CHP en fazla oyu ne zaman aldı? Bülent Ecevit kimdir?
CHP en fazla oyu ne zaman aldı? Bülent Ecevit kimdir, nereli, asıl adı nedir, gazetecilik serüveni nasıl sürdü, neden “Karaoğlan” diye anıldı, hangi eserleri yazdı, hangi hükümetleri kurdu?
Türkiye Cumhuriyeti’nin şair başbakanlarından, ismi “Karaoğlan” lakabıyla efsaneleşen, yakın tarihe damga vuran ünlü siyasetçilerden Bülent Ecevit’in hayatını sizler için derledik.
CHP en fazla oyu ne zaman aldı? Bülent Ecevit kimdir, nereli, asıl adı nedir, gazetecilik serüveni nasıl sürdü, neden “Karaoğlan” diye anıldı, hangi eserleri yazdı, hangi hükümetleri kurdu?
İşte cevabı:
Asıl adı Mustafa Bülent Ecevit’tir. 28 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Kastamonu doğumlu Ahmet Fahri Ecevit, Ankara Hukuk Fakültesi'nde adli tıp profesörüydü. Bülent Ecevit 1944 yılında Robert Kolej'den mezun oldu ve aynı yıl içinde çalışma hayatına, Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik yaparak başladı.
1946 yılında okul arkadaşı Rahşan (Aral) Ecevit ile evlendi. Hiç çocukları doğmadı. Bülent Ecevit önce Ankara Hukuk Fakültesi ve sonra da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne kayıt yaptırmasına rağmen yüksek öğrenimine devam etmedi. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliğinde katip olarak çalışmaya başladı.
GAZETECİLİĞE ULUS’TA BAŞLIYOR
Bülent Ecevit, 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde gazeteciliğe başladı. Ulus Gazetesi Demokrat Parti tarafından kapatılınca Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak görev yaptı.
1954 Ocak ayında CHP Çankaya Ocağı'na kaydoldu. 1955 yılında ABD'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem kentinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden ABD'ye gitti. Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. Bu sırada Ecevit'in sürekli "Hocam" diye bahsettiği Henry A. Kissinger Harvard rektörü idi. Harvard'da 1957 yılında, 1950-1960 arasından verilen antikomünizm seminerlerine sürekli Olaf Palme, Bertrand Russell gibi kişilerle katıldı.
SİYASETTE KARAOĞLAN DÖNEMİ
Ecevit, 27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili olarak siyasete girdi. Biri ABD'de Rumlar tarafından olmak üzere siyasi hayatında pek çok kere suikasta uğradı. 1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom." şeklindeki sorusundan sonra Karaoğlan adı CHP'liler tarafından benimsenmiş ve ilerleyen yıllarda da Türkiye'de Bülent Ecevit için kullanılmaya başlanmıştır. Ecevit’in, siyasi hayatta ön plana çıkmaya başlaması Erbakan Hoca ile birlikte gerçekleştirdikleri Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte olmuştur. Ecevit’in Kıbrıs çıkarmasının ardından ABD’nin ambargo ve baskılarına boyun eğmeyerek dik duruşu sağcısıyla solcusuyla bütün Türkiye’nin takdirini kazanmıştır. Terörist Başı Abdullah Öcalan, Ecevit’in başbakanlığı döneminde Kenya’da paketlenerek Türkiye’ye teslim edilmiştir.
ORTANIN SOLU FİKRİNİ ORTAYA ATTI
Naif ve narin kişiliğiyle bilinen Bülent Ecevit, 1957-1980 tarihlerinde önce Ankara, sonra Zonguldak’tan Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili seçildi. 1960'ta Kurucu Meclis Üyesi, 1961'de Çalışma Bakanı oldu. Bakanlık görevini 1965'e kadar sürdürdü. 1965'te Zonguldak'tan milletvekili seçildi. Bu seçimleri Süleyman Demirel'in başında bulunduğu Adalet Partisi kazanınca, CHP muhalafet partisi oldu. Bu tarihten sonra da Bülent Ecevit, “Ortanın Solu” fikrini benimsemeye ve bu akımın öncüsü olmaya başladı. Ama zaman zaman komünizme kaymakla suçlandı. 1971’de partisinden istifa etti. İsmet İnönü’nün 12 Mart Muhtırası'na karşı tavrı, Ecevit'i bu davranışa itti.
KONGREDE İNÖNÜ’YÜ MAĞLUP ETTİ
1972 yılında yapılan CHP’NİN 5. Olağanüstü Kurultayında güvenoyunu Bülent Ecevit'in alması üzerine İsmet İnönü istifa etti. Böylece Ecevit, 4 Mayıs 1972'de CHP Genel Başkanı seçildi. 1973 seçimlerinde en çok oyu aldığı halde hükümet kuramayan Ecevit, 1974 yılında CHP-MSP koalisyonunun başbakanı oldu.
ERBAKAN HOCA İLE BİRLİKTE BÜYÜK BAŞARILARA İMZA ATILDI
Koalisyon ortağı Erbakan Hocayla birlikte kurduğu hükümet kısa sürede büyük icraatlar gerçekleştirdi. Türkiye’de ağır sanayi hamlesi başlatıldı. Aynı yıl 20 Temmuz 1974 tarihli Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirildi. Bülent Ecevit'in cumhurbaşkanı Fahri Korutürk onayıyla 1977'de kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamayınca, “2. Milliyetçi Cephe“, Süleyman Demirel başkanlığında AP, MHP ve MSP ile kuruldu.
ÇOK PARTİLİ HAYATTA CHP OY REKORU KIRDI
Aynı zamanda 5 Haziran 1977 seçimlerinde CHP'nin aldığı %41'lik oy oranı, Ecevit'i tek başına iktidara getiremese de, Türkiye tarihinde sol bir partinin aldığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçti. 21 ay boyunca bu hükümetin başbakanlığını yürüttü.
HAPİSTEN SONRA TEKRAR GAZETECİLİĞE DÖNDÜ
Ülkede gittikçe tırmanan gerginlik, şiddetli sol-sağ çatışmaları ve eleştiriler bir yandan darbe yolunu açarken, bir yandan da Ecevit'in 1979 ara seçimlerinde başarısız olmasına yol açtı. Bunun sonucunda Süleyman Demirel, MHP ve MSP ile bir azınlık hükümeti kurdu. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, askeri darbelerin antidemokratik olduğunu düşünerek karşı çıktığı askeri yönetim tarafından üç kez hapse mahkum edildi, birçok siyasetçi ile birlikte 10 yıl süreyle politikadan uzaklaştırıldı. Bu çalkantılı dönemde Ecevit, gazeteciliğe dönmeye karar verdi ve 1981'de “Arayış Dergisi“ni çıkartmaya başladı. Ancak dergi askeri yönetim tarafından kapatıldı.
ŞİİR VE EDEBİYATA DÜŞKÜNLÜĞÜ
Bülent Ecevit, Türk siyasetinde ayrı bir yere sahip olan bir siyasetçidir. Edebiyata düşkünlüğü, siyasetçi kimliği kadar ilgi görmüştür. Siyaset ve şiir kitaplarının dışında “Özgür İnsan” (1972), “Arayış” (1981), “Güvercin” (1988) gibi dergiler çıkartmıştır. “Bitlis” ve “Meclis” sigaralarını içer, klasik Batı müziğini ve Türk halk müziğini sever. Kendisine 6 kez suikast girişiminde bulunulmuştur. En göze batan noktalardan biri de, eniştesi İsmail Hakkı Okday'ın ona hediye ettiği 70 yıllık “Erika” marka daktilosudur. Bu daktiloyu ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi'ne armağan etmiş, kendisini de yazılarını hep bu daktilonun başında yazarken hafızalara kazınmıştır.
SOLCULARIN DA HEDEFİNDE OLDU
Solcular tarafından da siyaset anlayışı ve şairliği sık sık eleştiri konusu edilen Bülent Ecevit hakkında şair Can Yücel’in yazdığı şu taşlama hafızalardaki tazeliğini hep korumuştur:
"Kötü şairden iyi Başbakan çıkmaz
İyi şair zaten Başbakan olmaz."
BEYİN KANAMASINDAN VEFAT ETTİ
Bülent Ecevit, 18 Mayıs 2006 tarihinde geçirdiği beyin kanaması sonucunda GATA'da tedavi altına alındı. Yaklaşık 6 ay boyunca bu hastanede tedavi gördü, yoğun bakımda kaldı. 5 Kasım 2006'da, 81 yaşında, solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Devlet Mezarlığı'na gömülebilmesi için 9 Kasım'da yapılan kanun değişikliği sonucu 11 Kasım 2006'da buraya defnedildi.
ESERLERİ
Ortanın Solu (1966)
Bu Düzen Değişmelidir (1968)
Atatürk ve Devrimcilik (1970)
Kurultaylar ve Sonrası (1972)
Demokratik Sol ve Hükümet Bunalımı (1974)
Demokratik Solda Temel Kavramlar ve Sorunlar (1975)
Dış Politika (1975)
Dünya-Türkiye-Milliyetçilik (1975)
Toplum-Siyaset-Yönetim (1975)
İşçi-Köylü Elele (1976)
Türkiye / 1965-1975 (1976)
Umut Yılı: 1977 (1977)
ŞİİR KİTAPLARI
Bir Şeyler Olacak Yarın (Tüm şiirleri), Doğan Kitapçılık (2005)
El Ele Büyüttük Sevgiyi, Tekin Yayınevi (1997)
Işığı Taştan Oydum (1978)
Şiirler (1976)
BÜLENT ECEVİT ŞİİRLERİNDEN BAZI SEÇMELER
YARIN
birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı
karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli
İNSAN
elbette senden güzel olacaktı
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı
elbette senden doğru söyleyecekti
yazdığın şiir
elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü
sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel
ELELE BÜYÜTTÜK SEVGİYİ
Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
YAPAMADIĞIMIZ
Rahşan´a-
akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde
yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü
karşında polisiye roman okumak vardı
sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz
sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak
oturmağa konuklar gelmesi bazen
çevresinde bir masanın kaygısız
sıcacık konularda bir demli çay gibi
bilmedik komşularla konuşmak
dünyamızla uyuşmak vardı
oyunda sonunu görmeden oynamak
sevinebilmek kazandığına
yitirdiğine yerinebilmek
düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten
kamaştıkça örtebilmek gözlerini
düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini
uyayabilmek vardı vaktinde rahat
MAĞARA
mağaranın duvarına
hayvanları taştan oydum
kükrediler karanlıkta
türkülerle karşı koydum
karanlıktı mağara
ışığı taştan oydum
üşüyordum
bir de güneş koydum
aşk oydum mağaranın duvarına
aşk oydum
ağrıdı taşlar
yarıldı mağara
YARGI
öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.