Bu dünya herkese yeter
Başkent’te emekli şoför Hüseyin Denkli, günümüzde yaşanan savaşlara karşı insanlığa şiirle sesleniyor. Bir halk ozanı olan Denkli “Şair değilim, duygularımı yazıyorum” diyerek mütevazi tavrı ile takdir görürken gençlikteki büyüklenmeye sitem ediyor.
Kendisini “Çorum Alacahöyüklüyüm. Ozan Hüseyin Denkli’yim. Gazi Üniversitesinden emekliyim. Bütün dünya insanıyla sohbetliyim, muhabbetliyim” şeklinde tanıtan halk ozanı ile Habervaktim olarak bir röportaj gerçekleştirdik. Başkent’te yaşayan ve Denkli mahlasını kullanan ozan Hüseyin Denkli, bu yeteneğe sahip olduğu için mutlu hissediyor ve hiçbir beklenti içerisinde olmadan sade bir yaşam sürüyor. Bir halk ozanı Hüseyin Denkli şair misiniz? diye soranlara “Hayır sadece duygularımı yazıyorum” diyerek mütevaziliğinden ödün vermiyor.
Bu yeteneğinizi nereden aldınız? Ailede ozan var mıydı?
Rahmetli dedemin okuryazarlığı yoktu ama çok tarih bilirdi. Deyişler okurdu, şiirler okurdu. Biz ilahi, ulvi, dini sözlerle oluşturulan dizelere deyiş deriz. Dedemden gördüm, dinledim, duydum. Biz altı kardeşiz dedemin özelliği sadece bana geçmiş. Kardeşlerimin arasında bir tek ben yazabiliyorum. Allah vergisi bir yetenek, şükürler olsun ki.
Bu yeteneğinizi günlük hayatta nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önceleri tek tük ufak tefek yazıyordum. Daha sonraları bunu geliştirdim, yaşadıklarımdan gördüklerimden duygularımı kağıda döktüm. Birçok şiirim oldu. Ben bunu şöyle değerlendiriyorum. Diyelim ki bir etkinlik var. Bu etkinlik düğün olabilir, muhabbet olabilir ne olursa beni de davet ederlerse gidip şiirlerimi okuyorum. Beni çağırıyorlar. Davetimize gelin, güzel sözler söyleyin, şiirler okuyun diyorlar. Herkes türküsünü, şarkısını söyledikten sonra bana da söz düşerse çıkıp şiirlerimi okuyorum.
Ozanlık özelliğinizin hayatınızı etkilediği anlardan bir tanesini paylaşabilir misiniz?
Gazi üniversitesinde bir dekanın şoförlüğünü yapıyordum. Dekanı Erdek’e yazlığına götürüyordum. Ben arabayı kullanırken bir konuşmamız oldu. Bana, Çorumlu sen buraları daha önce hiç gördün mü? Nasıl güzel mi? Çoruma benziyor mu? gibi sözlerle espriyle karışık sorular yöneltti. Ben de ilk defa gitmiştim o zaman. Tam Bandırma’dan Erdek’e doğru giriyorduk. Orayı geçerken bu sohbet geçti aramızda. Hocam dedim, ben size şöyle anlatayım dedim.
Sevdim mi sevmedim mi siz anlayın dedim.
Eskişehir Bozüyük İnegöl üstü.
Bandırma Erdek’in denizdir dostu.
İnsanlar plaja sermişler postu.
Yeşile bürünmüş ne güzel Erdek.
Bunun üzerin hoca şaşırdı ve sen şair misin diye sordu. Hayır hocam dedim. Gördüğümü, duygularımı söylüyorum dedim. Ben 15 senedir buraya geliyorum senin gördüğün güzelliği ben görememişim dedi. Bu olaydan sonra hocamızla aramızdaki patron çalışan ilişkisi daha değişik boyut aldı. Beni daha çok sevdi, saygısı arttı. Diyaloğumuz gelişti ve aramızda samimiyet oluştu.
Bu gelişme üzerine amirinizin sizi öne sürdüğü zamanlar oldu mu?
Tansu Çiller başbakan iken kendisine şiir okudum. Şuan okuduğum şiiri hatırlamıyorum ama takdim ettiler kendisine ben de bir şeyler okudum. Memnuniyetle karşıladı kendisi de.
Kayseri Erciyes Üniversitesi’nin bir davetine icabet etmek üzere hocamızla beraber gitmiştik. Orada herkes doçent, profesör vs. akademisyenler. Ben de dekanımın şoförü olarak orada bulunuyorum. Herkes birbiriyle konuşuyor ancak benim konuşacağım kimse yoktu. Ben de oradan bir kağıt aldım önüme bir şeyler yazdım.
Erciyes’in yolu patika taştır.
Eteği yağmurlu dağda kıştır.
Talas tesisleri ne de bir hoştur.
Kayseri’ye kan verir Erciyes.
**
Yükseği okur fakültesi üniversitesi
Çalışkan halkı boldur sitesi
Meşhurdur sucuğu pastırması
Kayseri’ye ün verir Erciyes
**
Rektörün Naci Bey şoförü Mustafa
Gelince bizleri hoş tutar lafa
Naci Bey sayende süreriz sefa
Kayseri’ye şan verir Erciyes
Bunu yazdım kağıt önümde duruyordu. Yanımdaki bir hoca bunu okudu. Sonra elden ele kağıt dolaştı ve bütün hocalar şiirimi okudu. En son rektöre kadar ulaştı ve o da okudu. Kayseri Erciyes Üniversitesi rektörü bizim hocaya dönerek “ya Turgut Abi senin şoför şairmiş ya” dedi. Patronum Turgut Bey’de “tabi ya benim şoförüm şairdir” dedi ve göğsü kabardı. Benimle gurur duydu. Ondan sonra oradaki hocalar beni de aralarına aldılar ve beni sohbetlerine kattılar.
Nasıl ve ne zamanları yazıyorsunuz? Eserlerinizi ölümsüzleştirmek ister misiniz?
Ya yürürken, ya uyurken yazıyorum. Uyurken nasıl yazıyorsun diyeceksin. Uyuyorken de yaşıyor insan birçok şeyi. Uyurken bir şeyler aklıma geliyor. Uyanıp bir kağıda yazıyorum ve tekrar yatıyorum yerime. Tabi ki eser bırakmak isterim, kalıcı olmak isterim.
Benden sonraki insanların da okumasını, beni anması isterim. Ama emekli maaşıyla geçiniyorum. Kitap çıkaracak mali durumum yok. Kimseden bu konuda yardım da istemiyorum. Ben mutluyum bu halimle, her zaman Rabbime şükrediyorum, bu özel yeteneği bana verdiği için.
Dünya üzerinde birçok savaş var? Bu durum için bir şiiriniz var mı?
Bütün dünya insanına sesleniyorum. Savaş değil barış, nefret değil sevgiyle selamlıyorum.
Madem dünyaya gelmişiz insan gibi yaşayalım
Bir de bak ki hep ölmüşüz adam gibi yaşayalım
Çalıp çırpıp da vurmadan, çalışalım çalışalım hiç durmadan
Sevelim sevilelim kalp kırmadan
Adam gibi yaşayalım
**
Bebek büyür gelin olur
Birgün gelir elin olur
Ömür biter ölüm olur
Adam gibi yaşayalım
**
Ozan denkli derdi beter
Bu dünya herkese yeter
Sırası gelen de çeker gider
Adam gibi yaşayalım
İnsan gibi yaşayalım
Gençliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir ozan gözünden dinlemek isterim?
Gençler okula gidiyor. Bir eğitim alıyor. Sonra sanıyorlar ki ben her şeyi biliyorum. Ama okulda her şeyi öğrenemiyorsun. Hayattan öğrenilecek çok şey var. Bunu görmezden geliyorlar. Böyle düşününce insanlara saygı da ortadan kayboluyor. Kendi alanında iki kelime bir şey öğrenince ben çok bir şey öğrendim sanıyorlar. Halbuki öyle değil. Ben ilkokul mezunuyum. Üniversite okumadım. Ama üniversiteden emekliyim. Oradan çok şey öğrendim. Öğrenmek ömür boyu bitmez.
Şu fani dünyayı bilenlerdeniz
İnsanı insan görenlerdeniz
Ezeli dostu ebedi sevenlerdeniz
Dost olmayanlar sevilmezmiş
**
Vefa borcu deyip geçmeyin sakın
Vefasız olanlara şöyle bir bakın
Vefalı dost bana canımdan yakın
Nankörün ekmeği yenilmez imiş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.