Koronaya karşı 10 altın kural
Ankara Kent Konseyi (AKK) salgının olumsuz etkisini sıkı komşuluk kültürü ile azaltabileceğimizi belirterek, 6 milyon Başkentliyi bu süreçte yardımlaşmaya davet etti. Uzmanlarca hazırlanan ‘Salgında Dayanışmanın 10 Altın Kuralı’ paylaşıldı.
Ankara Kent Konseyi (AKK) koronavirüsün olumsuz etkisi azaltmak, salgın sürecinde Başkentlilerin yaşamlarını bir nebze olsun kolaylaştırmak ve mahalli dayanışma kültürünü artırmak için bir proje başlattı.
Ankaralıların 6 milyon komşudan oluşan büyük bir aile olduğunu belirten AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, “Başkent Ankara olarak bu süreçten altı milyon komşudan oluşan büyük bir aile olarak çıkacağımıza inanıyoruz” dedi.
Dünya genelini saran koronavirüs belasının olumsuz etkisini özlediğimiz yüzlerce yıllık sıkı komşuluk ilişkilerimizle yenebileceğimizi savunan Yılmaz, “İçinden geçtiğimiz zamanın ağır şartlarına bir süre daha şahitlik edeceğimiz bu dönemde Başkentlilerin kadim kültürümüzde yer alan ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ ilkesi ile harekete geçmelerini, maddi ve manevi desteğe ihtiyacı olanların yanında olmalarını istiyoruz. Ankara Kent Konseyi olarak bu süreci birbirimizi kollayarak atlatmak için Başkentlileri ‘10 Altın Kuralı’ uygulamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
10 ALTIN KURAL NELERDİR?
AKK Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin başkanlığında Kent Konseyi bileşeni akademisyenlerden oluşan ekip tarafından “Salgında Dayanışmanın 10 Altın Kuralı” hazırlandı. Dayanışma ve yardımlaşmanın ön plana çıkarıldığı 10 altın kural şöyle:
1. Sağlıklı bir ruh halinde ve akılcı düşünebilecek durumda olduğunuzdan emin olunuz. Yetkililerin açıkladığı bilimsel veriler dışında sizleri paniğe sürükleyecek, aşırı korkuya kapılmanıza sebep olacak bilgi kaynaklarından uzak durun. Salgın dışındaki ilgi alanlarına gün içerisinde yeteri kadar zaman ayırın ve akılcı düşünün.
2. Atacağınız her adımdan önce “sosyal mesafe” altın kuralını gözden geçirin. İyi niyet ve samimiyet bazen salgındaki en önemli kural olan insanlarla mesafeyi koruma kuralını ihlal etmeye sebep olabilir. Yapacaklarınızın salgının yayılmasına sebep olmayacağından tam anlamıyla emin olmadan harekete geçmeyin. Kafanız karışıksa bu konuda yetkililerin görüşüne başvurun.
3. Yaşadığınız apartman, site, mahalle yönetimi ve komşularınız ile irtibata geçerek dayanışma konusunda gönüllülüğünüzü bildirin. Bunu yaparken mümkün olduğu kadar telefon ve dijital iletişim araçlarını kullanın. Bir sonuç alamazsanız ümitsizliğe kapılmayın. Bir tek komşunuzla bile dayanışmanız çok önemlidir.
4. Apartman, site ve mahalle içerisinde sürekli ve sağlıklı iletişim kuracağınız iletişim yöntemini belirleyin. Örneğin mahalleniz içerisinde gönüllülüğe dayalı bir acil durum hattı oluşturabilir, sosyal medya ve anlık iletişim grupları oluşturabilir, apartman ve sitelerdeki duyuru panolarından yararlanabilirsiniz. Belirlenecek iletişim yöntemini tüm mahallenize/semtinize duyurarak işe başlayın. İletişim yönteminin kötüye ve gereksiz kullanımını önleyecek kuralları ve bu konudaki sorumlu kişileri belirleyin.
5. Kendi aileniz içinden başlayarak komşularınızın durumunu gözden geçirin. Özellikle ileri yaştaki kişilerin, çocukların, engellilerin ve genç bireylerin durumunu izleyin. Zor durumda olabilecek kişileri ve ihtiyaçlarını tespit etmeye çalışın. Unutmayın bu ihtiyaçlar maddi ve manevi olabilir. Doğru ihtiyaç tespiti için gerekirse komşularınızla irtibata geçin.
6. Belirlediğiniz iletişim kanalı üzerinden mahallenizdeki kaynakları ve gönüllüleri tespit edin. Bir mahallenin mevcut kaynakları ve gönüllü iş gücü salgın anında çok önemli hale gelebilir. Maddi durumu iyi olmayan kişiler için dayanışma bütçesi oluşturabilir, ortak ihtiyaçların giderilmesi için imece yaklaşımları geliştirebilirsiniz. Unutmayın, bu dönemde sadece telefonla aranıp hatır sorulması bile çok önemli bir ihtiyaç olabilir.
7. Mahallenize/semtinize mevcut ortak kaynakları ve gönüllüleri ilan edin. Ortak kaynaklara erişim ve gönüllülerin hangi konuda katkıda bulunabileceklerinin etkin bir şekilde duyurulması önemlidir. Özellikle dijital araç kullanmayan kişilerin ve engelli bireylerin bilgilendirildiğinden emin olun.
8. Devletin ve yerel yönetimlerin yardım ve destek mekanizmalarını izleyip, iletişim ağınız üzerinden duyurun. Özellikle sağlık sistemine erişim kuralları, salgın anındaki desteklere erişim gibi konularda komşularınızın doğru bilgilendirildiğinden emin olun.
9. Topladığınız yardımları ve belirlediğiniz gönüllü katkıları yetkililerle iş birliği içerisinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için karar verebilecek bir grup oluşturun. Bu yetkili kişi mahalle muhtarınız olabilir. Acil durumlarda vakit kaybını önleyerek ihtiyaç sahipleri için doğru çözümü bulmak önemlidir. İhtiyaç sahiplerinin çok fazla olması durumunda komşularınızın dezavantajlarına göre öncelik listesi yapabilirsiniz.
10. Yardım edilmesine karar verilen komşularınıza, bu yardımı nezaket ve adalet içerisinde ulaştırıp, sonuçlarını komşularınızla açık bir şekilde paylaşın. Salgın hastalıklar gibi kriz dönemlerinde, insanlar çok kırılgan olabilirler. Yapılacak tüm yardımlar insan haklarına ve kişi mahremiyetine uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Yapılan çalışmaların sonuçları kişi adı verilmeden, komşuluk hissiyatını güçlendirecek bir dille duyurulmalıdır.
KOMŞU; AİLE ÜYESİ, SIRDAŞ, MÜTTEFİK
Doç. Dr. Elif Karakurt Tosun, bir makalesinde komşuluğu şöyle özetlemiştir: “Komşuluk, “güven” üzerine kurulu bir ilişkidir. Komşu, kolaylıkla evin içine girebilen bir aile üyesi, hane içi konulara dahil olabilen bir sırdaş ve dış dünyadan gelen “tehdit”lere karşı bir müttefik olmuştur.”
OSMAN AKDOĞAN / İLKSAYFA-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.