Diyanet Vakıf-Sen'den gençlere uyarı: Yılbaşı kutlamasının hayatımızda yeri yok
Yurdun dört bir yanında yapılan yılbaşı hazırlıkları konusunda Ulus’a konuşan Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, “Yılbaşı, sadece bir tarih değişmesidir. Hayatımızda dini bir yeri yoktur” dedi.
Yılbaşı ile üç ayların başlangıcının aynı güne denk gelmesinin, Müslümanlar açısından manevi hazırlık bakımından nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri, Ulus’a açıklamalarda bulundu. Ünal, 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçişin sadece tarihsel bir değişiklik olduğunu ve dinî bir anlam taşımadığını ifade etti. Üç ayların ise birey ve toplum için bir muhasebe ve manevi yenilenme fırsatı sunduğuna dikkat çeken Ünal, yılbaşı ruhuna kapılmadan, üç ayların başlangıcının güzel değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“YILBAŞININ DİNİ BİR YERİ BULUNMUYOR”
Bu yıl üç ayların başlangıcının yılbaşına denk gelmesinin bazı algı karmaşalarına yol açabileceğini ifade eden Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, “Üç ayları kapsayan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, özellikle manevi yoğunlaşma ve kendi iç dünyamızın muhasebesini yapmak için bir fırsat sunan özel zamanlardır. Bu aylar, hayatın hızlı temposundan bir nebze uzaklaşarak daha derin bir manevi hava teneffüs etmeye vesile olmalıdır” şeklinde konuştu. Miladi takvimde 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçişin sadece bir tarih değişikliği olduğunu belirten Ünal, “Bu tarihsel geçişin, hayatımızda manevi bir anlamı veya dinî bir yeri yoktur” dedi.
“GENEL ANLAMDA REDDETMEK GEREKİR”
Noel’in, 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı bir Hristiyan bayramı olduğuna dikkat çeken Ünal, “Noel kutlamalarından özellikle ayrı durulması önemlidir. Bizim üzerinde durduğumuz mesele, bu dinî geleneğin özellikle yılbaşı kutlamaları adı altında toplumumuza etkide bulunmaması gerektiğidir” ifadelerini kullandı. Ülkemizde yılbaşı kutlamalarının genellikle dünyevî bir bakışa dayandığına dikkat çeken Ünal, şunlara değindi:
“Aileler bir araya geliyor ve hediyeleşiyor. Bu noktaya kadar, manevi değerlere zarar vermediği sürece sorun yoktur. Ancak bazı kutlama şekilleri, çizgiyi aşarak, alkol tüketimi, kumar oynama gibi çılgın eğlencelere dönüşüyor. Bu gibi eylemler, hem bireylerin hem ailelerin hem de toplumun zarar görmesine yol açmaktadır. Bunları sadece yılbaşına mahsus değil, genel anlamda reddetmek gerekir.”
EN GÜZEL ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİN
Üç ayların başlangıcının birey ve toplum olarak kendimize çeki düzen verme fırsatı sunduğunun altını çizen Ünal, yardımlaşma, dayanışma gibi değerlerin hayata geçirilmesi için zemin oluşturduğuna dikkat çekti. Yılbaşının sadece tarihin değişmesi anlamına geldiğini ve bu değişimin bireyler için muhasebe yapma fırsatı sunabileceğini belirten Ünal, “Geçen yılın muhasebesini yaparak, eksikliklerimizi giderip daha iyi bir gelecek için planlar yapmalıyız. Üç aylar ise, bu muhasebeyi yaparken bize manevi bir rehberlik eder. Manevi değerlerimizi ve kültürel birikimimizi koruyarak, şuurlu bir hayat sürmeye gayret etmeliyiz” diyerek yılbaşı ruhuna kapılmadan, üç ayların başlangıcının güzel değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Kaynak:Ulus gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.