Çocuklarda yüksek kaygıya dikkat
Yaşam Koçu İlhan Koç, öğrencilerin virüs bulaşacak endişesi ile kendilerine dikkat etmelerinin sağlıklı bir davranış olduğunu ancak virüs bulaşır diye kantine, tuvalete ve teneffüse çıkmamalarının yüksek kaygı göstergesi olduğunu söyledi.
Profesyonel Yaşam Koçu ve NLP uzmanı İlhan Koç pandemi nedeniyle ailelerin çocuklara temassız bir iletişim önermemeleri gerektiğini söyleyerek, “Bir çocuğun kendisine virüsün bulaşacağını düşünerek dikkat etmesi sağlıklı ama ‘ben kantine, tuvalete gidersem, teneffüse çıkarsam virüs bana bulaşır’ diyerek kendisini izole etmesi yüksek kaygı göstergesidir. Aileler çocuklarına temassız bir iletişim önermemelilerdir” dedi.
KAYGI; SOSYAL ÖĞRENME İLE GEÇİYOR
Koç, pandemi sürecinin çocuklar üzerindeki etkileri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çocuklarda ebeveyn etkisinin çok yüksek olduğunu hatırlatan Koç, kaygının sosyal öğrenme ile geçtiğini belirtti. Koç, “Çocuklar anne ve babadan çok etkileniyorlar. Eğitim sürecinde ise öğretmenden tutunda, okul personeli ve servis şoförünün kaygılarının etkisi de büyük. Çocuklar kaygıya nasihatlerle değil, gözlemleriyle karar veriyor.”
KAYGI VAR MI YOK MU NASIL ANLARIZ?
“Çocuklarda kaygı var mı yok mu nasıl anlarız? Mesela bir yere gittiğinde masaya oturamama, yemek yediği yerden servis alamama, biriyle temasa geçtiğinde göz bağı kuramama, tanışırken zorlanma gibi durumlar kaygı göstergesidir. Bu durumlar pandemi ile daha fazla tetiklendi. Ana kaygı düzeyindeki temel duygular; kontrol edememe, benlik sorgusu, ölüm korkusu ve sosyal izolasyondur. Bu dört başlık ebeveynde görüldüğünde çocuğa da yansıması oluyor. İlişkilerde başarısızlık, kalabalıklarda kendini konumlandıramama gibi temel problemlerle karşılaşabiliyoruz” diye konuştu.
OYUN ALANLARININ ÖNEMİ BÜYÜK
En dikkat edilecek konulardan birisinin çocukların oyun alanları olduğuna dikkat çeken Koç, okula bağlanma ve uyumlanmayı sağlayanın dersler değil ders dışındaki aktiviteler olduğunu açıkladı. Koç, kantin, sosyal spor alanları vb. gibi aktivitelerin çocuğu okula bağladığını söyleyerek, “İlkokul ve anaokulu öğrencilerinde uyum sorunları olabiliyor. Ortaokul ve lise gruplarında başarısızlık duygusu ortaya çıkıyor. Okula bağlanmayı, uyumlanmayı sağlayan dersler değil ders dışındaki aktivitelerdir. Bu yüzden çevrimiçi dersler yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor.”
OKULA GİTMEK İSTEMİYORSA ANLAYIŞ GÖSTERİLMELİ
“Çocuk pandemi dolayısıyla okula gitmek istemiyorsa burada ebeveynler anlayış göstermek zorundalar. Çocuğun duygularını fark etmeliler. Bunun geçici olduğunun farkına varmalıdırlar. Hastalık düzeyindeki kaygılar, geçicilik gerçekliğini kaybettiği için devam etmektedir. Burada bir veli olarak sağlıklı davranıp davranmadığımızı ise şöyle anlarız; Eğer çocuk kantine ya da tuvalete gittiğinde maske, mesafe, hijyen kurallarına dikkat edebiliyorsa bu kaygı normaldir.”
TEMASSIZ İLETİŞİM ÖNERİLMEMELİ
“Ama çocuk kaygıdan dolayı kantine gitmemeye başlamışsa, tuvaleti geldiği halde tuvalete gidemiyorsa kaygı günlük hayatındaki yaşamını engellemiş demektir. Velilerin buna bakması lazım ve panik yapmaması lazım. Çocuk tavır olarak kaçınmacı davranıyorsa, aile virüs kaygısıyla çocuklara kesinlikle teneffüsse çıkma, sınıfta otur, masanı kimseyle paylaşma vb. gibi temassız bir iletişimi önermemelilerdir.”
ÇOCUĞUN HİSLERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
“Bir çocuk kendisine virüsün bulaşacağını düşünerek dikkat etmesi sağlıklı ama ben kantine gidersem virüs bana bulaşır diye gitmemesi yüksek kaygıyı oluşturuyor. Endişede sorun yok ancak davranışı engelliyorsa yüksek kaygı var demektir. Veli böyle bir durumla karşılaşırsa çocuğun duygularını anlamaları gerekiyor. Bunu çocuğa fark ettirmeleri lazım. Çocuğun hislerini göz ardı etmemeliler. Önce çocuğun duygusunu dinlemek gerekiyor. Dinlemek kaygıyı azaltır. Duygularını fark ettirdiğimiz zaman iyileşme başlayabilir” dedi.
KESİN KURALLAR KOYULMAMALI
İlkokul çocuklarında aileden ayrılma ve uyumlanma sorunları ile çok fazla karşılaşıldığını da hatırlatan Koç, “ Bu süreçte çocuğun yanında olmak lazım ve kaygısını daha da büyütecek davranışlardan kaçınmak lazım. Örneğin çocuğa öfke göstermek çocuğu yalnızlaştıracak ve kaygısını daha büyütecektir. Disiplin adı altında kesin kurallar koymak da yanlıştır. Özellikle pandemi döneminde kesin kurallar değil onun duygularını anlayarak empati kurarak, farkında olarak iletişim kurmak gerekir.”
“Okul iklimini canlandıran noktalar sosyal hayat, teneffüs, arkadaş ilişkileridir. Burada temel olan dikkatli davranarak bu ilişkileri sürdürmeleridir. Bunlar sağlandığında çocuklarda yüksek kaygı var ise azalır ve kontrol edilebilir hale gelir” şeklinde konuştu.
Emrah Özcan/İLKSAYFA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.