Damat Ferit Paşa kimdir?
Damat Ferit Paşa kimdir, hangi dönem yaşadı, hangi görevlerde bulundu, nerede vefat etti? İşte cevabı:
Osmanlı Devleti’nin çalkantılı bir döneminde sadrazamlık görevinde bulunan Damat Ferit Paşa’nın hayatını sizler için derledik…
Damat Ferit Paşa kimdir, hangi dönem yaşadı, hangi görevlerde bulundu, nerede vefat etti?
İşte cevabı:
Babası Şûra’yı Devlet üyelerinden Seyyid Hasan İzzet Efendi’dir. 1853 yılında İstanbul'da doğdu. Paris, Berlin, Petersburg ve Londra elçiliklerinde çalıştı. Londra elçiliğine tayin edilmediği için Şûrayı Devlet üyeliğinden istifa etti. Paris elçiliğindeyken meşhur şair Abdülhak Hamit Tarhan, Londra elçiliğinde iken Sami paşazade Sezai Bey ile birlikte çalıştı. Avrupa’da bulunduğu yıllarda Sultan II. Abdülhamit iktidarına karşı muhalif bir tavır içerisinde oldu. Kendisinin Mithat Paşa’ya ayrı bir hayranlığı vardı. Mithat Paşa Avrupa’ya sürüldüğünde onu tren garında sadece Abdülhak Hamit Tarhan ve Damat Ferit Paşa karşılamışlardı.
SARAYA DAMAT OLDU
Londra sefareti başkatipliğinden ayrılarak İstanbul’a dönen Ferit Paşa, 1885 yılında Sultan II. Abdülhamit’in dul kalan kız kardeşi Mediha Sultan ile evlenerek saraya damat oldu. Evliliğin hemen öncesinde Şûra’yı Devlet azalığına getirilen Ferit Paşa’ya, nikahtan üç yıl sonra da vezir rütbesi verildi. Avrupa’da çeşitli başkentlerde katiplik yaparken saraya damat olmasının ardından hayatı artık değişmiş, hayalleri de o nispette büyümüştü. Ancak bu yeni hayatında da Mithat Paşa’ya olan muhabbetini devam ettiren Damat Ferit Paşa gizliden de olsa Sultan Abdülhamit’in aleyhine konuşmaktan geri durmadı.
İTTİHATÇILARA YARANAMADI
II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra Meclis-i Ayan üyeliğine seçilen Damat Ferit Paşa, İttihat ve Terakki Fırkasına yanaştığında istediği mevkilere gelebileceği düşüncesiyle cemiyetin bazı toplantılarına katılarak ateşli nutuklar atmıştı. Ancak buna rağmen İttihatçılardan hiçbir surette yakınlık görmedi ve kendini cemiyete kabul ettiremedi. Cemiyetin tavrını içine sindiremeyen paşa bu sefer muhaliflerin safına geçerek ittihatçıların 1909 yılında yaptığı anayasa değişikliğine aykırı bir şekilde, meclise devredilen yetkilerin yeniden padişah, ayan ve mebusan meclisi arasında paylaştırılmasını isteyen bir önerge verdi. Bu önerge mecliste reddedildiyse de paşa bundan sonra İttihatçılara muhalif olan kesimin ümidi oldu. Hatta bu grupların bir araya toplandığı Hürriyet ve İtilaf Fırkasının genel başkanlığına seçildi. Fakat istenilen başarının yakalanamaması ve yönetici kadro arasında yaşanan çekişmeler nedeniyle istifa etti.
SADRAZAMLIK KOLTUĞUNA OTURDU
Damat Ferit Paşa, Sultan Vahdettin’in tahta çıkışı ve I. Dünya Savaşının kaybedilmesinin ardından yeniden üst düzey bir makama gelme arzusuyla Mondros Mütarekesi görüşmelerine baş murahhas olarak gitmek istiyordu. Bu talebi İzzet Paşa hükümetince kabineyi ittihatçılıkla suçladı. Bir süre sonra sarayın baskısı, Ferit Paşanın da gayretleri ile İzzet Paşa hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Yerine gelen Tevfik Paşa hükümeti de Damat Ferit Paşanın siyasi salvolarından nasibini aldı. Eski İttihatçıları takip ve tutuklama konusunda gevşek kalmakla suçlanan hükümet İngilizlerin örtülü desteğiyle kısa sürede devrildi. Bu hadiseden sonra artık Damat Ferit istediğine kavuşmuş, sadrazamlık makamına oturmuştu. Paşanın ilk icraatı ne kadar ittihatçı sadrazam, nâzır ve yüksek rütbeli subay varsa hepsini tutuklamak oldu. Bu yolla İngilizlerin Osmanlıya bakışını değiştirmeyi umut eden Damat Ferit başarılı olamamış, Paris Konferansı’na katılma isteği ilk etapta yine İngilizler’in etkisiyle reddedilmişti.
‘DÜNYANIN AHVALİNDEN Bİ HABERDİ’
Sadrazam Damat Ferit Paşa, sadareti döneminde görüşleriyle padişahı etkileyebilecek kimseleri saraya yaklaştırmamaya özellikle dikkat ediyordu. Başkatip Ali Fuat Bey bu konuyla ilgili olarak hatıratında: “Ferit Paşa ne kimsenin huzura kabulünü ve bir arıza takdimini ne de muhalif bir gazetenin padişah tarafından görülmesini arzu ederdi. Adeta hünkarı tahtı inhisara almak isterdi.” ifadelerini kullanmıştı. Ferit Paşa siyaseten güçlü olduğu yıllarda kendini muhtemelen Osmanlı Tarihine damga vurmuş büyük sadrazamlarla bir tutuyor, imparatorluğu içine düştüğü bu kötü durumdan kurtarabileceğini düşünüyordu. Belki bu yüzden de Anadolu’da başlayan Milli Mücadele hareketine karşı cephe almıştı. Devletin Sevr denilen korkunç badireye doğru sürüklendiği zor süreçte Rıza Tevfik, Damat Ferit hakkında şunları söylüyor: “Damat Ferit Paşayı Mısırlı Prens Halim Paşa vasıtasıyla tanımıştım. Ferit Paşa hiç bir ilme aşina olmadığı gibi dünya ahvalinden de katiyen bihaberdi. Kendisinin mütemadiyen taleplerine karşı koyarak kabinesine girmekten daima istinkâf (geri durmak) etmiştim.” Anadolu’da yaşanan Milli Mücadele hareketi ile İtilaf devletleri arasında zaman zaman batı istikametine kayan ama genel olarak dengeli bir siyaset izlemeye çalışan Damat Ferit beş kez hükümet kurmakla görevlendirildi lakin hiçbirinde de kimseye yaranamadı. İcraatlarıyla Anadolu’da kati surette hain damgası yemiş, Avrupa’da ise güvenilmez bir siyasi profil çizmişti.
YURT DIŞINDA ÖLDÜ
Sevr Antlaşmasının imzalanması için İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyan İngiliz ve Fransız bürokratların gayretiyle 17 Ekim 1920 yılında görevinden istifa eden Damat Ferit Paşa, Balta Limanı’nda bulunan yalısında inzivaya çekilmek zorunda kaldı. Bir süre sonra da eşinin hastalığını ileri sürerek Avrupa’ya gitti. Milli Mücadelenin kazanılmasından sonra İstanbul’a döndüyse de kalamayacağını anlayarak 21 Eylül 1922’de ailesiyle birlikte Nice’e yerleşti. 6 Ekim 1923 günü de burada hayatını kaybetti.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.