Erkekler TEHLİKEDE

Erkekler TEHLİKEDE

Sanatoryum Hastanesi Girişimsel Pulmonoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Aydın Yılmaz, akciğer kanserine yakalanma riskinin erkeklerde 100 binde 75, kadınlarda ise 100 binde 10 olduğunu açıklarken, "yeni hasta sayısı yılda 30 bin artmaktadır" dedi.

Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi
Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Sanatoryum Hastanesi) Girişimsel Pulmonoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Aydın Yılmaz, Akciğer kanseriyle ilgili Habervaktim'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

OKSİJEN SAĞLAYAN ORGANIMIZ
Akciğer kanseri nedir? 
Akciğer, vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler, akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açar. 

YILDA 30 BİN YENİ HASTA    
Ülkemizde görülme sıklığı nedir?
Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi’nden alınan verilere göre akciğer kanseri erkeklerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olup, yıllık beklenen yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bindir. Akciğer kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir ölüm nedenidir. Dünya genelinde ve Amerika’da hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca 1/5’inden (%19.4) sorumludur.

Bu sayı her yıl meme, kolon ve prostat kanserinden dolayı kaybedilen hasta sayısı toplamından daha yüksektir. Ülkemiz verilerine göre akciğer kanseri kansere bağlı ölümlerde 6. sıradadır. Hastalık en sık 55-75 yaş grubunda ortaya çıkmaktadır. Artan yaş ile risk artmaktadır. Akciğer kanserine genellikle ileri evrelerde tanı konabilmektedir. Ülkemiz verilerine bakıldığında olguların yüzde 77'sinin lokal ileri ve ileri evre aşamasında tanı aldığı gözlenmektedir. 

AKCİĞER KANSERİ 2 ANA GRUBA AYRILIYOR
Akciğer kanserleri kaça ayrılır?
Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba ayrılır. 1'incisi küçük hücreli  akciğer kanseri. İkincisi ise küçük hücreli-dışı akciğer kanseri. Bunların ayrımı mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre yapılır.  Bu iki tip kanserin büyüme hızları, yayılımları ve tedavileri farklıdır. 

KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ?
Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK): Akciğer kanserlerinin yüzde 10-15’ini oluşturur. En hızlı büyüyen ve en hızlı yayılım gösteren (metastaz) tipidir. Sigara ile çok yakından ilişkilidir, bu tümörlerin sadece yüzde 1’i sigara içmemiş kişilerde ortaya çıkar. Çok hızlı metastaz yaptığından genellikle tanı konulduğu sırada vücutta yayılmış olduğu görülür. Bununla beraber kemoterapiye yanıtı iyidir.

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ?
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) en sık görülen akciğer kanseridir, tüm hastaların yüzde 85-90’ını oluşturur. KHDAK’nin Adenokanser, Skuamöz hücreli kanser, Büyük hücreli kanser olmak üzere 3 ana tipi vardır.

TÜTÜN VE TÜTÜN ÜRÜNLERİ RİSK FAKTÖRÜ
Risk faktörleri nelerdir? 
Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: Akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sosyoekonomik düzeyi gelişmiş ülkelerde sigara  içiminin başarılı olarak önlenmesi sayesinde, bu ülkelerde akciğer kanseri   sıklığı oldukça azalmıştır. Sigara içen bir bireyin tüm yaşamı boyunca sigara içmemiş bireye oranla akciğer kanseri geliştirme oranı 10-30 kat fazladır. Ağır sigara içen bir bireyin riski yüzde 30'lara çıkarken, hiç sigara içmeyen bir bireyin akciğer kanserine yakalanma riski yüzde 1'den daha düşüktür. 

ERKEN TEŞHİS İÇİN NE YAPILMALI?
Akciğer kanserinde erken tanı mümkün müdür? 
Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri, tomografi, balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen ucu ışıklı bir boruyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. 

Akciğer kanserinin belirtileri nelerdir? 
Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikayetlerin oluşumu için birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilmeyebilir. Ne yazık ki, hastalığın erken döneminde hastaların genellikle bir şikayeti olmaz ya da mevcut şikayetler hastalar tarafından önemsenmez. Öksürük ve halsizlik gibi şikayetler olsa bile bu şikayetlerin başka nedenlere bağlı olduğu düşünülebilir. Özellikle sigara içen insanlar öksürüklerinin sigaraya bağlı olduğunu düşünerek dikkate almayabilir. Bu durum hastalığı tehlikeli yapan en önemli özelliğidir. Hastaların çok az bir kısmında tanı sırasında herhangi bir belirtiye rastlanmaz ve bu hastalar genellikle başka bir nedenle çekilen akciğer grafisi sonrası tanı alırlar.

BU ŞİKAYETLERİ GÖRMEZDEN GELMEYİN
Akciğer kanseri tanısı konulan hastalarda ne gibi şikayetler görülür?
Devamlı yoğun öksürük, göğüs, omuz ve sırt ağrısı, balgam miktar ve renginde değişme, kanlı balgam ve kan tükürme, nefes darlığı, ses kısıklığı, yutma bozukluğu, boyun ve yüzde şişlik, göz kapağında düşme, hışıltılı solunum,

tekrarlayan bronşit veya zatürre atakları. Eğer akciğer kanseri göğüs kafesi dışına yayılmışsa şikayetler vücudun başka yerleri ile ilgili olabilir. Akciğer kanserinin sık yayılım gösterdiği vücudun diğer yerleri arasında akciğerin diğer kısmı, karaciğer, lenf bezleri, beyin, böbrek üstü bezleri ve kemikler sayılabilir.
Akciğer kanseri tanısı nasıl konulur?

Göğüs hastalıkları bölümüne başvurularında hekim hastanın tıbbi öyküsünü alır ve sigara kullanımı ve diğer risk faktörlerini sorgular. Yapılan fizik muayenenin ardından akciğer grafisi ile birlikte bazı laboratuvar testleri istenir. Muayene ve akciğer grafisi bulguları ile akciğer kanserinden şüphe edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir. Bilgisayarlı tomografi ile elde edilen üç boyutlu görüntü sayesinde hastalıklı bölgeye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastaların çoğunda tanı için akciğerlerden doku parçası alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Biyopsiler çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Bazı durumlarda deriyi geçip akciğer içine doğru bir iğne ilerletilebilir ki bu "iğne biyopsisi" olarak adlandırılır.

Bazen de biyopsi "bronkoskopi" adı verilen işlem ile elde edilir. Bu işlemde ince ve ucunda bir ışık bulunan bir hortum kullanılarak akciğerin havayolları incelenir ve küçük doku parçaları alınır. Eğer havayolu içinde görünür bir kitle yoksa bronş duvarının arkasını görüntüleyen ‘’Endobronşiyal Ultrasonografi’’ile biyopsi alınır.  Akciğer etrafındaki zarda sıvı birikimi olmuşsa buradan iğne biyopsileri alınabilir (torasentez, plevra biyopsisi). Bir diğer yöntem de dokuların cerrahi yöntemlerle alınmasıdır (mediastinoskopi, video eşliğinde torakoskopik cerrahi, açık akciğer biyopsisi). Alınan bu doku parçalarının bir patolog tarafından incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü akciğer kanseri hücre tipinin kesin olarak bilinmesi tedaviye yön veren en önemli bilgidir. 

DÖRT EVREDEN OLUŞUYOR
Hastalık aşamaları nelerdir?
Tümörün tipi, evresi ve hastanın performans durumu göz önünde bulundurularak tedavi planı yapılır. Akciğer kanserinin tedavisinin doğru yapılabilmesi için doğru evreleme şarttır. Akciğer kanserinde evreleme kanserin bulunduğu bölgeyle sınırlı olup olmadığı, lenf nodlarına (havayolları kenarında lenfatik bezler) veya diğer uzak organlara yayılıp yayılmadığı temeline dayanır.
KHDAK’de 4 evre vardır ve bu şekilde belirlenir:
Evre 1: Tümör akciğerin sadece küçük bir bölümündedir ve herhangi bir lenf bezine henüz yayılmamıştır.
Evre 2: Hastalık en yakın lenf bezlerine yayılmıştır 
Evre 3: Tümör iki akciğer arasındaki mediasten denilen boşluğa veya buradaki lenf bezlerine yayılmıştır veya akciğer zarı, göğüs kafesi veya diyafram tutulumu ile birlikte lenf bezi yayılımı göstermiştir.
Evre 4: Tümör uzak organlara veya diğer akciğere yayılmıştır veya akciğer zarları veya kalp zarları arasında sıvı toplanmasına neden olmuştur.

KHAK ise "sınırlı hastalık" ve "yaygın hastalık" şeklinde evrelendirilmiştir.
Sınırlı hastalık: Bu evrede kanser göğüs kafesinin sadece bir tarafında, akciğerin bir kısmında ve komşu lenf bezelerinde bulunur.

Yaygın hastalık: Bu evrede kanser akciğerin diğer yarısında veya vücudun diğer kısımlarına yayılmıştır.
Son zamanlarda KHDAK evrelemesinde kullanılan sistemin KHAK’nin evrelemesinde de kullanılması önerilmektedir.

ÇOK ERKEN EVREDE MÜDAHALE EDİLMELİ
Akciğer kanseri tedavisi nasıl olur?
Akciğer kanserinin tedavisinde kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi yöntemler tek başlarına veya bazı hastalarda olduğu gibi birlikte uygulanabilmektedir. Uygulanacak tedaviler KHDAK’de evrelere göre farklılık gösterir. KHAK olan hastalarda eğer hastalık çok erken evrede yakalanabilirse cerrahi tedavi şansı olabilir. Ancak bu hastaların çoğunda tanı konulması sırasında hastalık zaten yaygın evrede olup cerrahi tedavi mümkün olmamaktadır.

Bu hastalarda tanıdan hemen sonra hastanın performans durumuna göre tedaviye geçilmelidir. Standart tedavi sınırlı evre hastalarda kemoterapi ve radyoterapi uygulaması, yaygın evrede ise tek basına kemoterapidir. Bu uygulamalar ile tam yanıt alınan hastalarda koruyucu beyin ışınlaması ile sağ kalımda ilerleme sağlanmıştır.

OSMAN AKDOĞAN/ HABERVAKTİM-


 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.