Ankara il “EVET”e hazır
AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, yeni sistemin bin yıllık tarihimize, Anadolu’nun yapısına çok uygun olduğunu, MHP lideri Bahçeli’nin de milli bir sistem olduğunu gördüğü için destek verdi.
AK Parti Ankara İl Başkanlığı, Nisan ayında gerçekleşmesi planlanan referanduma yönelik hazırlıklarını tüm hızıyla sürdürüyor. AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, Anayasa değişikliğinin neler getirdiği ve referandum çalışmaları hakkında gazetemize çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Habervaktim’in sorularını cevaplayan AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, yeni sistemin bin yıllık tarihimize, Anadolu’nun yapısına çok uygun olduğunu, MHP lideri Bahçeli’nin de milli bir sistem olduğunu gördüğü için destek verdiğini anlatırken, referanduma 100 bin kişilik bir kadro ile hazırlandıklarını açıkladı. AK Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı’yla makamında yaptığımız söyleşi şöyle:
100 BİN KİŞİLİK BİR KADRO
-Referanduma hazır mısınız, çalışmalarınız ne durumda?
Seçim Koordinasyon Merkezlerimizin hazırlıkları bitti, bir tane ana merkez olacak ve ilçe binalarında ilçelerin Seçim Koordinasyon Merkezleri bulunacak. Fiziksel hazırlıklarımızı önemli ölçüde bitirdik, detay çalışmalarımızı yapıyoruz. Toplantılarımıza devam ediyoruz, Cumhurbaşkanımız 7 Şubat’a kadar yoğunluk olmasın şeklinde talimat verdi. Hazırlıklarımızı bitirdikten sonra referandum faaliyetlerine başlayacağız. Şuanda alan araştırmalarımız, çalışmalarımız ve çalışmalarımızın sonucu alandaki dönüşlerle ilgili faaliyetler sürüyor. Teşkilatımıza başkanlık sistemi modeliyle ilgili bir taraftan bilgilendiriyoruz.
-Sayı bakımından kadronuz nasıl?
Ankara’da 1431 mahalle var, bizim bütün mahallelerde mahalle yönetimi var. 11 bine yakın sandık vardı, sandıklardaki seçmen sayısı 400’e çıkarılınca muhtemelen 9 bin ile 10 bin civarına inecek sandık sayısı. Her sandık bölgesinde de sandık yönetim üyelerimiz var. Sandık ve yönetim kurulu üyelerimiz olmak üzere seçimde 100 bin kişilik bir kadromuz bulunacak. Bir disiplin içerisinde takip edip çalışmalarımıza devam edeceğiz.
GRİ DÖNEMLER TEKRAR OLMASIN DİYE
-Vatandaşların referandum ve Anayasa değişikliği konusunda tam bilgi sahibi olmadıkları belirtiliyor. Biraz yeni sistemden bahseder misiniz?
Başkanlık sistemini, doğru olduğuna ve bu memleket için hayırlı olduğuna inandığımız için getirmek istiyoruz. Herkesin bir kere şunu bilmesi lazım ne Tayyip Erdoğan’ın ne de AK Parti’nin seçim kazanma endişesi yoktur, partili cumhurbaşkanlığı sistemi de olsa parlamenter sistem devam etse önümüzdeki seçimlerde yine Ak Parti tek başına iktidar olacaktır, gösterdiği cumhurbaşkanı adayı da zaten seçilecektir. AK Parti ve Erdoğan’ın seçim kazanma endişesi yok, çok uzun vadede bu memleket istikrarsızlığa düşmesin diye bu sistemi getirmek istiyoruz. 2015’de kasım ve haziran ayındaki gibi gri dönemler tekrar olmasın, bir güç kaybı bir sıkıntılı dönem olmasın diye bu sistemi istiyoruz. Dünya’yı iyi gözlemleyen kişiler zaten bu sistemin çok doğru bir yol olduğunu fark ediyor. Devasa bir Avrupa Birliği buna benzer yönetim reformlarını yapamadığı için dağılma sürecine girdi. Bir merkezde, bir başkan ve ideal oluşturamadılar. AB şuan dağılma sürecine girdi bu bütün ülkeleri bekleyen bir tehlike. Parlamenter sistemin ağır, hantal ve de istikrarsızlığı çağrıştıran modeliyle devam etmek özellikle Anadolu coğrafyasında neredeyse bir ihanet artık. Avrupa’daki birçok artık düşük oranlarla iktidar bulmanın yollarını aramaya başlıyor. Parlamenter sistem içinde kalıp bu sorunları aşmaya çalışıyorlar, biz ise zaten doğru olan bir sistemi getirmeye çalışıyoruz.
HEPSİNİN GELDİĞİ NOKTA BUYDU
-Sağda öne çıkmış siyasi liderlerin de özlemi buydu, değil mi?
Evet, bunun gözden kaçırılmaması lazım; rahmetli Erbakan, rahmetli Demirel, rahmetli Türkeş, rahmetli Özal yani memleketin idaresinde bulunmuş, uzun süre başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış insanların hepsinin geldiği nokta “mutlaka bu ülkede başkanlık sistemi olmalıdır.” Siyasette bir birine rakip olan bu liderler düşük oy oranına sahipken bile başkanlık sistemini savunmuş. Çünkü şunu yaşamışlar iktidar olmuşlar, millete söz vermişler ama çözememişler. Parçalı koalisyon yapısıyla ve yahut güçsüz bir yönetim anlayışıyla bunun çözülemeyeceğini görmüşler ve hepsi en nihayetinde siyasette en olgun oldukları dönemlerinde bu ülkede başkanlık sistemi olmalıdır demişler. Bu yeni bir şey değil zaten, biz inanarak bu sistemin gelmesini istiyoruz ve insanlara hatırlatıyoruz bu doğruyu. Kuvvetler ayrığına bir darbe söz konusu değil, gerçek bir kuvvetler ayrılığı olduğunu ifade etmek gerek. Meclisle, yürütme ve yasama arasındaki sınırları daha net şekilde tanımlıyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi bütün partiler için büyük bir fırsat çünkü bundan sonra bir partinin çok popüler bir adayı olduğu için ciddi olarak kazanma şansını yakalayacaktır. Bunu maalesef ya küçük partiler fark etmediler veya anlamadılar olayı. Esasında bu sistem bütün partilere şans getiriyor.
12 EYLÜL’ÜN İZLERİ SİLİNMEYE DEVAM EDİLİYOR
-Bu değişiklerle 12 Eylül darbesinin bir dayatması olan 82 Anayasa’sının izleri tamamen silinecek mi?
Yeni değişiklik anayasanın tamamını kapsamıyor, 18 maddede bir değişiklik görünüyor. Darbe anayasasının ve otoriter eğilimin tamamen ortadan kalktığını söyleyemeyiz. Çünkü biz çok uzunca bir süreden beri anayasanın otoriter olan bütün maddeleriyle ilgili eleştirilerimiz söylüyoruz, fakat bu konuda çok destek alamadık. Bu sefer yaptığımız değişiklik daha ziyade yürütmenin, yasamanın ve yargının daha nitelikli ilişkisini ve daha hızlı işlemesiyle ilgili bir değişiklik. Ama genelde baktığımız zaman 12 Eylül’ün izleri hala devam edecek, bu anayasanın biraz daha demokratikleşmesi, insan hak ve özgürlüklerini daha iyi tanımlayan bir hale gelmesi lazım. Bunu yaparken de bir tartışmaya konu olan anayasanın ilk 4 maddesi değişmeden de bu çalışmalar yapılabilir. Hem AK Parti’nin hem de Cumhurbaşkanımızın sürekli tekrar ettiği tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan bu dörtlü söylem esasında anayasasını ilk 4 maddesini tanımlıyor. Yapılan değişiklik 12 Eylül anayasasını biraz daha düzeltiyor biraz daha demokratikleştiriyor. Her türlü gurubun hak ve özgürlüklerini daha iyi hale getirmek istiyoruz.
BU İDDİALAR CİDDİYE BİLE ALINMAZ
-Referanduma hayır diyenler sistemi ve yasaları tartışmaktan çok “diktatör” ve “tek adam” eleştirilerini yapıyor, bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
“Diktatörlük” kelimesi Sayın Cumhurbaşkanımızı yıpratmak için icat edilmiş içi boş bir siyasi saldırı. Seçimle gelen, mahkemeler tarafından denetlenen, 2 sandık arası sadece yetki alan bir kişinin diktatör olarak tanımlanması akla zarar bir durum. Memleketi 3 bin dolar milli gelirden alıp 10 bin dolara getiren, ülkemizin alt yapısını Avrupa’daki birçok ülkedeki yapıdan daha iyi hale getiren, memleketi İslam dünyasına daha iyi entegre hale getiren bir kişinin “diktatörlükle” suçlanması çok yanlış bir söylem. O yüzden çok gayri ciddi şekilde karşılıyoruz, herkes seçimlere giriyor ancak 30 milyona yakın oy ala insan Cumhurbaşkanı oluyor. 30 milyon insanın desteğini kazanmış bir insana da nasıl “diktatör” diyebilirsiniz.
MİLLİ OLMASAYDI BAHÇELİ DESTEKLEMEZDİ
-MHP’nin ve Devlet Bahçeli’nin yeni sisteme destek vermesinin önemi size göre nedir?
Özellikle 2015’teki haziran ayıyla kasım ayı arasında yaşanan istikrarsızlık ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Sayın Bahçeli bizim önerdiğimiz başkanlık sisteminin milli bir proje olduğunu kabul etti. Eğer bu bir milli proje olmasaydı, milli bir talep olmasaydı ilk önce Sayın Bahçeli destek vermezdi. Memleketin, milletin ve bu devletin hayrına olduğu için kendi düşüncelerini revize etti ve memleketin başına gelenlerin tekrar yaşanmaması için böyle bir katkıda bulunmaya karar verdiler. Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin her türlü partinin üstünde milli bir proje olduğunu düşünüyoruz, MHP de bu düşüncede olduğu için katkıda bulundu.
PROVOKASYON ÇABALARI SONUÇSUZ KALACAK
-‘Hayır’ vereceğini söyleyen ve ‘Evet’ vereceğini ifade edenlerin bir kısmı birbirini hainlikle suçluyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu çok yanlış bir şey, Türkiye kaç tane seçim geçirdi, referandum geçirdi. Bütün dünyada seçimler oluyor, referandumlar oluyor, bazı ülkeler çok bilmiyor tabi halkımız çok sık referanduma gidebiliyor. Bir siyasal farklı görüş ayrı bir olay bir siyasi kutuplaşma ve ayrışma çok farklı bir olay. Yani şimdi Amerika’da da Clintoncılar ve Trumpcılar birbirleriyle mücadele ettiler ve mücadele etmeye de devam ediyorlar. Bunu ölüm kalım meselesi haline getirmemek lazım. Ama bu çabalar bir sonuç alamaz, ortamı germeye çalışıyorlar ama başarılı olamayacaklar. Türk milletinin demokratik olgunluğu çok yüksek, şuan bir kutuplaşma düşmanlık görmüyoruz. Sadece bir çaba var ama referandumun sonuna kadar bu çaba sonuçsuz kalacak.
ANADOLU’NUN YAPISINA UYGUN BİR SİSTEM
-Referandumdan ‘Evet’ çıkınca, ertesi gün nasıl bir Türkiye’ye uyanacağız?
Referandumdan sonra bir uyum yasalarının çıkması gerekiyor, 6 ay içerisinde bu yasalar çıkacak. Bu çalışmalar sonucunda partili cumhurbaşkanlığı yönetimine geçeceğiz inşallah, işlerin daha hızlı yürüdüğü, hem siyasal hem ekonomik hem de sosyal kararların daha hızlı alındığı, özellikle 2019’daki ilk seçimlerden sonra meclisin çok daha iyi bir denetim görevine yönelik yapı olacağını herkes görecek. Daha iyi işleyen ve daha iyi birbirini denetleyen bir sisteme doğru gidilecek, bu sistemde bölgemizdeki ülkelere örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Çünkü bu sistem bin yıllık tarihimize, Anadolu’nun yapısına ve bölgedeki siyasi anlayışa çok uygun bir sistem. Zaman içerisinde bu sistemin faydalarını ve getirdiklerini daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Dünyada iyi başkanlık modelleri uygulamaları var, kötü başkanlık modelleri uygulamaları var. Parlamenter sistemle ilgili iyi uygulamalar var kötü uygulamalar var. Esasen bunların hepsi ülkelerin demokratik olgunluğuyla ilgili. Bizim ülkemiz bu olgunluğun çok gelişmiş olduğu bir ülke. Son 10 yılın seçimleri de bunu çok iyi gösteriyor.
UĞUR ÖĞÜT / HABERVAKTİM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.