Evhaduddin Kirmani kimdir? Ahi Evran Veli’nin neyi olur?

Evhaduddin Kirmani kimdir? Ahi Evran Veli’nin neyi olur?

Evhaduddin Kirmani kimdir, asıl adı nedir, nereli, hangi dönem; nerede yaşadı? Ahiliğin kurucusu Ahi Evran-ı Veli’nin neyi olur, Muhyiddîn-i Arabî, Şems-i Tebrîzî, Mevlânâ ve Sadreddîn Konevî ile yolları nasıl kesişti?

Şafilerin ünlü fıkıh alimi, mutasavvıf Evhaduddin Kirmani’nin hayatını sizler için derledik.

Evhaduddin Kirmani kimdir, asıl adı nedir, nereli, hangi dönem; nerede yaşadı, Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran Veli’nin neyi olur, Muhyiddîn-i Arabî, Şems-i Tebrîzî, Mevlana Celâleddîn-i Rûmî ve Sadreddîn Konevî ile yolları nasıl kesişti?

İşte cevabı:

Evhaduddin Kirmani, 1164 yılında İran’ın Kirman bölgesinde doğdu. Bağdat'a giderek medrese eğitimi aldı. Hankâhiye Medresesi'ne müderris tayin edildi. Rüknuddîn Şucâsî'ye mürit oldu ve şeyhlik makamına yükseldi. Henüz tasavvufun yaygınlaşmadığı bir dönemde Anadolu'ya gelip irşadda bulundu. Uzun bir süre 'Şeyh-i Şuyûh-ı Rûm' ünvanını taşıdı. Kayseri'de ikamet etti.

KIZI KADINLARA YÖNELİK STK KURDU

Kirmani hazreteri Ahilği kuran Ahi Evran-ı Veli’nin kayınpediridir. Kızı Fatma Bacı, Bâcıyân-ı Rûm adlı kadınlara özgü sivil toplum örgütünü kurdu. 

Evhadüddîn Kirmânî, aynı zamanda talebesi olan Ahî Evran-ı Veli ile birlikte 1205 yıllarında Anadolu’da Muhyiddîn-i Arabî, Şems-i Tebrîzî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi zamanın büyükleriyle görüştü. Konya’ya yerleşti. Kendisi için kurulan dergahta dersler verip talebe yetiştirdi. Evhadüddîn Kirmânî’nin en önemli talebelerinden birisi de Sadreddîn Konevî’ydi. Kirmani 1238 yılında Bağdat'ta vefat etti.

veli-son.jpg

(Ahi Evran Veli)

‘VERA DİNİN DİREĞİDİR’

Kirmani, vefatına yakın bir sohbetinde nasihatlerde bulunuyor: “Sûre-i Haşrin yedinci ayetinde mealen, (Resûlümün getirdiği emirleri alınız, itaat ediniz! Nehy, men, yasak ettiği şeylerden sakınınız!) buyuruldu. Görülüyor ki, dünyada felaketlerden, ahirette azaptan kurtulmak için, iki şey lazımdır: Emirlere sarılmak, yasaklardan sakınmak! Bu ikisinden, en büyüğü, daha lüzumlusu, ikincisidir ki, (Verâ) ve (Takva) denir. Resûlullah’ın yanında, birisinin çok ibadet ettiğini, çok uğraştığını söylediler. Birisinin de, yasak edilen şeylerden çok sakındığını söylediklerinde, (Hiçbir şey, verâ gibi olamaz!) buyurdu. Yani, yasaklardan sakınmak, daha kıymetlidir buyurdu. Bir hadis-i şerifte de, (Dininizin direği verâdır) buyurdu. İnsanların meleklerden daha üstün olabilmesi, verâ sâyesindedir ve terakki etmeleri, yükselmeleri bu sayededir. Melekler de, emirlere itaat etmektedir. Halbuki melekler, terakki edemiyor. O halde, verâya sarılmak ve takva üzere olmak, her şeyden daha lüzumludur. 

sonson.jpg

‘ŞÜPHE HARAMA YAKINDIR’

İslamiyet’te en kıymetli şey takvadır. Dinin temeli takvadır. Verâ ve takva, haramlardan kaçınmak demektir. Haramlardan tamamen kaçınabilmek için, mubahların fazlasından kaçınmalıdır. Mubahları, lazım olduğu kadar, kullanmalıdır. Bir insan, mubah, yani İslamiyet’in izin verdiği şeylerden, her istediğini yapar, taşkınca mubah işlerse, şüpheli şeyleri yapmaya başlar. Şüpheliler ise, haram olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvan gibi, kendine düşkündür. Uçurum yanında dolaşan, bir gün uçuruma düşebilir.” 

ESERLERİ

Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan bir mecmuanın (Ayasofya, nr. 2910) baş tarafında Evhadüddin’in bazı nasihatleri, bir mev‘izası, biri Halife Müstansır-Billâh’a olmak üzere birkaç mektubu bulunmakta, daha sonra rubaileri başlamaktadır. Burhan b. Ömer tarafından 730 (1330) yılında Aksaray’da istinsah edilen mecmuada Evhadüddin’in adı bilinmeyen bir kişi tarafından derlenen 1731 rubaisi yer almaktadır. Esere Fevâʾid-i Şeyḫ Evḥadüddin adını veren derleyici rubaileri tevhit, şeriat, tasavvuf, nefis temizliği, aşk, müşahede vb. konularda olmak üzere on iki bölüme ayırmıştır. Genellikle Farsça olan bu rubailerin 120’si B. M. Weischer tarafından “Awhaduddīn-i Kirmānî und Seine Vierzeites” (Isl., LVI, 1976) adıyla Almanca’ya, B. M. Weischer ve P. L. Wilson tarafından da Heat’s Witness: The Sūfī Qatrains ot Awhaduddīn Kirmānī (Tahran 1978) adıyla İngilizce’ye çevrilmiştir. Câmî ve ondan naklen diğer bazı müellifler Şemseddin el-Kirmânî’ye ait Miṣbâḥü’l-ervâḥ adlı eseri Evhadüddin’e atfetmişlerdir. Evhadüddin’in Anadolu Selçuklu tarihi bakımından önemli bilgiler ihtiva eden ve müellifi bilinmeyen menâkıbnâmesinin yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Nâfiz Paşa, nr. 1199). Eseri Bedîüzzaman Fürûzanfer yayımlamıştır (Tahran 1347 hş.). Menâkıbnâmenin Gelibolulu Muhyiddin tarafından yapılan Türkçe tercümesi Konya’da Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi’ndedir.

 

Gazeteilksayfa.com


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.