Ailelere Sosyal Medya Uyarısı: Uyutulan değil uyanık bir toplum olalım

Ailelere Sosyal Medya Uyarısı: Uyutulan değil uyanık bir toplum olalım

Sosyal medyanın aile kavramına karşı bir tehdit olduğunu dile getiren Sosyolog ve Aile Danışmanı Selda Kılıç, “Çağın gerisinde kalmamak için sosyal medyayı takip ediyoruz. Fakat bu akımlar aile değerlerimizi bozabiliyor” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında gerçekleşen boşanma sayısı, 180 bin 954 ile rekor kırmıştı. Boşanmaların yüzde 32,7'si evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşmişti. Kaba boşanma hızının 2022 yılında en yüksek olduğu il, binde 3,11 ile İzmir, binde 3,09 ile Uşak, binde 3,01 ile Antalya olarak açıklanmıştı.

Ülkemizde özellikle son yıllarda evlenme ve boşanma oranları incelendiğinde, boşanma oranlarının evlilik oranlarına göre daha yüksek olduğu belirlenmişti. Dolayısıyla boşanmaların sonucunda ise en çok etkilenen kişiler şüphesiz çocuklar olmaktadır. Aile bütünlüğünün bozulması, ailelerin yetiştirme tarzındaki yanlışları, teknolojinin ve sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden Sosyolog ve Aile Danışmanı Selda Kılıç önemli açıklamalarda bulundu.

haber-ic-003.jpg

ÇOCUKLARA GÖREVLER VERİLMELİ

Çocuklar için en önemli durumun ailesi olduğunu dile getiren Selda Kılıç, “Çocukların temel gerekliliklerden bahsetmek gerekirse, bunların en başında çocuğun anne babasıyla beraber huzurlu bir aile ortamında büyümesi gelmektedir. Yaşının kaldıracağı nitelikte görevler verip, bu süreçte çocuğu cesaretlendirerek pozitif yönlendirmelerle çocuğun özgüveninin gelişmesine imkan verilmelidir. Bu anlamda demokratik bir tutum izlemek, çocuğun kontrollü hata yapmasına müsaade etmek gelişiminde faydalı sonuçlar doğuracaktır. Bir sorunla ya da zor bir işle karşılaştıklarında anne babanın duruma tek başlarına müdahale etmesi yerine, çocukla beraber karar alarak sorunu sonuca ulaştırmaları, eksikte olsa işi tek başına çocuğun yapmasına imkan tanımaları en doğrusu olacaktır” dedi.

“AİLELER BİR ARADA GÖRÜNSE DE AYRI DÜNYALARDA YAŞIYOR”

Aile bütünlüğünün toplum tarafından yanlış anlaşıldığını dile getiren Kılıç, “Günümüzde aileler bir arada görünmekle birlikte aslında herkes farklı bir dünyada yaşıyor. Özellikle teknolojinin bu derece gelişmesi ile birlikte aile içerisindeki iletişimde yok denilebilecek kadar azalmış durumda. Aile bütünlüğü evdeki bireylerin sadece maddi ihtiyaçlarını sağlamakla bitmiyor. Manevi olarak iç dünyalarına da hitap etmeyi bilmeli ve ruh dünyalarının da ihtiyaçları da karşılanmalıdır. Günümüz şartlarında bu bütünlüğü korumak zor olsa da imkansız değildir. Aile bireyleri arasındaki birlik, beraberlik, bütünlük, etkileşim biçimi çocuğu önemli ölçüde etkilemekte ve kişiliğini biçimlendirmektedir” ifadelerini kullandı.

haber-iccc-001.jpg

“ÇOCUKLAR İÇİN BOŞANMAK KABULLENİLEMEDİ”

Boşanma sayılarındaki hızlı artış ile ilgili açıklamalarda bulunan Selda Kılıç şunları söyledi: “Son zamanlarda artık boşanmak sıradanlaştı. Sanki insanlarda şu bilinç oluştu “evlenirim olmazsa boşanırım” maalesef deneme tahtası gibi oldu en kutsal olan evlilik müessesesi. Evet, ciddi anlaşmazlıklarda boşanmak gayet normal bir durum fakat düzeltilebilecek durumlar varsa ailede, eşler birbirlerini seviyorsa ufak tefek kırgınlıklar tolere edilebilir. Hele hele arada çocuklar varsa ailelere ısrarla tekrar denemeleri önerilebilir.

Boşanmaların artması nasıl ki yetişkinler arasında normalleştiyse ve kabullenildiyse, çocuklar arasında da boşanma kelimesini duymak normalleşti fakat asla kabullenilmedi. Çünkü bir çocuğun anne ve babasının ayrılmasını kabullenmesi çok zordur. Alışması ise imkansızdır.”

ÇOCUKLARIN DA MAHREMİ VAR

Çocukların mahremiyetinin diğer her şeyden daha önemli olduğunu vurgulayan Sosyolog ve Aile Danışmanı Kılıç, ailelerin, çocuklarının olumsuz davranışlarının başkalarına anlatılmaması gerektiğini söyleyerek şunları ekledi: “Mahremin anlamı, ‘başkalarının görmemesi öğrenmemesi gereken’ demektir. İşte tıpkı herkesin mahrem bir hayatı olduğu, olması gerektiği gibi çocuklarında bir mahremiyeti, mahrem hayatları vardır. Aman çocuktur anlamaz dediğimiz her şeyi ta anne karnındayken anlayan bir canlının çocuk olarak anlamaması imkansızdır. Onların hakları anne, baba, öğretmen ya da büyüklerinin ellerinde değildir. Çocuktur ve olumsuz davranışları elbette olacaktır. Ama bu davranışların altındaki ana nedenleri araştırmadan, sanki tek suçlu çocukmuş gibi davranılması, haklarını hiçe sayarak çevrede konuşulması o çocuğun bütün bir hayatını etkileyecektir. Bilinçsizce hiçe sayılarak konuşulan her şey toplum içinde onun etiketlenmesine yol açacaktır.”

Çocukların artık teknolojinin içine doğduğundan bahseden Kılıç, “Günümüzde bu öyle bir hale geldi ki yemek yemek, su içmek gibi gözümüzü açar açmazda telefona bakma isteği oluştu. İnsanlar için artık telefonlar araç değil, bir amaç haline döndü ne yazık ki. Biz nasıl ki gözümüzü açar açmaz telefona bakıyorsak, çocuklarımızda gözünü açar açmaz bizlere bakıyor bizi örnek alıyor. Ebeveynlerin çocuklar için rol model olduğunu düşündüğümüzde sürekli elinde telefon ile ilgilenen ebeveynini gören çocuk telefon/tablet kullanımının uygun olmayan bir davranış olduğunu düşünemez. Öncelikle ebeveynlerin çocuklarına rol model olmaları gerekmektedir” dedi.

haber-iccccc.jpg

“YENİ TRENDLERİ UYGULMAYA ÇALIŞMAK YANLIŞTIR”

Selda Kılıç, Sosyal medya trendlerinin yaygınlaşması ile birlikte anne, baba ve çocukların toplu olarak bu trendlere uyması ile ilgili, “Bugün çocuklar geniş bantlı iletişimin, mobil cihazların, sosyal ağların, interaktif oyunların ve online videonun kişisel ve sosyal hayatlarına tamamen dahil olduğu, her şeyi kapsayan bir dijital medya ortamında büyümektedir. Böyle bir ortamda büyüyen çocukları yine bu ortamların zararlarından korumakta pek tabii biz ebeveynlere düşer.

Bizler küresel bir köy haline gelmiş bir dünyada kendi gelenek, görenek, adetlerimizden her geçen gün uzaklaşıyoruz. Dünya geneliyle hareket ediyoruz. Neden? Çünkü ellerimizde akıllı telefon dediğimiz araç bizi saniyesinde dünyanın öbür ucuna götürüyor. Böyle bir durumda değişmemek imkansız gibi görünüyor. Çağın gerisinde kalmamak, teknolojiyi yakından takip etmek çok güzeldir fakat sosyal medya da gördüğümüz her yeni akım ve trendi uygulamaya çalışmak yanlıştır. Üzülerek söylüyorum ki sosyal medya tıpkı bir girdap gibi içine tek tek herkesi alıyor. Bu zamanda çocuklarını da sosyal medyanın trendlerine göre yetiştirmek sanki bu akımlara ayak uydurmak, uymazsa çağın gerisinde kalmışlık hissi ile hareket eden bir yığın insan var. Bunların sonucunda ise saymakla bitmeyecek sosyal yıkımlar meydana geliyor maalesef. Sosyal yıkım demek bir toplumun bir kültürün yıkımıdır. Toparlanamayacak sonuçlar doğurur ve doğuruyor da…” ifadelerini kullandı.

“AİLE EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZDİR”

Aile olan bireylere ya da aile kurmak isteyen kişilere önemli tavsiyelerde bulunan Aile Danışmanı Selda Kılıç, “Son olarak ben bir Sosyolog ve aynı zamanda Aile Danışmanı olarak diyorum ki; lütfen toplum olarak uyutulan değil uyanık bir toplum olalım. Aile demek bizim en önemli değerlerimizdendir. Ailelerdeki yıkımlar arttıkça toplumlarda ki yıkımlar hızla artacaktır. Onun için aile kavramının içini boşaltmalarına izin vermeyelim. Aile içi iletişimimize önem verelim. Tıpkı tehlikeli silahlar haline gelen o ellerimizden bırakamadığımız telefonlarımızı önce sakince yere bırakalım. Sonrasında ise ailemiz bizden ne istiyor, ne bekliyor, onlar için neler yapabilirim? diyerek adım atalım” ifadeleri ile açıklamasına son verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.