Cüneyd-i Bağdadi kimdir, türbesi nerede?

Cüneyd-i Bağdadi kimdir, türbesi nerede?

Cüneyd-i Bağdadi kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, türbesi nerede, kimlerden ders aldı, tasavvuf ilmini kimden öğrendi, irşat vazifesine nasıl başladı, neden Seyyid-üt-Tâife diye anılmaktadır, sevenlerine hangi nasihatlerde bulundu?

Ünlü tasavvuf büyüğü, Seyyid-üt-Tâife Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerinin hayatını sizler için derledik…

Cüneyd-i Bağdadi kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, türbesi nerede, kimlerden ders aldı, tasavvuf ilmini kimden öğrendi, irşat vazifesine nasıl başladı, Cüneyd-i Bağdadi neden Seyyid-üt-Tâife diye anılmaktadır, sevenlerine hangi nasihatlerde bulundu? 

İşte cevabı:

İslam tarihinin en önemli evliyalarından birisi olan Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri’nin asıl adı Ebü’l-Kâsım’dır. Babasının ismi Muhammed olan Cüneyd Bağdadi, 822 yılında Nihavend’de doğdu, 911 yılında Bağdat’ta vefat etti.

SEYYİD-ÜT-TÂİFE OLARAK BİLİNİYOR

Cüneyd Bağdadi Hazretleri, tasavvuf ehlinin en çok tanınmışlarından ve EN meşhurlarından olduğu için Seyyid-üt-Tâife yani tasavvuf büyüklerinin seyyidi, efendisi diye anılmaktadır. Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Cüneyd-i Bağdadi, Süfyan-ı Sevri’nin mezhebinde yetişti. Tasavvuf ilmini dayısı Sırri-i Sekati’den öğrendi. Fıkıh, tefsir, hadis gibi ilimleri İmam-ı Şafii’nin talebesi Ebu Sevr’den öğrendi. Ayrıca Haris-i Muhasibi, Muhammed Kassab ve başka zatların da sohbetinde bulundu. Hocası, aynı zamanda dayısı olan Sırri-i Sekati ile hacca gitti. Mescid-i Haram’da dört yüz kadar alim zat şükür hakkında konuşuyordu. Her biri şükrü tarif ve izah ettiler. Hocası Sırri-i Sekati ona; “Şükür hakkında bir izah da sen yap.” dedi. Bunun üzerine Cüneyd-i Bağdadi; “Şükür, Allahü Teâlâ’nın ihsan ettiği nimet ile O’na isyan etmemek, O’na isyan için ihsan ettiği nimeti kullanmamaktır.” buyurdu. Orada bulunanların hepsi bu cevabı takdirle karşılayıp; “Seni tebrik ederiz. Maksadı en güzel şekilde ifade ettin.” dediler.

cuneyd-i-bagdadi--ic.jpg

HZ. PEYGAMBERİN BUYURU ÜZERİNE…

İlim ve marifette yüksek dereceye yükselmiş olan Cüneyd-i Bağdadi, Peygamber efendimizin (sav) manevi işaretiyle ilim öğretmeye başladı.

Cüneyd-i Bağdadi, bu hususu şöyle anlatıyor: Hocam Sırri-i Sekati bana daima; “İlim meclisi kur, insanlara ilim öğret, nasihat et.” derdi. Ben ise kendimi bu işe layık görmezdim.

Bir Cuma gecesi Resûlullah efendimizi rüyada gördüm, bana; “İnsanlara anlat.” buyurdu. Uyandım, sabah erken hocamın kapısına varıp çaldım.

Açınca; “Peygamberimiz söylemeden bana inanmadın.” dedi. O sabah ilim meclisi kurup insanlara anlatmaya başladım.

GAYRİ MÜSLİMLER MÜSLÜMAN OLUYOR

Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri ders vermeye başlayınca, şöhreti git gide yayıldı. Hıristiyan bir genç bir gün ilim meclisinin kenarına gelip durdu.

Fakat üzerinde Hıristiyan elbisesi yoktu. Cüneyd-i Bağdadi’ye hitaben; “Efendim Resûlullah’ın (sav); “Mü’minin ferasetinden korkunuz.

Çünkü o, Allahü Teâlâ’nın nuru ile bakar” buyurmalarının hikmeti nedir?” diye sorunca; “Belindeki zünnarı (Hıristiyanlara ait alameti) çıkar ve Müslüman ol, Müslüman olmak zamanı geldi.” cevabını verdi. Bu cevap üzerine onun büyüklüğünü anlayan genç, hemen belindeki zünnarı çıkarıp attı ve Müslüman oldu.

BİNLERCE TALEBE YETİŞTİRDİ

Din ve fen ilimlerinde bilgi sahibi, zamanının büyüğü olan Cüneyd-i Bağdadi, binlerce talebe yetiştirdi. Talebeleri arasından pek çok veli çıktı. Yaya olarak otuz defa hacca gitti. Çok kerametleri görüldü. Bir defasında Cüneyd-i Bağdadi’nin gözleri rahatsızlandı. Doktor çağırdılar. Gelen Hıristiyan doktor muayene edip gözlerine su değdirmemesini söyledi. Cüneyd-i Bağdadi; “Su değdirmeden nasıl abdest alırım?” deyince doktor; “Gözleriniz size lazım ise su değdirmeyeceksiniz!” dedi. Cüneyd-i Bağdadi abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir müddet uyudu. Uyandığında gözlerinde ağrı kalmamıştı. O anda bir ses duydu ki; “Sen bizim için gözlerini feda etmen sebebiyle o ağrıyı senden giderdik.” diyordu. Bir zaman sonra Hıristiyan doktor tekrar gelip gördü ki Cüneyd-i Bağdadi’nin gözleri tamamen iyileşmiş. Hayret edip; “Nasıl yaptın da iyi oldu?” dedi Cüneyd-i Bağdadi olanları anlatınca, Hıristiyan doktor onun elini öpüp Müslüman oldu ve dedi ki: “Esas ağrıyan göz sizin değil, benim gözlerimmiş!”

TÜRBESİ BAĞDAT’TA

Hayatını ilim öğrenmek, öğretmek ve Allahü Teâlâ’nın rızasına kavuşmak için sarf eden Cüneyd-i Bağdadi, vefatına yakın mahzun ve üzgün bir haldeydi. Talebeleri onun bu halini görüp; “Efendim bizim ümidimiz, sizin şefaatiniz bereketiyle kurtulmaktır. Sizin ise üzüntülü ve ıstıraplı bir haliniz var. Bu haliniz yüreğimizi parçalıyor!” dediler. Bunlara hitaben; “Ey dostlarım! Ben yaptığım ibadet ve tâatımın ve sizlere hoca olmakla kazandıklarımın hepsinin bir kılla asılmış olduğunu ve rüzgar esmesiyle bir tüy misali sallandığını hissediyorum. Bu esen rüzgarın red rüzgarı mı yoksa kabul yeli mi olduğunu bilmiyorum!” buyurdu. Biraz sonra “Allah!” diyerek ruhunu teslim etti. 911 yılında 91 yaşındayken vefat eden Cüneyd-i Bağdadi, Bağdat’ta hocası ve dayısı Sırri-i Sekati’nin kabri yanına defnedildi. Türbesi, sevenleri tarafından ziyaret edilmektedir.

cuneyd-i-bagdadi-turbesi.jpg

30 YIL YATSI’DAN SONRA HİÇ UYUMADI

Son derece ihlas sahibi olan Cüneyd-i Bağdadi, bütün güzel huyları kendinde toplamıştı. Otuz sene cemaatle namazda ilk tekbiri hiç kaçırmadı. Namazda kalbine dünya düşüncesi gelse, o namazı tekrar kılardı. Daima Allahü Teâlâ’yı hatırlar her gün 400 rekat namaz kılardı. Otuz yıl yatsı namazından sonra hiç uyumadan ibadetle meşgul oldu.

NASİHATLERİ

Bağdadi Hazretleri sevenlerine şu nasihatleri veriyordu:

İnsanları Allahü Teâlâ’nın sevgisine kavuşturacak yol, yalnız Muhammed aleyhisselâmın yoludur. Bundan başka olan dinler, inançlar, rüyalar çıkmaz sokaktır. İnsanı saadete kavuşturmazlar. Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarını öğrenmeyen ve hadis-i şeriflere uymayan kimse, cahil ve gafildir. Buna uymamalıdır.

Müslüman temiz toprağa benzer. Temiz toprağa her şey atılır, ezilip hakaret görür. Lakin ondan hep güzel, temiz, faydalı şeyler çıkar.

Bir kimsede hilm (yumuşaklık), alçak gönüllülük, cömertlik ve güzel ahlak bulunursa, bu dört haslet o kimsenin yüksek makamlara kavuşmasına sebep olabilir. Bunlar, imanın kemâlidir.

İlim kendi haddini bilmektir.

Tasavvuf kalbi temizlemektir.

 

Gazeteilksayfa.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.