Ercan Arıklı kimdir, hangi dergileri çıkardı?
Ercan Arıklı kimdir, hangi dönem yaşadı, nereli, hangi dergileri çıkardı, basın dünyasına hangi ünlüleri kazandırdı, hayatını nasıl kaybetti?
Türkiye’de en fazla dergi çıkarıp, yayın organı kuran ve maceralı bir yaşam süren isim olan Ercan Arıklı’nın hayatını sizler için derledik.
Ercan Arıklı kimdir, hangi dönem yaşadı, nereli, hangi dergileri çıkardı, basın dünyasına hangi ünlüleri kazandırdı, hayatını nasıl kaybetti?
İşte cevabı:
Rusya'dan göç edip Ardahan'a yerleşmiş ve 6. dönem Kars milletvekilliği yapmış Kahraman Arıklı'nın oğludur.1940 yılında Ankara’da doğdu. Robert Kolej'i bitirdikten sonra, Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudu. Gazetecilik mesleğine, 1966 yılında ABC gazetesini çıkararak başladı.
30’UN ÜZERİNDE DERGİ ÇIKARDI
Bir dönem gazeteci Zafer Mutlu ile birlikte çalıştı. Gelişim yayınlarını kurdu… 1992 yılında Gelişim Yayınları'nı satan Ercan Arıklı, 1993'te Sabah bünyesindeki Bir Numara Yayıncılık'ta Aktüel, Cosmopolitan, Gezi, Otomobil gibi 30'u aşan dergi çıkardı.
ÖLÜM ANSIZIN YAKALADI
Ölüm onu tam da kariyerinin doruk noktasındayken yakaladı. Bir Numara Yayıncılık dergi grubunun yönetim merkezi binası önünde, bir belediye otobüsünün kendisine çarpması sonucu hayatını kaybetti. Takvimler 3 Haziran 2003'ü gösteriyordu. Bu ani ve beklenmedik kaza basın dünyasını yasa boğdu. Sevenleri onun ismini, ölümünden bir yıl sonra Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Lisesi Ercan Arıklı Binası'na vererek taçlandırdı.
HAYATI KİTAP OLDU
2005 yılında ise o maceralarla dolu yaşamını, onun yakın çalışma arkadaşlarından Arda Uskan "Güle Güle Bebeğim" başlıklı eserinde kaleme aldı. Kitapta Arıklı ile ilgili bilinmeyen pek çok bilgi gün ışığına çıktı. Arıklı’nın eşi, iki çocuğunun da olduğu yurtdışında bir evde doğalgazı açmış ve ardından çakmağı ateşlemesi üzerine iki çocuğu feci halde can vermişti. İnci Trak kendisi bu intihar denemesinde başarısız olmuş ve yaralı olarak kurtulmuştu.
EN BÜYÜK HAYALİNE KAVUŞTU
Kitapta yer alan bilgilere göre en ilginç gelişme de; Ercan Arıklı'nın en büyük hayaline öldükten sonra kavuştuğuydu. Arıklı, son yolculuğunu trajik bir şekilde can veren ilk eşi İnci Trak ve iki oğluyla beraber tamamlamak istiyordu. İlk evliliğinde yaşadığı olayları ve acı dolu anıları 30 sene boyunca en yakınlarına bile anlatmayan Arıklı, yaşarken parçalanmasına engel olamadığı ailesini ölümden sonra mezarda bir araya getirmeyi başarmıştı…
YENİ VE GÜZELE TUTKULUYDU
Yakından tanıyanlar, onun yeni ve güzele olan tutkusunu şöyle anlatıyor: "Çok okuyan, çok gezen, çok zeki bir adamdır. Takip etmediği yayın yoktur. Güzel olan her şeye de sonsuz bir merakı vardır. Hayatı sever. Mesleğine aşıktır. Yaşamına yön veren, “işimde daha ileri ne yapabilirim” duygusudur. Karizmatiktir. Daima yenilikler getirir bulunduğu her yere…
YETENEK AVCISIYDI
Ercan Arıklı'nın, yeteneklerini keşfederek bugün oldukları önemli pozisyonlara ulaşmalarına vesile olduğu isimler arasında kimler yok ki… Hıncal Uluç, Fatih Altaylı, Duygu Asena, Ayşe Arman, Haşmet Babaoğlu...
Basın dünyasına kazandırdığı bazı isimler Ercan Arıklı’yı şöyle anlatıyor:
FATİH ALTAYLI
"Ercan Arıklı gibi biri halk otobüsü altında kaldı.
Hem de yaya geçidinde.
Türkiye'yi Türkiye gibi olmaktan kurtarmaya çalışan bir adam tam bir Türkiyeli gibi öldü.
İnanılmaz. Bende ve pek çok gazetecide büyük emekleri vardı. Ondan çok şey öğrenmiştik. Komplekssiz, rahat, çalışanları ile dost bir patrondu.
Yöneticiliğin yumuşak bir yüzle nasıl yapılacağını bana öğreten iki kişiden biri de oydu.
Tek tesellim, yaşadığı hayatın hakkını vermiş olması.
Nur içinde yatsın."
HINCAL ULUÇ
Ercan Arıklı Gelişim Yayınları'nı daha da ileri götürmek için yeni planlar üretiyordu. Kadınca, 50-60 bin arası bir tiraja oturmuş, Türkiye'nin ilk ve tek kadın dergisi olmuştu. Ercan, artık erkeklere bir dergi çıkaracaktı. Aklından geçen, Playboy örneği, çok satan, kaliteli bir erkek dergisiydi. Derginin adını bile koymuştu: Erkekçe... Bu fikrinden Yusuf Subaşı'na da söz etmişti. Ankara'da, Playboy için aynı planları yapan bir gazeteci daha vardı: Hıncal Uluç... Uluç, Yankı dergisinde çalışan deneyimli bir gazeteciydi. Haftada iki gün Cumhuriyet gazetesinde spor yazıları yazıyor ama yıllardır Playboy gibi bir dergi çıkarmayı düşlüyordu. Bundan sonrasını Uluç'tan dinleyelim: "Yusuf Subaşı Ankara'ya geldi. 'Playboy'u bir gün çıkaracağım' diyorum ben yine. Arıklı'dan bahsetti. 'Kadınca'yı çıkarttı şimdi de Erkekçe'yi çıkartmaya çalışıyor ama ekibi bir türlü bulamıyor. Sizi tanıştırayım' dedi. Benim cevap: 'Ercan Arıklı iyi bir erkek dergisi istiyorsa bunu hak etmeli. Bunu hak etmenin yolu da beni keşfetmekten geçer. Beni bulursa bulur. Bulamazsa olmaz." Uluç son cümlesinden sonra durdu, güldü... "Haklısın, megalomani bende o günlerde başlamış!" Aradan l yıl geçti. Sonunda Subaşı, Uluç'tan bahsetti. Buluştular. Türkiye'de bir erkek dergisi nasıl eve girerdi? Önce onu kadınların da utanmadan okuyacakları bir hale getirmek gerekiyordu. Sadece bu da yetmiyordu. "Bu dergiyi Süleyman Demirel'in masasında görmek istiyorum" dedi Hıncal Uluç. Öyle de oldu!. Dergicilikte yeni bir atılım olacaktı Erkekçe...
UMUR TALU
"Yıl 1984 ya da 1985'di. Henüz 26-27 yaşında, Cumhuriyet yazı işlerinde, gazetede adı bile yazmayan bir editördüm. O günlerde, hiç tanımadığım Arıklı, Nokta dergisinde, başka sektörlerdeki gençlerin yanında, basından da beni ve bir başka meslektaşımı 'geleceğin isimleri' olarak ilan etti.
Genç yaşınızda elbette hoşunuza gidiyor, ama şaşırıyorsunuz da.
Sonradan, daha o günlerden, ikimiz adına ortak bir hayal görmeye başladığını, hatta bunu bir proje haline getirdiğini öğrendim.
Cumhuriyet'ten de Milliyet'e geçmiştim, daha henüz iki yıllıktım. O iki yıl boyunca bana sık sık, 'birlikte farklı bir gazete çıkaracağımızı' söylemeye başlamıştı. Kendime güvenimi kışkırttı adeta. 29 yaşımda, yöneticiliğe başladığım, üstelik hiç bir sorunum olmayan Milliyet'ten, üstelik hiç bir maddi cazibe olmadan, üstelik öteki tarafta hiç bir gazete donanımı yokken, kelimenin tam anlamıyla bir maceraya, bir hayale, yeni ve farklı bir gazete çıkarmanın heyecanına koşmak üzere ayrıldım."
CANAN BARLAS
"Aslında Ercan Arıklı'nın patronluğu, sonraki dönemlerinden daha ilginçti... Bizlere, bir dergiyi baştan sona yaratma fırsatı verir ve onu finanse ederdi...
Bu verilen işin içinde, düşünce, amaç, vizyon, misyon, satış endişesi, mizanpaj, her şey vardı... Biz o dönemde habire kadın dergisi çıkarırdık...
Başarınca biraz şımartır, sonra ipimizi daha güzel için çekerdi... Çünkü Türkiye'de onun anladığı anlamda dergicilik yoktu... Gerçekten babası o oldu...
Sonsuz özgürlük tanır, farklı fikirlerin peşinde destek olurdu... Tam bir yenilikçiydi... Kadın dergileri ve sonra Erkekçe gibi erkek dergisi kadar haftalık Nokta Dergisi'nin de babasıydı..."
AYŞENUR ASLAN
"Peki, bir melek miydi Ercan Arıklı?
İnsana dair bütün kusurlardan azade miydi?
Hiç mi kötülüğü dokunmamıştı birilerine?
Hayır.. Hayır.. Hayır..
Ama doğrusu merak ediyorum.. Ona kızanların hayatları nasıl acaba? Tek bir kişiyi bile işten çıkarmayan bir patronla çalışıyorlarsa ne mutlu onlara... İktisattan miktisattan anlayarak, hasbelkader değil de planlı programlı dergiler çıkartıp yayın tarihine bırakmışlarsa ne mutlu onlara... Psikolojik sorun ne demek, hayatında hiç "of" deyip gözyaşı dökmemişlerse ne mutlu onlara..
Ercan Arıklı, o insanlardan değildi ne yazık ki!
İnsandı..
Bütün kusurlarıyla, hatalarıyla, coşkusuyla, insandı...
Ondan çok şey öğrendim..
Onunla çalışırken hem kendimi ve yaptığım işi, hem de onu çok sevdim..."
Dünyadan Süper Ay manzaraları
NUR ÇİNTAYA
"'İdeal patron nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla size onu tarif ederim:
Zeki. Donanımlı. İşine âşık. Dünyaya açık. Ulaşılır. Sınırları zorlayan. Adam yerine koyan. Yüreklendiren. Yenilikçi. Kasmayan. Aptallığı aşağılayan. Başarıyı öven.
Vanity Fair'lerden, yabancı gazetelerden kestiği kupürleri getirir. O meşhur 'Peki başka' kalıbıyla devamlı push eder. 'İş' mesai saatleri içinde yerine getirilen bir mecburiyet değil, bir yaşam biçimidir onun için.
'İdeal erkek nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla, size yine onu tarif ederim:
Zeki. Zarif. Kültürlü. Eğlenceli. Yaşamdan zevk alan. Nerde nasıl davranacağını bilen. Havalı. Şık. İşini seven. Mücadeleci. Flörtöz. Kıvamında alaycı. Sinemaya giden! Hayatından ne derece büyük bir trajedi geçmiş olursa olsun, dimdik ayakta kalan. Hayata delice asılan. Bir kadına kendini kadın gibi hissettiren. Cool. Tatlıyı seven!
Hiçbir aşk meşk ilişkiniz olmamasına rağmen, sizinle hep bir hoş flört halindedir. Güven verir. Karizma küpüdür."
FİKRET BİLA
"Her zaman güven veren, özendiren, güç katan tavırlarıyla başta gazeteciler olmak üzere çalıştığı insanların başarılarında önemli pay sahibidir Arıklı.
Benim meslek yaşamımda da özel bir yeri vardır. Türk basınında olay yaratan Nokta dergisiyle nasıl bir gazetecilik yapmak istediğini henüz proje aşamasında kendisinden dinlemiştim. İkna gücü, gazetecilik heyecanı, Türk toplumunu ve okurunu analizi beni çok etkilemişti. Bu projede görev almayı onu dinledikten sonra kabul etmiş ve eski mesleğimden ayrılarak Nokta dergisiyle yeniden basına dönme kararı almıştım.
Nokta dergisi çok kısa bir süre içinde Ercan Arıklı'nın proje aşamasında anlattığı gibi yaşama geçti, hedeflediği işlevi gördü ve basında saygın bir yere ulaştı. Nokta, birçok meslektaşımızın yetiştiği iyi bir okul işlevi de gördü aynı zamanda..."
DUYGU ASENA
Hayatının en verimli döneminde madden ve manen güçlüklerle savaşmak zorunda kalan Duygu Asena, ayakta kaldığını göstermek için meslek yaşamına sıfırdan başlamayı göze almıştı. Önceleri yazarlık yaptığı halde muhabir olarak çalışmaya razı oldu. Yeteneğinin Ercan Arıklı tarafından keşfedilmesi uzun sürmedi: Arıklı, Asena'nın bir kadın dergisinin başına geçmesini istiyordu. 1978'den 1992'ye kadar süren yayın hayatı boyunca başarısını katlayarak artıran ve Asena'yı hakettiği üne kavuşturan "Kadınca" macerası böylece başlamış oldu.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.