Koskoca Ankara'da 4 kişi kaldık
Ankara’da bakır ve kalay mesleğinin son temsilcilerinden biri olan Aytekin Küçük, “Koskoca Ankara’da sadece 4 kişi kaldık, biz gittikten sonra biter bu iş” diyerek kaybolmaya yüz tutmuş mesleklere sahip çıkılması gerektiğini söyledi.
Teknolojiye yenik düşen bakır ve kalaycılığın Ankara’daki son temsilcilerinden biri olan 54 yaşındaki Aytekin Küçük, gazetemize konuştu. Samanpazarı Pirinç Sokak’ta dükkanı olan Küçük, salgın döneminde bakır ürünlere ilginin arttığını; ancak bakır işleyen ve kalay yapan ustaların azaldığına dikkat çekerek, “Son yıllarda bakır ürünlere ilgi arttı. Aileden kalan, ‘evde çok yer işgal etti’ diyerek bakırları satanlar şimdi yeniden bakır alıyor. Ama bu sefer de kalaycı-bakırcı kalmadı. Koskoca Ankara’da sadece 4 tane kalaycı kaldı” dedi.
ÇEKİÇ SESİ AZALDI
Ankara Kalesi’ndeki çekiç seslerinin artık azalmasından büyük üzüntü duyduğunu kaydeden Küçük, “Geçmişte 100 tane bakırcı ve kalaycı vardı. Vefat edenler ve bu işi bırakanlar oldu. Günümüzde pek kalaycı kalmadı. Eski zamanlarda şu çarşıya girdiğiniz zaman çekiç sesinden girilmezdi. Çünkü hep yeni bakır yapılıyordu, elde yapılıyordu. Şimdi ise onlar kalmadı” ifadelerini kullandı.
İNSAN SAĞLIĞINA FAYDALI
Kalaylanan bakırın sağlıklı olduğunu ifade eden Küçük, “Kalay çok sağlıklı bir şeydir. Bakırın ısı iletkenliği çok fazladır. Bakırın her tarafı eşit şekilde ısınır.
Bakır ve kalay yer altından çıkan bir madendir. Kurşundan yapılan kalaylar çok bir işe yaramıyor, kullanılmıyor. İnsan sağlığına zararlıdır. Çeliği ise bulaşık makinesinde yıkayın, ardından yıkanan çeliği bir leğen suya bırakın suyun üstünde deterjan olduğunu görürsünüz. Çelik, deterjanı tutar. Ama bakırı bulaşık makinesine at deterjanı tutmaz, köpük de vermez, virüs de tutmaz” diye konuştu.
MESLEK ÖLÜYOR
Küçük şunları söyledi: “Gençlere biz tavsiye ediyoruz. Bu meslekte biraz bir şeyler üretin diyoruz. Gittikçe ve zamanla el sanatları ölüyor. Şimdi çırak kapıdan girmeden ‘çalışırım ama kaç para verirsin’ diyor. Emek vermeden ve işin aslını bilmeden para istiyorlar. Ben 10 sene bizzat ustamın yanında çalıştım, ilkokul 2’de çırak olarak başladım. ‘Bana ne kadar para veriyorsun’ demedim. Ustamın karşısına geçip böyle bir kelime kullanamadım. Şimdi hem usta yok hem de işe heveslenecek ve gelecek çırak yok. Biz gittikten sonra bitti bu iş. Meslekte ölüyor.”
OSMAN AKDOĞAN/İLKSAYFA-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.