Kendi kendine çalan bir orkestra: Köylü Ressam Halil Basri Uluğ

Çubuk Belediyesi Sanat Atölyesinde kursiyerlere ders veren Uluğ, Ankara Savaşı panoraması, doğal malzemelerden ürettiği maketler evler ve tablolarında kullandığı suluboya tekniği ile tanınıyor. Herhangi bir okulda eğitim almayan Uluğ, kendine özgü geliştirdiği suluboya tekniği ile bu alanda nadir sanat eserlerine imza atıyor.

Kurslarda 150’den fazla öğrenci yetiştirdiğini söyleyen Uluğ, ‘‘Her yaş gurubundan öğrencim var. Bizim insanlarımızın birazcık özgüven eksikliği var fakat gösterdiğim tüm teknikleri başarıyla öğreniyorlar. İnsanların bu kadar yetenekli olması bazen beni de şaşırtıyor. Birçok resim tekniğini temelinden başlayarak öğrencilerime öğretmeye çalışıyorum. Doğa ile iç içe olmak en büyük hobilerimden’’ şeklinde konuştu. Ayrıca, alaylı şekilde kendini yetiştiren Uluğ, sanat çevrelerinden ve profesörlerden büyük övgüler aldığını belirtiyor.

DOĞAL MALZEMELER İLE ÇALIŞIYOR

Yaptığı üç boyutlu maketler ile dikkat çeken Uluğ, ‘‘Yaptığım çalışmalarda doğal malzemeleri tercih ediyorum. Özellikle ulaşılması kolay olan malzemelerimi doğadan temin ediyorum. Kendime has boyalar üretiyorum. Bu boyaların ana malzemelerinin çoğunluğunu yine doğadan elde ediyorum. Örnek verecek olursam yaptığım eski köy evleri eserlerim için kerpicin ana malzemelerini çamurdan, samandan ve kuru ağaç dallarından ortaya çıkartıyorum. Doğa bizler için birçok imkân sunuyor. Hem israfın önüne geçmek hem de yapaylıktan kaçınmak için bu tekniklere başvuruyorum’’ açıklamalarında bulundu.

KİMSEDEN DERS ALMADIM

Çok uzun yıllar önce ailesinin Çubuk’a yerleştiğini belirten Uluğ, ‘‘Sanat çevrelerinden ve üniversite hocalarından özellikle suluboya eserlerim hakkında büyük övgüler aldım. Şaşıran hocalardan, eserlerim için ‘bu resimleri suluboya ile yapmak büyük yetenek’ şeklinde geri dönütler alıyordum. Gerçekten şaşırıyorlardı ve nasıl yaptığımı merak ediyorlardı. İnsanın içinden gelen bir yetenek bir ilham var buna inanıyorum. Birçok kez eserlerimi sergiledim. Sanat çevresi ile iç içe çok zaman geçirdim. Değerli hocalardan birisi bana hangi tekniği kullandığımı hangi akımdan faydalandığımı ve hangi ressamdan etkilendiğimi sorduğunda bir cevabım yoktu. Çünkü hepsi benim içimden gelen kendi tarzıma özgü eserlerdi. Hocaya da bunları anlattım. Hoca da gülümseyerek haklısın bu eserlerin hepsi senin kendi tarzını yansıtıyor bu yoldan asla vazgeçme ve kendi tarzınla devam et. Kimseden de ders alma diye beni uyardı. Ben de o zamandan bugüne kadar kendi tarzımla devam ettim. İyi ki de öyle yapmışım. Tüm bunların yanında benim nasibim Çubuk’ta bu atölyedeymiş, mutluyum’’ diyerek sanat tarzı hakkında bilgiler verdi.

ÇUBUK SANAT ATÖLYESİ

Çubuk Sanat Atölyesi’ndeki çalışmalara da değinen Uluğ, ‘‘7-12 yaş gurubu öğrencilerimizle ilk olarak el hareketlerini geliştirmek için düz çizimler, eğimli çizimlere, tonlamalarla çalışmaya başlıyoruz. Daha sonra simetri çalışmalarına geçiyoruz. Öğrencilerim mükemmel çizimler çıkartıyor. Bir sonraki aşama olarak da perspektif çalışmalara geçiyoruz. Burada öğrenciler yakın nesne ve uzak nesneleri perspektif tekniği ile çizmeyi öğreniyor. Gölgeleme ve ışık çalışmasıyla devam ediyoruz. Tüm bunların yanında serbest çalışmalarla öğrencilerin yeteneklerini keşfedebileceğimiz eserlere çalışıyoruz. Son olarak boyama tekniklerine geçiyoruz. Burada da suluboya çalışmaları öğretiyorum. Daha büyük yaş guruplarında ise akrilik boya, suluboya çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Yaşlarına rağmen oldukça yetenekli insanlar ile tanışıyorum ve ciddi manada şaşırtıyorlar. Öğrenmenin yaşı yoktur derler ya bu sözü kanıtlar nitelikte büyük yaş guruplarında öğrencilerim var. En yaşlı öğrencim 80 yaşında ciddi anlamda da yetenekli. Söylediğim gibi öğrenmenin yaşı yoktur. Gazete İlk Sayfa ailesine teşekkürlerimi sunuyorum’’ diyerek cümlelerini noktaladı.

Mikail Karaman/ www.gazeteilksayfa.com