Eğitim uzmanından tam not: “Sınıfta kalmak çok faydalı”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitim sistemi içerisinde yapılacak olan değişimleri duyurdu. Söz konusu hayata geçirilecek olan değişimlerin başında devamsızlık affı, sınıfta kalma ve açık liselere geçiş konuları geliyor. Eğitim yönetimi uzmanı Behçet Karabulut alınan kararları gazetemize değerlendirdi.

“SINIFTA KALMAK ASLINDA KÖTÜ BİR ŞEY DEĞİL”

Başarılı ve başarısız öğrencilerin tespit edilmesi konusunda mükafat ve cezalandırma sisteminin olması gerektiğini vurgulayan Karabulut “Yapanla yapmayan aynı kategoride değerlendirildiği zaman öğrencilerde motivasyon eksikliği oluyor. Bu yaştaki çocukların çokta bilinçli olmadıklarından dolayı ders çalışmak veya çalışmamak öğrenci için sadece liseye geçiş ve üniversiteye geçiş dönemlerinde geçerli olan bir durum. Çocuklarımızın tembelliklerine bir ceza verilmediğinden dolayı bu durum Türkiye Cumhuriyeti gençleri açısından büyük bir kayba neden oluyor. Sınıfta kalmak aslında kötü bir şey değil. Sınıfta kalmak, milli eğitimin verdiği bilgileri tam olarak alamayanlara bir sene daha hak vermek demektir. Çocuklarımızın psikolojik sorunları olabilir, ailevi sorunlar ve ekonomik problemler olabilir. Bu bağlamda sınıfta kalma uygulamasının çocuk açısından, aile açısından ve ülke açısından çok faydalı bir şey olduğunu düşünüyorum” dedi.

“AFFETMEK DEĞİL MAHVETMEK”

Eğitimcilerin farkında olmadan, aslında çocukların zihin ve yaşam haritalarını belirlediğini ifade eden Karabulut şu şekilde devam etti:

“Af meselesi çok enteresan bir şey. Bilgiyi tam olarak alamamasına rağmen bu ülkeyi bir yerlere taşıyacak olan kişileri affederek iyi bir şey yapmış olmuyorsunuz aksine geleceğinizi mahvetmiş oluyorsunuz. Bu işin affı olmaz, çocuk alması gereken bilgiyi alır alamazsa sınıfta kalır. Gerekirse eğitim öğretim hayatına başka türlü devam eder. Bu yüzden af olmaması ülke açısından çok anlamlı ve çok faydalı. Bir işte başarılı olmak devamla alakalı olan bir mevzudur. Hangi işi yaparsınız yapın önemli olan devamlılıktır. Bir çocuğun eğitim hayatında devamsızlığını affederseniz o çocuğu iş hayatında devam ettirmeniz söz konusu değildir. Bizim amacımız mutlu bir eğitim ortamı değil huzurlu bir eğitim ortamını oluşturmak olmalı. Mutluluk anlık psikolojik değişimdir, mutluluk geçici bir şeydir. Huzurlu eğitim planlaması yapılması gerekir”

“ETKİNLİK ALANI OLMAYAN OKUL KALMAMALI”

Alınan yeni kararın gençleri nasıl etkileyeceğine değinen ve Z kuşağı gençliğinin en çok kıymet verdiği şeyin bilgi olduğunu aktaran Karabulut “Gençlerimiz koyulduğu kabın şeklini çok kolay alıyor. Gerekli kuralları koyun fakat taviz vermeden, katı olmadan, disiplinli bir şekilde çocuklara bu işin mantalitesini anlatarak izah ettikten sonra bunların bir kural olduğunu vurgulayın. Gençlerimizi okullardan bilgiyi alacaklarına inandırırsak, bu kurallara rahatlıkla uyacaktır. Zaten uymayanlar çocuklar değil, uymayanlar hükümetler, uymayanlar yönetimler, uymayanlar müdürler, müdür yardımcıları, rehberler ve öğretmenler onlar uyduktan sonra çocuklar mutlaka bunlara uyacaktır. Herhangi bir negatif bir şey olmayacaktır. Tam tersine eğitim birinci gündem maddesi olarak yukarı çıkacaktır” ifadelerini kullandı.

Her bir çocuğun bambaşka bir parmak izi olduğunu belirten Karabulut “Eksikleri olan okulları görüyorum. Konferans salonu olmayan okullar var, etkinlik alanı olmayan okullar var. Bu çocukların okulda çok kalmasını istiyorsak, kurallara uymasını istiyorsak bu çocuklara bilgilendirici, eğlendirici aynı zamanda güzel söylemlerle, konferanslarla, atölyelerle motive etmemiz gerek. Durum böyle olmayınca bu çocuklar tabii ki okula gelmek istemiyor. Bir çocuk okula geldiği zaman kuru tahta ile karşılaşmak istemiyor. Bu konulara parmak basıp özellikle bu konuda eksiklikleri olan okullarımızın donanımlarının artırılmasını çok önemsiyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.