Korona bizlere neyi öğretti?
Koronavirüs tüm dünya'ya öyle bir yayıldı ki insanoğluna bir çok şey öğretmiş gibi gözüküyor.
Coronavirüs çok şey götürse de öğrettikleri de oldu
Başımıza öyle bir şey geldi ki bir sonrası belki de yüzlerce yıl sonra gelecek. Savaşlar, toplantılar, fuarlar, organizasyonlar, karnavallar, umreler, iftarlar, hayrın en büyüklerinden şerrin en diplerine kadar neredeyse her şeye ara verildi. Anne evladına hasret kaldı, dede torununa... Kimse böyle bir şok yaşanacağını tahmin dahi edemiyordu. İnsanlardan o kadar büyük şeyler götürdü ki en basit şeylerin bile ne denli özlenilesi olduğunu öğrendik. Öte yandan olmazsa olmaz dediğimiz birçok şeyin de o kadar önemli olmadığını fark ettik.
KORONA BİZLERE NEYİ ÖĞRETTİ?
İlk başta sağlığı öğretti. Bir karşılığını vermeden aldığımız havanın lezzetini bu kadar kolay aldığımızın şükrünü öğretti. Zahmetsizce, uğraşmadan, milyonluk cihazlar olmadan kolayca oksijeni alıp saniyeler içinde karbondioksit olarak geri verdiğimizi öğretti.
ÇARESİZLİK
Korona bize sağlıktan sonra çaresizliği öğretti. Elden hiçbir şey gelmeden sadece beklemeyi, belki de istatistiklerdeki bir sonraki kişinin kendi olacağı korkusuyla yaşamayı, ama ne yaparsa yapsın kendine bulaşmayacağından emin olmamayı öğretti. Küçük bir virüsün koca bünyeyi nasıl yenebileceğini düşündürdü.
ÖZGÜRLÜK
Corona virüsün öğrettiği pek çok şeyin buluştuğu nokta özgürlük aslında. Gezememe, görememe, buluşamama, Olumsuzluk eki gelen her şeyi bir güzel öğretti.
ÖLÜMÜN ÇOK DA UZAK OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Tanımadığımız bir insanla aynı yere dokunacak kadar olası olduğunu öğretti. Ayrıca en delikanlı geçinenimizin bile ölümden nasıl korktuğunu gösterdi.
KİTAPLARIN MODASININ GEÇMEDİĞİNİ ÖĞRETTİ
"Abi bu devirde kitap mı okunur? Her şey internette var. İhtiyaç duyunca oradan bakarsın" diyenlerin ne kadar da haksız olduğunu, kitabın sadece kuru bilgi edinmek için okunmadığını öğretti.
CEP TELEFONU VE İNTERNETE BU KADAR YÜKLENMEMEYİ ÖĞRETTİ
Her yazar, çizer, eğitimci ve kalem erbabının bir kere de olsa bilgisayara, internete, cep telefonuna ve sosyal medyaya giydirdiği yazısı, konuşması vardır. Önemli olanın dozunu yakalamak olduğunu, bu kadar da yüklenilmemesi gerektiğini öğretti.
SANATIN ÖNEMİNİ TEKRAR ÖĞRETTİ
Evde kalınan bu dönemde en çok sıkıntıyı çeken insanlar, kendine vakit ayıramayan, belirli bir sanatı icra edemeyen ya da hobisi olmayan insanlar oldu. Mesela yabancı dil öğrenmek isteyenler ya da hat sanatında kendini geliştirmek isteyenler o kadar da sıkılmadı. Belki de bugünleri bekliyordu.
ZENGİN OLMANIN BAZEN DE NASİP OLDUĞUNU ÖĞRETTİ
Kim derdi ki kolonya üretimi yapanlar, paraya para demeyecek. En kârlı yatırımların başında kolonya ve sabun üretimi gelecek. Bu da bazen istemeden de zengin olunabileceğini gösterdi.
AVM'LERİN PEK DE BİR NUMARASININ OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Sanki kutsanmayı bekleyen bireyler gibi izin günlerinde dört gözle AVM'lere gitmeyi adet edinmiştik. AVM'ye gitmenin o kadar da kutsal olmadığını öğretti.
DALGA GEÇTİKLERİMİZİN BAŞIMIZA GELEBİLECEĞİNİ ÖĞRETTİ
Televizyonda izdiham haberlerini gördüğümüzde dalga geçerdik. Mesir macunu izdihamı, ucuz halı izdihamlarına hepimiz tepkiliydik. Demek ki bir tık ötesinde hepimiz aynı seviyeye gelebiliyorduk. Sokağa çıkma yasağının duyurulduğu andan itibaren nasıl da izdihamcı olduğumu öğretti.
YATAY MİMARİNİN ÖNEMİNİ ÖĞRETTİ
İşten arta kalan zamanda kullandığımız mekanların aslında evimiz olduğunu, oturduğumuz evlerin 20 katlı olması yerine müstakil olması gerektiğini bir kere daha öğretti.
PAZARTESİ SENDROMUNUN OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Aslında haftanın ilk iş gününün üzüntüsünü pazartesiye yüklemememiz gerektiğini öğretti. Gerçi ilk iş gününü de iple çekiyoruz ama...
TATİLİN YORULUNCA ANLAMLI OLDUĞUNU ÖĞRETTİ
Hafta sonu izinlerini az bulurken her gün evde durmanın ne kadar sıkıcı olduğunu öğretti.
EVİ KULLANIMDA ERKEKLERİN DE HAKKININ OLDUĞUNU ÖĞRETTİ
Salgının il duyulduğu andan itibaren tepkilere maruz kalan insanlar genellikle yaşlı ve erkeklerdi. Çünkü onların evde belirli bir yaşam alanı yoktu. Erkeğin evde olması demek; altın günlerinin ertelenmesi, komşuların gelememesi demekti. "Erkeklerin evde ne işi var?" denirdi. Oysa erkek de kadın kadar evin sahibiydi ve onun da evde yaşam olması gerekirdi Salgın bunu da bize öğretti.
TERAVİHİN ÇOK DA ZOR OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Geçtiğimiz senelerde zorlana zorlana gittiğimiz teravihleri düşününce 33 rekatın aslında çok olmadığını öğretti.
SILAİ RAHİMİ ERTELEMENİN HATA OLDUĞUNU ÖĞRETTİ
"Bir daha ki bayram uğrarım" dediğimiz tüm akrabalarımıza bir dahaki bayramda uğramayabileceğimizi öğretti.
SOĞUK PİDENİN O KADAR GÜZEL OLMADIĞINI
Alınan tedbirler kapsamında Ramazan pidelerinin iftardan iki saat önce satılması kararlaştırıldı. Bu da iftar sofralarında soğuk pideyle oruç açmayı öğretti.
EV İŞLERİNİN O KADAR DA KOLAY OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Özellikle bayların hafife aldığı ev işlerini kendi gözleriyle görmesi sonucu o kadar da kolay olmadığını öğretti.
ÜTÜ YAPMANIN O KADAR KÖTÜ OLMADIĞINI ÖĞRETTİ
Elbiselerimizi giyebilsek de sabaha kadar ütü yapsak demeyi öğretti.
BALKONU SALONA KATMAMAMIZ GEREKTİĞİNİ ÖĞRETTİ
Klasik Türk adetidir. Ev sahibi olan kişi daha tapudaki mühür kurumadan bir usta çağırır ve evinin balkonunu salona katardı. Salgın günlerinde hava almak için pencere kenarına pinekleyince balkonun kıymetini anladı. Korona bize bunu bile öğretti.
ORHUN YAZITLARININ ÖNEMİNİ ÖĞRETTİ
Türk edebiyatının yazılı ilk örneklerinin olduğu anıtlarda Çinlilerden uzunca bahsediyor. Bugünlerde bir kere daha okumak gerekiyor.
HER ŞEYE SEVİNMEMEYİ ÖĞRETTİ
2020'ye girdiğimize ne kadar da sevinmiştik (!)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.