'En önemli düşünsel ilmi miraslarımızdan biri Kur’an-ı Kerim'
TÜRGEV öğrencilerine hafızlık kursu başarı belgeleri takdim edildi. TÜRGEV ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, tarafından '75 Günde Koro, Musiki Makamları ve Mana Mealle Hafızlık' programını başarıyla tamamlayanlara törenle belgeleri takdim edildi.
TÜRGEV Başkanı Doç. Dr. Fatmanur Altun, "Müslümanlar 8 asır boyunca Kur’an-ı Kerim’i kendilerine rehber yaparak ve ondan öğrendikleri ayetler ışığında ilmin ve bilimsel düşüncenin en önemli taşıyıcıları olduktan sonra batının yükselişiyle birlikte maalesef bu üstünlüklerini yitirmişlerdir. Buna rağmen hafızlık geleneği canlılığını hiç yitirmeden devam edebilmiş, özellikle son 200 yıllık ağır saldırılar karşısında hayatiyetini koruyan en önemli düşünsel ilmi miraslarımızdan biri olarak yaşamaya devam etmiştir" dedi.
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirilen '75 Günde Koro, Musiki Makamları ve Mana Mealle Hafızlık' programını başarıyla tamamlayanlara belgeleri, Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde törenle takdim edildi. Törene; İstanbul Valisi Davut Gül, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Safa Koçoğlu, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Fatmanur Altun, TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak katıldı. Kuran tilaveti ile başlayan törende konuşmaların ardından Hafızlık belgesi almaya hak kazanan öğrencilere belgeleri takdim edildi.
"HAFIZLIK; HİÇBİR TAHRİBATA UĞRAMADAN EKSİKSİZ VE TAM OLARAK ELİMİZDE OLMASININ EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİDİR"
Programda konuşma gerçekleştiren TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Fatmanur Altun, "Bin 400 yıllık İslam geleneğinin en nadide değerlerinden biri olan hafızlık, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Nüzul’ünden itibaren son derece uzun sayılabilecek bir süreye rağmen hiçbir tahribata uğramadan eksiksiz ve tam olarak elimizde olmasının en önemli nedenlerinden biridir. Hafızlık geleneği Kur’an-ı Kerim’i bize kesintisiz bir şekilde ulaştırırken aslında bir eğitim metodolojisi olarak da tarih içerisinde ki yerini ve önemini korumuştur. Batıda ortaya çıkan hafıza sanatı, İslam dünyasında olduğu kadar kurumsal bir çerçeve kazanamasa da öncelikle dini bilgilerin akılda tutulması ve gelecek nesillere aktarılması için ortaya çıkmış daha sonraki asırlarda seküler düşünce insanları tarafından da içselleştirilmiş ve kullanılmıştır. İlk çağ filozoflarından Aristo, orta çağın meşhur ilahiyatçısı Thomas Aquinas, Rönesans ve Aydınlanmanın meşhur filozofları Descartes ve Leibniz, Ramus ve Bruno gibi isimlerin de hafıza sanatını öğrendiği ve icra ettiği bilinmektedir. Sözlü aktarım geleneği özellikle doğu toplumları için son derece anlamlı olmakla birlikte Peygamber efendimiz zamanında başlayan hafızlık geleneği, sözlü aktarımı ve bu çerçevede hafıza eğitimini Müslüman toplumlar için çok daha önemli bir konuma getirmiştir. Hafızlık eğitimi, hafıza eğitimi ile en değerli bilgilerin insan zihninde muhafaza altına alınması ve sonraki nesillere aktarılmasının en dikkat çekici örneği olarak 14 asırdır canlılığını korumaktadır. Bu açıdan bakıldığında İslam dünyasında hafızlık geleneğinin, kendisine yüklenen büyük anlam ve itibar çerçevesi içinde bin 400 yıldır kesintisiz olarak devam ediyor olması hem dinimizin ana kaynağına herhangi bir tahrifat olmaksızın erişebiliyor olmanın avantajını bizlere yaşatmakta hem de Müslümanların bilimsel düşünce yeteneklerine atıf yapmaktadır" dedi.
"BATININ YÜKSELİŞİYLE BİRLİKTE MAALESEF BU ÜSTÜNLÜKLERİNİ YİTİRMİŞLERDİR"
Doç. Dr. Fatmanur Altun, "Müslümanlar 8 asır boyunca Kur’an-ı Kerim’i kendilerine rehber yaparak ve ondan öğrendikleri ayetler ışığında ilmin ve bilimsel düşüncenin en önemli taşıyıcıları olduktan sonra batının yükselişiyle birlikte maalesef bu üstünlüklerini yitirmişlerdir. Buna rağmen hafızlık geleneği canlılığını hiç yitirmeden devam edebilmiş, özellikle son 200 yıllık ağır saldırılar karşısında hayatiyetini koruyan en önemli düşünsel ilmi miraslarımızdan biri olarak yaşamaya devam etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada modernitenin meydan okumalarına ek olarak başta dijital çağda çok farklı sorunlarla ve meydan okumalarla hem bizleri hem de nesillerimizi karşı karşıya bırakmaktadır. Bu çerçevede pek çok başka meselemizle birlikte hafızlık eğitiminin geleceği konusunda da yeni bir düşünsel ve pratik çabanın önünün açılmasının gerekli olduğu görülmektedir." ifadelerini kullandı.
"HAFIZLARIMIZIN VE HAFIZLARIMIZA DESTEK OLAN HERKESİN EMRİNDEYİZ"
Hafızlık belgesini almaya hak kazananları eşleri veya bir yakınlarıyla birlikte Umre’ye göndereceklerini söyleyen İstanbul Valisi Davut Gül, "Hafızlık geleneği peygamber efendimizin Müslümanlara emanetidir. Dolayısıyla da hafızlarımızın ve hafızlarımıza destek olan herkesin emrindeyiz. Çok önemli bir iş yapıyorsunuz. İster geleneksel yöntemle olsun, isterse bugün ki hafızlarımızın yaptığı gibi yenilikçi yöntemlerle olsun kutsal kitabımızın her bir harfini öğreten, öğrenen çok kıymetli, çok güzel işler yapıyor. Allah hepsinden razı olsun. Ben özellikle hafızlarımızın ailelerini tebrik ediyorum. 75 gün boyunca onlara destek veren, çocuklarına, eşlerine, yakınlarına ve onları misafir eden TÜRGEV’in yönetimine, destek verenlere, bize bu ortamı sağlayan Sayın cumhurbaşkanımıza ve hiç şüphesiz hocalarımıza, her bir harfi öğreten hocalarımıza teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.