Gerede, Ankara'ya can suyu oldu

Gerede, Ankara'ya can suyu oldu

ASKİ eski Genel Müdürü Cumali Kınacı, Ankara’yı besleyen Gerede suyunun bu süreçteki önemine dikkat çekerek, “Ankara’ya Gerede suyu gelmeseydi, ölü bölge dediğimiz barajın dip kısmında kalan suyla, Kızılırmak suyunu almak zorunda kalıyordu Ankara” dedi.  

Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) eski Genel Müdürü, şu anda İTÜ KKTC Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Rektörlüğü görevini yürüten Prof. Dr. Cumali Kınacı, Server Vakfı’nın düzenlediği “Su ve Kuraklık” programına katıldı. Av. Mehmet Ali Bulut moderatörlüğünde önceki akşam düzenlenen program, koronavirüs sebebiyle dijital ortamda gerçekleştirildi.   

2030’DAN SONRA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KENDİNİ İYİCE HİSSETİRECEK
Kınacı, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü görevi yaptığı dönemde Türkiye’deki iklim değişikliğiyle ilgili bir projeksiyon hazırladıkları bilgisini verdi. Kınacı, “İklim değişikliği tahminiyle ilgili 2100 yılına kadar tahmini bir projeksiyon yapmıştık. O projeksiyonda 3 senaryo uyguladık ve model seçtik. O modellerden birisi çok iyimser, birisi orta, diğeri ise çok kötümser bir modeldi. Modellere göre birtakım kestirimler yaptık. Gördüğümüz şey 2040'dan hatta 2030’dan sonra Türkiye’de iklim değişikliği kendini net bir şekilde hissettiriyor. Konya havzasında 2030-2041 yıllarında yani 5-6 sene sürecek şiddetli bir kuraklık bekleniyor. Bu daha öncede yaşanmış. Mesela  Ankara'da 1870- 1880 yılları arasında 5-6 yıllık şiddetli bir kuraklık meydana gelince orada nüfusun büyük  bir kısmı ya hayatını kaybetmiş ya da oradan göçmüş. Bu tarihte yaşanan bir olay” dedi. 

cumali-kinaci.jpg

7 YILDA BİR KURAKLIK YAŞANIYOR
Türkiye’de 7 yılda bir orta şiddette bir kuraklık meydana geldiğini verilerle saptadıklarını açıklayan Kınacı, yakın geçmişte yaşanan orta şiddetli kuraklıklarla ilgili bilgi vererek “1994'te bunu yaşamıştık. 2001 yıllarında da yaşandı Türkiye’de.  2006, 2007, 2008 3 yıllık süreçte de yaşandı. Bunu Ankara net olarak yaşadı. 2014'te yaşandı hem Ankara hem İstanbul kuraklığı hissetti” ifadelerini kullandı. 

2021 VE 2022’DE TÜRKİYE’DE KURAKLIK BEKLENİYOR
Kınacı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün yaptığı projeksiyona göre Türkiye’de 2021 ve 2022'de hafif ve orta şiddette kuraklık beklendiğini kaydederek, “Ülkenin bazı bölgelerinde hafif kuraklık hissedilecek gibi görülüyor. Tabi bunlar birtakım kabullere bağlı bu kabuller bir yıl öne bir yıl geriye gidebilir. Ama bu dönemde bir kuraklık bekleniyor” sözlerini kaydetti. 

GEREDE SUYU ANKARA’YA CAN OLDU
Ankara’nın bu kuraklıktan etkileneceğini ve ciddi su sıkıntısı çekmeye devam edeceğini söyleyen Kınacı, “Geçen yıl ASKİ Genel Müdürü olduğum dönemde Ankara’ya verilen su 490 milyon metreküptü. 2020'de 500 milyonu geçiyor. Şu ana kadar gelen su miktarının 170 küsur milyonu Gerede'den gelmek kaydıyla 507 milyon metreküp. Yani bu 510 metreküpe çıkacak demektir. Gerede'den gelen suyu çıkarırsanız 330 milyon metreküp su gelmiş demektir. Demek ki 170 milyon metreküp açık olacakmış eğer ki Gerede'den su gelmemiş olsaydı. Yine su kıtlığını çekecekti Ankara. Bu dönemde yeterli kar yağışı meydana gelmezse 2021'de Ankara'nın su sıkıntısı çekme ihtimali var” diye konuştu.

GEREDE OLMASAYDI KIZILIRMAK’TAN SU ALINMAK ZORUNDA KALINIRDI
Kınacı, “Gerede suyu olmasaydı ölü bölge dediğimiz barajın dip kısmında kalan suyla, Kızılırmak suyunu almak zorunda kalıyordu Ankara. Bu bir yıl daha sürseydi inşallah böyle bir şey olmaz ama bir yıl daha sürdüğü zaman ardışık birkaç yıl kuraklık meydana geldiği zaman su sıkıntısı çok net bir şekilde insanların hayatına tesir edecek” şeklinde konuştu.

ANKARA, İSTANBUL’A GÖRE DAHA ŞANSLI
Ankara’nın baraj kapasitesi yönünden İstanbul’a göre daha şanslı olduğunu belirten Kınacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ankara'da barajlar yüzde 35 oranında dolu olduğu zaman o bir sene Ankara'yı rahatlıkla beslemeye yeter. Ankara'nın baraj kapasitesi fazla, Ankara'nın bir de Gerede'den gelen suyu var. Bu yüzden Ankara, İstanbul'dan daha şanslı diyebiliriz. İstanbul’un barajları yüzde 100 dolu olsa bile oraya ancak 8-10 ay yeter. Tabi Ankara’nın Kızılırmak suyu da var; ama Kızılırmak suyu arıtılsa bile içmede kullanmak tat açısından zor. Sağlık açısından yeterli artıma yapıldığı zaman risk yok; ama tat açısından sıkıntı var.”

SU 3 GÜN DAHA GEÇ GELSEYDİ ANKARA SUSUZ KALIYORDU
2007 yılında Ankara’nın karşı karşıya kaldığı su sorununu hatırlatan Kınacı, “2007'de Ankara'ya Kızılırmak'tan su 3 gün daha geç gelseydi Ankara susuz kalıyordu.  O dönemde dipte çamur kalmıştı barajlarda kalan da 3 gün yetebiliyordu. O riski bir daha yaşamamak gerekiyor o riski tahmin edip ona göre tedbirleri almamız gerekiyor” ifadesini kullandı. Kınacı,  Kızılırmak suyunda sülfat oranının oldukça yüksek olduğunu ve bu sülfatı gidermenin de hem çok zor hem de maliyetli olduğunu belirterek, “Denizlerin suyunu artırmak gibi bunu gidereyim derseniz toprak birkaç sene içerisinde çoraklaşıyor o toprağı bir daha ekemez durumda kaybedebilirsiniz. Bu konuda dikkatli olmak gerekiyor” uyarısını yaptı. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ PLANLAMASI YAPILMALI
İklim değişikliğine karşı bir an önce önlem alınması çağrısında bulunan Kınacı, “Bizim iklim değişikliği projeksiyonlarının gösterdiği şey şu: 2040'lardan sonra özellikle Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Ege'de kuraklık hissedilmeye başlanacak. 2070'ten sonra Akdeniz kıyılarının Afrika gibi olma tehlikesi var. Onun için o bölgelerin planlamasının yapılması gerekiyor” dedi.

ANKARA’NIN SU ŞEBEKESİ YENİLENMESİ GEREKİYOR
Kuraklığa ve susuzluğa karşı önerilerini sıralayan Kınacı, şunları söyledi: “Kuraklığa karşı çözüm yağışlı dönemlerde suyu biriktirmek. Onun için ya baraj yapacaksınız ya da yeraltı suyunu besleyeceksiniz. Suyun kayıp kaçaklarının önlenmesi gerek. İçme suyu şebekelerinde gerekse de sulama sistemlerinde önemli miktarda su kayıp kaçağı meydana geliyor. Türkiye’de mevcut su şebekelerinde suyun ortalama yüzde 50 civarında kaybolduğunu gösteriyor. Kayıp kaçak Ankara'da yüzde 40'tı, 2 yılda yüzde 37'ye düşürebildik. Ankara’da su şebekelerinin yenilenmesi gerekiyor; çünkü çok önemli kayıplar oldu. Kaçak kullanımlar da buna dahil. Onları da bulup önlemek gerekiyor. Bir de basınç dengelemesi yapmak lazım. Çok büyük basınçta suyu verdiğiniz zaman hem boruları patlatıyor hem siz gündüz musluğu açtığınızda saniyede 1 litre akıyorsa gece saniyede 3-4 litreye çıkıyor. Basınç fazla olduğu için şu fışkırıyor. O zaman gece saatlerinde basıncı azaltan, gündüz saatlerinde basıncı arttıran otomatik pompalar sistemini kurmak gerekiyor.” 

OSMAN AKDOĞAN/İLKSAYFA-

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.