3 Aylarda İbadetlere Yoğunlaşalım
Recep ve Şaban ayında Müslümanların nafile ibadetlerle Ramazan ayına hazırlanmasını öneren Kocatepe Camii İmam Hatibi İsmail Coşar, önemli günlerde mesaj atılmasını “Maalesef teknoloji fizikken bir araya gelmemizi engelliyor.
Müslümanlar için büyük önem teşkil eden 3 aylar öncesi muhabirimize konuşan Kocatepe Camii İmam Hatibi İsmail Coşar, önemli tavsiyelerde bulundu. Recep ve Şaban ayında Müslümanların nafile ibadetlerle Ramazan ayına hazırlanmasını öneren İsmail Coşar, önemli günlerde mesaj atılmasını “Maalesef teknoloji fizikken bir araya gelmemizi engelliyor. Varlıkta darlık çekiyoruz, kalabalıklarda yalnızlaşıyoruz” şeklinde eleştirdi.
BU GECELERİ KUTLAMA BİZE MAHSUS
Regaip Kandili’nin ardından 3 ayların başlangıcı olan Recep ayına giriyoruz, Müslümanlar bu dönemi nasıl değerlendirmeli?
Recep, Şaban ve Ramazan ayları birlikte 3 aylar olarak ifade ediliyor. Bu ayların faziletine dair Peygamber Efendimizin hadisleri var, bu hadisleri dikkate alarak insanlar Recep ve Şaban aylarında nafile olarak oruç tutarlar. Ramazanda kasten veya kazayla kaçırılmış olan oruçları kaza etme bakımından bir fırsat olarak değerlendirebilirler. Tabi nafile ibadetin bu aylarda sevabına dair Peygamber Efendimizin hadisleri mevcut, onun için hayır işleri bu aylarda sıkça yapılmalı. Müslümanlar hayır işlerini daha yoğun bir halde icra etmeye çalışırlar. Hayır, işlerinde biraz daha fazla fedakarlık yapmak suretiyle bu ayların faziletine önem vermiş olurlar. Ramazanı da karşılama bakımından bu aylar önem arz eder, bir nevi Ramazana hazırlık. Nafile oruç ve ibadetlerle vücudumuzu alıştırırız. Regaip, Miraç, Berat, Kadir Gecesi bir tek bizim milletimize mahsus bir gelenek ve anlayıştır. Başka İslam ülkelerinde pek rastlanılan bir durum değildir. Bu geceleri kutlama bize mahsus bir şeydir. Müslüman Türk milletinin Peygamber Efendimiz (SAV)’in hayatı boyunca tezahür eden önemli hadiselere biz hassasiyet göstermişizdir. Peygamber Efendimiz’in Miraç hadisesi bizim için çok ama çok önemlidir. Biz inanırız ki Efendimizin her hal ve hareketi bize örnek teşkil eder. Miraç hadisesini başka bir İslam ülkesi bizim gibi kutlamaz. Biz bu hadiseyi canlı hale getiririz, yani yaşıyor gibi geniş bir alanda değerlendiririz. Bu bizim Peygamberimize olan hassasiyetimizdir. Peygamber Efendimizin Miraç ettiği esastır, Kur’an’da vardır. Biz bu geceyi kutlarken Allah Resulünün heyecanını yaşarız. O kutlu geceyi peygamberimiz yaşamış ve bize nakletmiştir. Biz de bu hadiselerin bize geldiği kadarıyla büyük bir heyecan duyarak o geceyi nafile ibadet icra etmek suretiyle değerlendiririz.
Süleyman Çelebi şiirinde Miracı şöyle anlatmıştı:
Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz
Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
Ümmühân'ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser
Cümlesin eshâbına verdi haber
MÜSLÜMANLARIN YOĞUNLAŞMASI NORMAL
Ülkemizde bu gecelerde camiler doluyor ve ibadet hassasiyeti artıyor ama sonra bir düşüş yaşanıyor şeklinde eleştiriler geliyor siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müslümanlar bu gecelerde sadece yoğunlaşıyor. Müslüman her gün farklılık göstermeli, iki günü müsavi geçen hüsrandadır. Üç aylarda Müslümanlarda bir farklılık fark edilebilir. Hacca giden bir Müslümanı biz farklı görmek isteriz. İbadetlerine ve hayra yoğunlaşmasını bekleriz. Bu sosyolojik bir konudur. Her ibadet insana bir fazilet kazandırır. İnanmış insanın her meşru hareketi ibadettir. Bu davranışlarını 3 aylarda sevabı çok olması ümidiyle daha fazla yoğunlaşması normal. Bu yoğunlukta ona bir fazilet kazandırıyor. Ramazanlarda camiler doluyor, bir koşuş ve heyecan var. Bunu Ramazandan sonra görmüyoruz, bu demek değil ki Müslümanlar camilerden uzaklaştı. Belki de kalabalıklar azalıyordur inşallah ibadet azalmıyordur. İbadet devam ediyor fakat kalabalıklar azalıyor. Müslümanların Ramazanda ve 3 aylarda kazanmış olduğu fazileti bırakmamak için saklı yerlere dağılarak daha fazla icra ettiğine inanıyorum.
KALABALIKLARDA YALNIZLAŞIYORUZ
Günümüzde insanlar önemli günlerde akraba ziyaretlerinden çok mesaj atmayı tercih ediyor bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz.
Maalesef teknoloji fizikken bir araya gelmemizi engelliyor. Akraba ilişkilerini teknolojik açıdan değerlendirdiğimizde fiziksel olarak karşılaşamadığımız, özlemi doya doya gideremediğimiz hayatın içerisindeyiz. Eskiden birbirimize yaklaşıyor, birbirimize sarılıyorduk. Şimdi teknoloji yolları kısalttı fakat kısa yollarda uzaklaşıyoruz. Varlıkta darlık çekiyoruz, kalabalıklarda yalnızlaşıyoruz. İşte bu bizi rahatsız ediyor ve üzüyor. Bu durum bizde çok menfi etkiler yapıyor.
MÜŞRİKLER SALDIRMAYA DEVAM EDİYOR
Şehitlik mertebesi dinimizde büyük önem teşkil ediyor sizin bu konu hakkındaki fikirleriniz nedir?
Şehitlik mertebesi tartışılmaz. Eğer iman etmişsek, ibadet edeceksek hür olmamız lazım, vatanımız olması lazım, ezanımız olması lazım, bayrağımız olması lazım. Bunlar hürriyetin ve istiklalin sembolüdür, ezan İslam’ın şiarıdır. Allah Resulü (SAV) müşriklerin karşısında normal açıktan ezan yok, sesli Kur’an okuyamıyor. Sonra İslam selamete çıktı, Müslümanlar çoğalınca müşrikler yavaş yavaş dişlerini gösteremez hale gelince Allah Resulü açıktan ezan okuttu, sesli namaz kılınmaya başlandı. İstiklale ve hürriyete kavuştular, İslam sıkıntıdan kurtuldu. Müşrikler güçlerinin azaldığını görünce saldırmaya başladı. Ellerindeki o günkü silah neyse onunla saldırdılar, bu günde müşrikler aynen devam ediyorlar. Ezana saldırıyorlar, Müslümana saldırıyorlar, bayrağımıza saldırıyorlar, vatanımıza saldırıyorlar. Bunu da bizi bizden çalmak suretiyle kendilerine yakın olanları kandırmak suretiyle satın alıyorlar. Bizim milletimizi bize düşmen ediyorlar. Peygamberimizin en yakınını ona düşman etmediler mi, Ebu Cehil’i onun en azgın düşmanı yapmadılar mı? Bu günde aynı şekilde müşrikler devam ediyor. Bir devlet adamımız diyor ki; “Biz dünyayla savaşıyoruz, 3. dünya savaşındayız.” PKK onların sadece oyuncağız, silah, para, her şey müşrikler tarafından onlara aktarılıyor. “Burada ezan okunmayacak, bayrak dalgalanmayacak, bizim bayrağımız dalgalanacak” diyorlar. Sizinki bayrakta bizimki değil mi? Biz burada şehit olacağız, canımızı vereceğiz ama vatanımızı, imanımızı vermeyeceğiz. Camimizi yıktırmayacağız, ezanımızı susturmayacağız, bayrağımızı indirmeyeceğiz. Ben müezzinlikten imam oldum, minareye çıktığım zaman ezan okumandan önce karşımdaki bayrak ile konuşurdum. Bayrak bana ben dalgalanıyorum sen ezan oku, ben dalgalandığım müddetçe senin sesini kimse kesemez derdi. Minarede diyor ki ona bende hürriyet içinde okuyorum benim ezanımın rüzgarıdır seni dalgalandıran. Bayrakla ezan bizim mukaddesimizdir. Biz şehit olmaya her zaman hazırız, bu vatana düşman ayağı bastırmayız. Bu bize Allah’ın emridir, hubbül vatan minel iman (vatan sevgisi imandandır) biz imanımız yolunda can vermeye hazırız. Dünyada bir tek millet vardır hiç esaret altında kalmamıştır, biz şehit olacağız imanımızda sağlam kalacaktır. Milleti muvazzafa, milleti memduha ismini alan tek bir devlet vardır oda Müslüman Türk devletidir. Biz asırlar boyu İslam’ın hizmetkarlığını yapmışız onun için ismimiz Milleti muvazzafa, milleti memduhadır.
MİLLETİMİZ KIYAMETE KADAR BAKİ KALIR
Kocatepe Camii’nden birçok şehidimizin namazını kıldırdınız, sizi nasıl bir duygu sarıyor?
Gelen şehitlerimiz beni bu vatanın kıyamete kadar baki kalacağına inandırıyor ve gücümü arttırıyor. Zaten şehit verebiliyorsak vatanımız ve milletimiz kıyamete kadar baki kalır. Eğer şehit veremiyorsak o zaman bizi parçalarlar bölerler. Bu hissiyata sahip olmak lazım. Şehitler geldikçe vatanımızın zapt edilmeyeceği, işgal edilmeyeceği ve milletin bölünmeyeceği inancı bende yükseliyor. Allah’ın izniyle geçmişte olduğu gibi, işgal edilmemiş hiçbir yer kalmamışken biz bu memleketi silahımız dahi yokken kazma kürekle en modern silahlarla üzerimize gelen düşmanlara karşı korumuş bir milletin mensubuyuz. Hiç kimse heyecanlanmasın bu yurdu teslim etmeyiz. Şair diyor ki;
Minarelerde ezan, burçlardadır al bayrak
İşte mübarek vatan, işte mukaddes vatan
gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.