Bahtiyar Vahapzade kimdir? Aslen Azerbaycan’lı mı?
Bahtiyar Vahapzade kimdir, nereli, hangi dönemde yaşadı, hangi eserleri verdi, şiirde hangi tarzı benimsedi, neden tutuklandı, Azerbaycan’ın bağımsızlığında nasıl rol oynadı, halk kendisini neden milli kahraman ilan etti?
Azerbaycan’da Türkmen Büyüğü olarak bilinen, halk nezdinde efsaneleşen usta şair Bahtiyar Vahapzade’nin yaşam öyküsünü sizler için derledik…
Bahtiyar Vahapzade kimdir, nereli, aslen Azerbaycan’lı mı, hangi dönemde yaşadı, hangi eserleri verdi, şiirde hangi tarzı benimsedi, neden tutuklandı, Azerbaycan’ın bağımsızlığında nasıl rol oynadı, halk kendisini neden milli kahraman ilan etti?
İşte cevabı:
Bahtiyar Vahapzade 1925 yılında Azerbaycan Şeki’de doğmuştur. Babası Mahmut Efendi, Şekili bir molladır. Annesi Gülzar Hanım ise ev hanımıdır. Bir hatırasında annesi hakkında şunları söyleyecektir: "Gülzar annem benim terbiyeme ve eğitimime çok dikkat etmiş, yüksek eğitim almam ve hayatta başarılı olabilmem için kendini çıra gibi yakmıştır. Çocuğunu sevmeyen, onun yolunda her türlü zorluklara katlanmayan anne bulmak çok zordur”
Vahapzade’nin çocukluk yılları Bolşeviklerin Kafkaslarda hakimiyet kurmaya çalıştıkları dönemdir. Şeki’de iken şahit olduğu olaylardan birisi yetiştiği ortam hakkında bilgi verecek şekildedir. “Şeki'de, Göynüklü Molla Mustafa'nın ve Behram Bey'in rehberliğinde isyan çıkardılar. Ayaklanan halk şehrin idaresini ele geçirdi. Bakü'den gelen Rus ordusu ayaklanmayı zor bastırdı. Bu ayaklanmada halkın büyük bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da dağlara çekildi.” Yıllar içinde bu tür isyanlar bastırılmış, Ruslar Azerbaycan’da kesin hakimiyeti sağlamışlardır.
AİLE BAKÜ’YE TAŞINIYOR
Bahtiyar Vahabzade, henüz dokuz yaşında iken ailesi Şeki’den Bakü'ye taşınmıştır. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamlar. 1942 yılında girdiği Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden 1947 yılında mezun olur ve Dilbilim bölümünde öğretim görevlisi olarak ders vermeye başlar. Vahapzade, İkinci Dünya savaşının çıktığı yıllarda edebi yazılarını yayımlamaya başlar. 1945 yılında Azerbaycan " Yazıcılar İttifakının" üyeliğine kabul edilir.
BAĞIMSIZLIK HAREKATINDA YER ALDI
Vahabzade, Azerbaycan’da 1960'larda başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerindendir. İran ve Rusya’nın Azerbaycan’ı parçalamasıyla ilgili yazdığı bir şiir olan 1959 tarihli Gülistan isimli şiirinde, Azerbaycan halkının yaşadığı felaketleri anlatmıştır. Adı geçen eserinde dolayı 1962 yılında milliyetçi damgası vurulan şair, iki yıllığına üniversitede ki görevinden de uzaklaştırılır.
HAYALLERİNİN ÜLKESİNE GELİYOR
Vahapzade, 1961′de çocukluğundan beri özlemini çektiği, hayallerinin ülkesi olan Türkiye’yi birkaç gün için ziyaret etme fırsatını bulur ve İstanbul’a gelir. Çok sayıda ilmi kongrelere katılmış, seyahatler yapmış, Almanya'daki Türk işçileri üzerinde araştırma ve incelemeler de yapmıştır. Birçok defa Türkiye'ye gelen şair Türkiye'den Bakü'ye giden pek çok ilim ve sanat heyetiyle görüşüp, görüş alışverişinde bulunmuştur. 1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahabzade, 1990 yılında emekli olana kadar üniversite de ders vermeyi sürdürmüştür.
ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN ÖNCÜLERİNDEN
Vahapzade, bütün olumsuzluklara ve Sovyet rejiminin baskılarına rağmen özgürlük mücadelesinden hiç yılmamıştır. Azerbaycan halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok eserini yurt dışına kaçırarak yayınlanmasını sağlamıştır. SSCB döneminde 1960'larda özellikle edebiyat alanında kendini gösteren özgür düşünce akımının ülkesindeki öncülerinden biri olmuştur.
Azerbaycan'ın azatlığı , (hürriyeti ) için uğraştığı eserlerinde sürekli bu konuları gündeme getirdiği için Sovyetler birliği hükümetince kovuşturma geçiren hatta tutuklana Şair, buna rağmen Sovyetler Birliği hükümetince birkaç kez eserlerinden ve hizmetlerinden dolayı devlet ödülleri ve nişanları almıştır. 1974- yılında Başarılı sanatkar nişanı, 1975-yılında Hükümet, 1984 yılında SSCB devlet nişanına layık görülmüştür.
RUS KOMUTANIN YAKASINA YAPIŞIYOR
1990 yılında Rus tankları Bakü’ye girdiğin de Ruslar, meydanda toplanmış halkın üzerine tankları sürerek, birçok insanın ölmesine ve yaralanmasına sebep olmuşlardır. Rus komutan meclise girdiğinde Meclis’te bulunan Bahtiyar Vahabzade, Rus komutanın yakasını tutup, “Senin burada ne işin var, kimsin sen. Bizim topraklarımızı işgal edemezsiniz. Biz bağımsızlığımızı kazandık.” Diye haykırmıştır. O sırada komutan elini tabancasına götürür. Azerbaycan’ın o dönemdeki yetkililerinden birisi komutanın kulağına eğilip, “Eğer onu öldürürseniz, buradan hiçbiriniz canlı çıkamazsınız. Bütün Azerbaycan ayağa kalkar” demiş ve subay Vahapzade’yi öldürmekten vazgeçmiştir.
HALKIN SEVGİLİSİ HALİNE GELİYOR
Eserlerinde sürekli olarak Azerbaycan Türkçesini kullanan ve halkının duygularına tercüman olan Vahabzade, Azerbaycan'da Halk Şairi ve Halk Önderi vasıflarıyla saygı görmüştür. Halkın sevgilisi haline gelen Vahabzade, 1980–2000 yılları arasında 5 defa milletvekili seçilir 1995 yılında Azerbaycan özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı İstiklal Nişanı ile ödüllendirilir.
13 Şubat 2009 tarihinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki evinde, 84 yaşında iken vefat eder. Bahtiyar Vahapzade'nin cenazesi, uzun yıllar ders verdiği Bakü Devlet Üniversitesinin salonunda düzenlenen törenden sonra tanınmış ozan, edebiyatçı, bilim ve siyaset adamlarının mezarlarının bulunduğu Fahri Hıyaban'da toprağa verilmiştir. Son asrın bu görkemli sanatçısının ünü Türk Dünyasının sınırlarını aşarak bütün kainata yayıymış ve eserleri tercüme edilmiştir.
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Azerbaycan kaynakları son 30 -40 yıl içerisinde Vahapzade kadar halk tarafından sevilen bir başka şairin olmadığı görüşündedirler. Vahapzade, şiirleri ile halkın sevgisini kazanmanın ötesinde şiirlerinde kendine özgü bir hayat felsefesi de işlemiştir. Şiirlerinde bireysel konuları da ele almasına rağmen daha ziyade toplumcu bir şair olarak değerlendirilmelidir. Bireysel konulardan ziyade, ezilen ve istiklalleri ellerinden alınmış milletlerin dramlarını, esaret çeken insanların psikolojilerini, diğer kültürlerin esareti altında kalan bireylerin iç dünyalarında kopan fırtınaları edebi bir dille gündeme getiren şiirler yazmıştır. Daha çok toplumcu ve halkçı bir şair görünümü veren Vahapzade’nin şiirlerinde yer yer bireysel mevzuların da yer aldığını söylemek mümkündür.
HALKIN GÖZÜNDE TÜRKMEN BÜYÜĞÜ
1960 yıllarda başlayan "Milli Azatlık" milli özgürlük hareketinin içinde yer alan ve Azerbaycan’ın azatlığını, hürriyetini şiirlerinde ve eserlerinde işleyen bir şairdir. Ana dilinin saf ve temiz kalması için mücadele eden bir dilbilimci ve şair olarak halkın gözünde bir Türkmen büyüğü haline gelmiştir. Şair, dertlerine çözüm uman halkından her gün onlarca mektup alıyordu. Azerbaycan halkı dertlerine çare bulacak bir umut kapısı olarak gördüğü şairin evinin kapısından ayrılmıyor onu bir çeşit Türkmen büyüğü olarak görülmüştür.
ŞİİRDE SADELİĞE ÖNEM VERİYOR
Şiirlerinde ana dilinin inceliklerini, söylem güzelliğini, deyimlerden ve Azeri kültürünün düşün özelliğinden gelen doğal deyişleri kullanan şair yapmacıksız, zorlamasız, samimi, içten bir üsluba ulaşmıştır. Yabancı kökenli düşünme, deyiş, imge ve söylemlere tenezzül etmeyen şair Azerbaycan edebiyatıyla Türk edebiyatının muhayyile, deyiş, teknik ve dil zenginliklerinin dışındaki yabancı menşeli anlayışları taklide kalkışmamıştır. Onun şiirlerinde yerel kültürün zenginliği, içtenliği ve doğallığı bulunur. Bir halk şairi olarak görülmesindeki ana sebep de budur.
Karabağ meselesi ile de ilgilenen şairin, Karabağ meselesi üzerinde de bir hayli çalışmaları olmuştur. Halkçı şiirlerinin yanı sıra halkın manevi önderi haline gelen Vahapzade’nin kapısı bir çeşit ümit kapısı olmuş, herkesin derdini dinleyerek dertlerini derman; şikayetlerine çare olmaya çalışmış, milletvekilliği esnasında halkın menfaatlerini korumak için elinden geleni yapmıştır.
ESERLERİ
ŞİİRLER VE MANZUM HİKAYELER:
•Menim Dostlarım,
•Bahar,
•Dostlug Nağmesi,
•Ebedi Heykel,
•Çınar,
•Sade Adamlar,
•Ceyran,
•Aylı Geceler,
•Şairin kitaphanası,
•Etiraf,
•Şeb-i Hicran,
•İnsan ve Zaman,
•Bir Ürekde Dört Fesil,
•Seçilmiş Eserler,
•Kökler-Buğdaylar,
•Deniz-Sahil,
•Bir Baharın Garangusu,
•Dan Yeri,
•Payız Düşünceler,
•Şehitler,
•Özümle Sohpet,
•Mugam.
TİYATRO ESERLERİ:
•Vicdan,
•İkinci Ses,
•Yağıştan Sonra,
•Feryat,
•Darağacı,
•Artık Adam.
HATIRA-SEYAHATNAMEİ:
•Sanatkar ve Zaman,
•Sadelikte Büyüklük,
•Derin Katlara Işık.
DİĞER DİLLERE ÇEVİRİLER
•Türkçe (Türkiye Türkçesi) 15 kitap
•Rusca 14 kitap
•İran’da Azerbaycan Türkçesi 5 kitap
•Ermenice 3 kitap
•Özbek Türkçesi 2 kitap
•Almanca 2 kitap
•İngilizce 2 kitap
•Türkmen Türkçesi 1 kitap
İşte Türk Dünyası’nın gönlünde taht kuran Vahapzade’nin o muhteşem şiirlerinden birkaç tanesi…
ALLAH
İdrakda yol açmış geceden gündüze Allah,
Güldürmesin öz könlünü, gülmez üze Allah.
Dünyaya şafaqlar kimi tanrım sepelenmiş,
Galbin gözü yanmasa, görünmez göze Allah.
Allah! Bilirik cism deyil, bes nedir Allah?
En yüksek olan haqda, haqiqatdir Allah.
Dondunsa tekamül ve gözellik qabağında,
Derk et bu, teeccübde, bu heyretdedir Allah.
Bildik, bilirik, gizlidir insadakı qüdret,
Herkes onu fehm etmese, acizdir o, elbet.
İnsanın ezel borcudur insanlığa hörmet,
İnsanlığa hörmetde, liyaqatdedir Allah.
Gerçek de budur: gizlidir her zerrede vahdet.
Bir zerre iken külle qovuşmaq ulu niyyet.
Gördüklerimiz zahirdir, batne nüfuz et!
Batndeki, cövherdeki fitratdedir Allah.
Fitrat da yatır sözde, sözün öz yükü fikrim.
Seçmiş, seçecek daima tükden tükü fikrim.
Men bir ağacam, yarpağı sözler, kökü fikrim,
Sözlerde deyil, sözdeki hikmetdedir Allah.
İnsan! Tepeden dırnağa sen arzu, dileksen
Nefsinde duyumsuz, faqat eşqinde meleksen
Zülmün üzüne haqq deyilen şilleni çeksen,
Şillande möhürlenmiş o qeyretdedir Allah.
Cahil enar alçaqlığa, öz qalbine yenmez,
Vicdandan eğer dönse de, heyrindn o dönmez.
Zülmetd, cahalete, adavette o görünmez,
İlqarda, sadaqatde, muhabbetdedir Allah.
MEN TÜRKEM
Sen bizi aldatdın yillalardan beri,
Men çerhi-felekden ders götürmüşem.
Özge anasından süd emenleri
Özge qulluğunda duran görmüşem.
Besdir dözdüyümüz ölümden beter,
Köhne bazardakı köhne hırka.
Milleti yüz yere caladın, yeter,
Yüz arkın suyunu qatma bir arka.
Aslimi, neslimi tanıyıram men,
Karışıq deyilem, özümden Türkem.
Sen kimsen, sen nesen, özün bilersen
Men ilk kaynağımdan Türkoğlu Türkem!
Sübutdur, delildir, ağlın qiblesi,
Deyişe bilersen ağlımı ancaq.
Canım çıhana dek qalbimin sesi,
“Türkem”-gerçeyini pıçıldayacaq.
ECDADA BORCUMUZ
İmandan, gümandan, esen külekten
Bu millet bir nice yere bölündü.
Biri öbürünü iğnelemekten
Sanki çevrilerek akrebe döndü.
Bu ona şer atar, o buna bühtan
Allah kendi yetsin feryadımıza
Bıkıp kendimizi damgalamaktan
Şimdi de geçmişiz ecdadımıza.
İyiyi dışarda arıyoruz biz
Farkını bilmeden boşla dolunun
Savaş meydanından çekilmeğimiz
Adına yazılmış koç Köroğlu’nun:
“Yiğitlik on imiş, dokuzu kaçmak”
Bizim kimliğimiz bu imiş ancak?
Kendini küçültmek nerdendir bizde?
Nedir kendimize bu şer, bu bühtan?
Bizim aşağılık düşüncemizde
“Öküz olmaz imiş ev danasından.”
“O altın götürüp ülkeden” diye
Bühtan da yamadık Resulzade’ye.
Ama bir ayarı olur yalanın
Gel dünü bu güne satma sen bu gün
Kendi baştan başa altın olanın
Neyine gerekmiş altın, bir düşün.
Sen Allah, taş atma sen billur suya,
Gün gelir, vicdanın kınayar seni.
Amandır, koymayın karşı karşıya
Gelin Neriman’la Resulzade’yi
ANNEM ÖLDÜ MÜ?
Ne hız ellerini üzdün dünyadan
Balanı tek koyup nereye gittin?
Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..Güneş gurup etti… oda karardı…
Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
Şimdi düşünürüm senden ne kaldı..
Gönlünde hatıran kara hal gibi…
Beni boya başa yetirdin anne
Bize borçlu bildik her zaman seni
Sen beni dünyaya getirdin anne
Bense yola saldım dünyadan seni…
Sen bana beşikte ninni çalmışsın
Bugün ninni çalsam sana ben de mi?
Senin şirin şirin ninnilerini
Sana gaytarayım cenazende mi?
‘Uykun şirin olsun’ diyerdin bana
‘Uykun şirin olsun’ deyim mi sana
Gerek ben basına dönüm dolanım,
Beni hayat için hep uyutanım,
Söyle ölümçün
Nasıl uyutayım seni ben bugün?
Bu nasıl dünyadır anlayamam ben,
Cilvesi cürbecür, rengi cürbecür
Dün öz nefesiyle seni işiden
Bugün buza dönüp, tasa dönüptür
Bu nasıl dünyadır…
İnsanoğlunun
Hayali göktedir kendi yerdedir…
Sağken omuzunda hayatın yükü
Ölende ceseti çiyinlerdedir…
Bu nice dünyadır bu nice dünya
Ölüm hakikat hayatı rüya
Derdimin gamımın ortagı sendin
Niye yüz çevirdin ya niye benden? …
‘Derdin bana gelsin’ hani diyerdin
Niye dert ekledin derdime ya sen
Annem, kimse seni darıltmamıstır,
ben seni
Ben seni darıltan kadar.
Şimdi kime açsam derdimi bir bir
Kim benim derdime yanar sen kadar?
Evin her yerinde görülür yerin
Gözüm ahtarcıdır anne ey anne
‘Ninem’ ‘hani’ diyor küçük azerin
Ne cevap verem ana ey ana
Bilmem bilmem bilmem bu ölüm nedir
Hayat var iken
Nefesin ey anam hala evdedir
Kendin yer altinda taşa dönmüşsün
Bugün yedin oldu…
Annem yedi gün,
Bizimle beraber ağlar odalar
Sana
Yalniz sana
Sana demek için
Gönlümde ne kadar bilsen sözüm var…
Annem ısmarlandın anne topraga
Bu ölüm sineme çekti dağ benim
Sen benim arkamda benzerdin dağa
Sanki de arkamdan uçtu dağ benim…
Ömrü başa vurdun altmış yaşında
Altmışın üstünde durup yaşında
Artık senin için durudgu zaman
Benim çün dolaşır
Gün olur akşam…
Vakit geçer sen benden uzaklaşirsin
Ben sana günbegün yakınlaşırım…
BAYRAK
Torpağım üstünə kölgələr salan
Mənim varlığımın cilası bayraq.
Zəfərdən doğulmuş
Göytürkdən qalan
Qurdbaşlı bayrağın balası bayraq.
Üç rəngli bayrağın kölgəsində mən
Qaraca torpağı vətən görmüşəm.
Zəfər güllərini dövri qədimdən
Bayraq işığında bitən görmüşəm.
Bayraq mənliyimdir, bayraq kimliyim,
Bayraq öz yurduma öz hakimliyim.
Harda əcdadımın ayaq izi var,
Bu zəfər bayrağım orda dikəlsin.
Keçdiyi yerlərdə dağlar, yamaclar
Onun hüzuruna salama gəlsin.
Tarixdən qədimdir, zamandan qoca
Mənim bayrağıma sancılan hilal.
Aləmə nur saçdı tarix boyunca
Məbədlər başma tac olan hilal.
Daim ucalasan! Savas günündə
Əsgər silahıyla səni tən görüm.
Yalnız zəfər çalmış şəhid önündə
Səni alqış üçünə yilən görüm.
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.