; “Bununla ilgili olarak ülkemizde eksiklikler şu şekilde; ülkemizde kozmetik sektöründe yetişmiş kadro yok, meslek liseleri ve üniversitelerin kimya ve kozmetik bölümleri bu yüzden önemli. Bu konuda ülke olarak üretmekten başka çaremiz de yok. Biz buna farkındalık yaratmak için binamızın dış cephesine üretimin öneminden dolayı 15 tane tabela astık. Bu tabelalarda birçok söz yazıyor. Bunlardan biri de “Üretmeyen toplumların tüketmeye hakkı yoktur.” Bizim şu anda ilkemiz üretime herkesi katmak. Üretilen ürünlerin bitkisel kökenli olması nedeniyle birçok doğal hammaddeyi içerden temin ediyoruz. Bu yüzden diyoruz ki lütfen üretin üretmek isteyen firmalara da hepimiz destek verelim. Bu yüzden 50 lira olması gereken bir ürünü 200 liraya alıyoruz. Daha da olumsuz sonuçları olabilir. ‘Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağacak’ atasözü vardır. Böyle devam etmemeli. Kimse üretmek istemiyor. Herkes işim rahat olsun diyor.”

“ÇOCUKLARA DOĞAL SABUN YAPMAYI ÖĞRETİYORUZ”

Yalçın, konuyla ilglili olarak geliştirdikleri ‘Minik Kimyagerler’ projesinden bahsederek sözlerini noktaladı: “Bizden talep eden okullara ekibimizle gidiyoruz. Gittiğimiz okullarda çocuklara doğal sabun yapmayı öğretiyoruz. Çocuklara birer diş macunu ve krem hediye ediyoruz. Onlara orada diyoruz ki; Kimse yarından korkmasın. Yarından sadece üretemeyen toplumlar korksunlar. Bunlar yerli ve milli marka; siz de üretebilirsiniz mesajını vermeye, bunu üretmenin zor olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Çocuklar, lütfen üretime sarılın kimya ve kozmetik bölümünde çok istihdam ihtiyacı var; yarının kimyagerleri sizler olun diyoruz. Yurtdışında hammadde üreten firmalarda kimyagerler yüksek maaşlar alıyor. Yurtdışından gelen hammaddelerin kilosu 20 bin TL’ye de ulaşıyor. Ülke olarak neden bu hammaddeleri biz üretip satmayalım. Aynı rakamları bizim kimyagerlerimiz de alsın. Dünya’da savunma sanayiden sonra en büyük sektör kimya sanayi, yerli üretim konusunda büyük bir hamle var fakat yeterli bulmuyorum. Çünkü insanlar yatırım yapmak büyümek istiyorlar ve bu konuda yetişmiş kadroları yok.”