Kalecik depremi uyarıcı
Kalecik depremiyle ilgili gazetemize konuşan Deprem Bilimci Doç. Dr. Bülent Özmen, "Bu 4.5 büyüklüğündeki deprem 'Ankara deprem tehlikesi altında' der gibi bir deprem. Yani uyarıcı nitelikte. Ankara'da sanılanın aksine deprem tehlikesi biraz daha yüksek"
Ankara Kalecik'te geçtiğimiz pazar gecesi meydana gelen 4,5 büyüklüğündeki deprem korkuttu. Ankara dışında Çankırı, Kırıkkale ve Çorum gibi çevre illerde de hissedilen depremin ardından bazı vatandaşlar evlerinden dışarı çıkarak tedbir amaçlı bir süre sokakta bekledi. Depremin merkez üssü Kalecik'teki bazı binalarda çatlaklar oluştu.
ÖZMEN KALECİK DEPREMİNİ YORUMLADI
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, Kalecik merkezli depremle ilgili görüşlerini gazetemize paylaştı.
"ANKARA'DA DEPREM TEHLİKESİ SANILANDAN YÜKSEK"
Geçen yılın Ocak ayında da Kalecik'e yakın bir noktada bulunan Akyurt'ta deprem meydana geldiğini hatırlatan Özmen, "Ankara'da sanılanın aksine deprem tehlikesinin biraz daha yüksek olabileceğini söylüyoruz. Kuzey Anadolu Fay Hattı ile kıyasladığımızda Ankara'da çok fazla deprem olmuyor; ama sonuçta Ankara ve yakın civarında deprem üretme potansiyeli olan faylar var. Bu depremler onları hatırlatıyor 'ben de buradayım ben de aktifim' diyor. Bu 4.5 büyüklüğündeki deprem 'Ankara da deprem tehlikesi altında' der gibi bir deprem. Yani uyarıcı nitelikte bir deprem. Bunun ardından daha büyüğü gelir mi gelmez mi onu bilmemiz mümkün değil" dedi.
"MTA 'ÇANKIRI FAYI' OLARAK İSİMLENDİRDİ"
Kalecik'te 4.5 büyüklüğünde deprem meydana getiren diri fayın MTA tarafından 'Çankırı fayı' adıyla geçmişte isimlendirildiği bilgisini veren Özmen, "Deprem o diri fayın en güney ucunda meydana geldi. Kimi deprem bilimciler de Eldivan-Elmadağ kaması şeklinde de isimlendiriyor bu fayı; yani aktif fay diye. Tekerrür aralığı uzun olduğu için çok gündeme gelmiyordu " ifadelerini kullandı.
"ANKARA ÇEVRESİNDE 7 VE ÜSTÜ ŞİDDETİNDE DEPREM ÜRETME POTANSİYELİ OLAN FAYLAR VAR"
Ankara ve çevresindeki fay hatlarını incelediklerini belirten Doç. Dr. Özmen, "Eskiden beri buna bilim insanları da dahil olmak üzere Ankara ve çevresi, deprem açısından çok risk teşkil etmeyen yerlerden biri olarak bilinirdi. Ama son yıllarda yapılan çalışmalar ve son yıllarda meydana gelen depremler Ankara’nın da sanılanın aksine deprem tehlikesinin biraz daha yüksek olduğunu bize gösteriyor. Özellikle geçtiğimiz birkaç sene içerisinde çok büyük olmasa da 4-5 şiddetindeki depremlerle buradaki fay hatları kendini hatırlatıyor. Her ne kadar Ankara merkezinde veya çok yakın civarında büyük potansiyel üretecek fay hattı olmamasına rağmen Ankara'nın kuzeyinde Kuzey Anadolu fay hattı, Doğu’da Ezinepazarı fay hattı, güneyinde Tuz Gölü fayı, batıya doğru da Eskişehir fay zonu var. Bunlar Ankara Kent Merkezi’nin 70-80 kilometre uzağında olan fay hatları. Bunların da 7 ve daha üstünde deprem üretme potansiyelinin olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla eğer bu büyüklükteki depremler olursa Ankara’nın da bu olası depremlerden etkilenmesi oldukça yüksek" diye konuştu.
"DEPREM MESAFE TANIMIYOR"
Depremin mesafe tanımadığına dikkat çeken Özmen, "İzmir'de bunu net bir şekilde gördük. İzmir'in 70 km uzağında olan deprem İzmir'i yıktı geçti; kayba neden oldu" sözlerini aktardı.
TÜRKİYE'NİN DEPREM GERÇEĞİ ORTADA
Doç. Dr. Özmen, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu ve vatandaşların buna her zaman hazırlık olması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: ''Türkiye’deki deprem gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz. Türkiye’de hem denizel hem de karasal ortamdaki faylara baktığımız anda bine yakın deprem üretme potansiyeli olan fay var. Bunların hepsi zamanı geldiği anda büyük ve yıkıcı bir deprem olarak kendisini bize gösteriyor. Dolayısıyla bu kadar çok sayıda fayın olduğu bir bölgede deprem olmaması mümkün değil. Depremle ilgili yapılan istatistiki çalışmalara baktığımızda her 6 yılda bir 7 ve 7’nin üzerinde deprem olduğu gerçeğini biliyoruz. Her yılda 6 ve 6.9 arasında 2 tane de depremin olduğunu biliyoruz"
"DEPREM BİZİM GERÇEĞİMİZ"
"Deprem bizim gerçeğimiz. Bir kere bunu kesinlikle kabul edip biz artık 'deprem ne zaman olacak, nerede olacak’ söyleminden çıkarak artık eyleme geçmemiz lazım. Yani deprem riskinin azaltılması çalışmaları son derece önemli; deprem olmadan önce neler yapılması gerekiyorsa bunları bir ortak akıl çerçevesinde birey, yerel yönetim ve merkezi yönetim el ele vererek ülkemizi diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kısa sürede depreme hazırlıklı bir ülke haline getirebiliriz."
Osman Akdoğan/İlksayfa-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.