Ankara'nın meşhur kokoreççisi Hacı Seyfullah: İşin sırrı sevmek
İskitler’de 21 yıl önce 5-6 ekmekle seyyar olarak kokoreç, köfte satan Hacı Seyfullah, bugünlerde Başkent’in en ünlü sokak lezzeti duraklarından. Gazetemize konuşan Seyfullah Ağrı, “İşin sırrı; temizlik, güler yüz ve işini severek yapmak” dedi.
Başkent’in nam salmış sokak lezzetlerinden İskitler’de bulunan Hacı Seyfullah’ın Yeri, Başkentlilerden yoğun ilgi görüyor. Gecenin geç saatlerine kadar şehrin pek çok farklı noktasından kokoreç ve köfte müdavimlerinin adresi burası oluyor. İşletme sahibi Seyfullah Ağrı lezzetlerinin sırrını temizlik, güler yüz ve işini severek yapmak olduğunu söylüyor. Ağrı, “Ben 1986’dan beri gıda sektöründeyim 21 yıldır da sanayide bu köşede iş yapıyorum. Para kazanmak benim için ikinci planda. İnsanları kazanmak kadar güzel bir şey yok” dedi. Ağrı yemeklerin yanında kendine has usulle pişirdiği kaya tuzlu köy biberi ile de biliniyor.
TEMİZLİĞİN SEMBOLÜ BEYAZ ÖNLÜĞÜMÜ 21 SENEDİR HİÇ BIRAKMADIM
Mesleğinde en önem verdiği hususun temizlik olduğunu belirten Ağrı, “Burası sanayi bölgesi her yer yağ, kir içinde kalabiliyor. 1998 yılında buraya geldiğimde küçücük bir tezgâhla köşe başında duruyordum. Bakın o zaman dahi o beyaz önlüğümü giyerdim. Her gün temizler vatandaşın karşısına tertemiz çıkardım. Halen o alışkanlığımı devam ettiririm. Hatta kış geldiğinde sokakta ayazı yerken içim sızlardı. Önlüğümü çıkaramazdım ama hava soğuktu. Kış gelmesin isterdim. Şükür bugün kapalı alandayız. Tezgâhımız giderek büyüdü. Yine temizlik konusunda dikkat ediyoruz. Vatandaş bir kere beğenmezse gelmez. İnsanları kaybetmek çok kolay ama kazanmak çok zor” dedi.
BENİM İÇİN İNSAN KAZANMAK ÖNEMLİ
İnsanlarla iletişimine bir müşteri esnaf ilişkisinden öte bakan Ağrı, “Şu an Ankara’da ünlüyüz paramızı her zaman kazanırız. Toplum her kesiminden en zengininden en garibanına kadar vatandaş gelir burada yemek yer. Parayı her zaman kazanırız. Mühim olan insan kazanmak, insan biriktirmek. Aç gözlü hiçbir zaman olmadım. Şimdi bana ciğer sat, tavuk sat deniyor ama ben satmam. Gerek yok onu da başka bir arkadaş satsın parasını kazansın. Şubeleşmek, işi büyütmek bana göre değil. Oğlumu yetiştirdim, ileride ona bırakmayı planlıyorum. Başında durmadığın iş senin değildir” ifadelerine yer verdi.
VATANDAŞ SOKAĞI DAHA ÇOK SEVİYOR
Bir lokanta açtığını ve müşterisini oraya davet ettiğini belirten Ağrı “Ben lokanta açtım. Müşterim daha sıcak, daha nezih bir ortamda yemek yesin orada olsun diye. Ama bu müşterimde karşılık bulmadı. Herkes biz seni böyle seviyoruz dedi. Bende bir daha lokantada durmadım. Orada diğer elemanlar duruyor. Gündüz gelirim 2-3 gibi gecenin 2-3’üne kadar dururum. Açıkçası lezzet olarak her zaman bu konsept daha lezzetlidir. Çünkü yemek ocaktan çıkar vatandaşın eline düşer. Arada beklemez, tabağa değmez. Bizde müşterimize saygı duyduk artık hep buradayız” dedi.
KAYA TUZLU KÖY BİBERİ VATANDAŞ ÇOK SEVİYOR
Yemeklerin yanında ikram olarak verdikleri biberin vatandaş tarafından yoğun ilgi gördüğünü belirten Ağrı, “Bazı gittiğim yerlerde biber veriyorlardı ama acıydı yiyemedim. Biz de yemeğin yanında vatandaşa bir şeyler ikram etmek istedik. Normal sivri biber denedik çok rağbet görmedi. En son köy biberi denedim. Çok sevildi. Onun lezzetinin sırrı kokorecin, köftenin altında közün üzerinde pişiyor. Oradan nemleniyor ve üzerine kaya tuzu döküyorum” dedi.
GARİBAN KARNINI BURADA DOYURUR
İhtiyaç sahiplerini kapısından boş çevirmemeye gayret gösterdiğini de belirten Ağrı, “Benim bugüne kadar burada ayakta durmamın sebeplerinden biri de garip, guruba, ihtiyaç sahibi burada yemeğini yer. Kapıya geleni boş çevirmemeye çalışırım. Her zaman söylerim tek sahip vardır o da Allah’tır. Bizler emanetçiyiz. Gerek çalışan arkadaşlarla gerekse buraya gelen benim karnım aç diyen ihtiyaç sahibiyle onu düşünerek iletişime geçerim, düşünürüm konuşurum. Hayatta böyle olmak lazım” dedi.
Erkal Erdoğan//İLKSAYFA
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.