22 Temmuz 1965’te kurulmuştu: MİT 58 yaşında
Yurt dışında gerçekleştirdiği operasyonlarla dünya çapında üne kavuşan MİT, 22 Temmuz 1965’te milli politikalar ile ilgili gizli çalışmaları bir bütün olarak ele almak ve istihbaratı devlet çapında üretmek amacıyla kurulmuştu.
II. Dünya Savaşı’nın ardından radikal bir şekilde değişen uluslararası politik atmosfer, jeopolitik önemi büyük olan ulus devletleri zorluyordu. Batı bloğunun lideri Amerika Birleşik Devletleri ile doğu bloğuna önderlik eden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin içinde bulunduğu “soğuk savaş” istihbarat çalışmalarının önemini büyük oranda artırmıştı. Türk devlet adamları o dönemde CİA, Mossad ve KGB gibi güçlü istihbarat örgütlerinin gizli saldırılarına göğüs gerebilmek için harekete geçti. 22 Temmuz 1965’te Milli İstihbarat Teşkilatı kuruldu.
Aklımıza gelen ilk soru ‘koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin daha önce bir istihbarat örgütü yok muydu’ oluyor, vardı. Teşkilat-ı Mahsusa’nın 1918 senesindeki tasfiyesinin ardından 1926 yılında kurulan Milli Emniyet Hizmetleri (MAH) 39 yıllık bir süre boyunca devletin milli güvenlik politikasına hizmet etmişti. Fakat değişen politik dengeler sebebiyle dönemin Türkiye Cumhuriyeti yönetimi, ülkenin güvenliğini ve milli politikasıyla bağlantılı istihbarat çalışmalarını bir araya getirmek, istihbarat faaliyetlerinde yer alan kurumlar arasında uyum ve işbirliğini temin etmek ve istihbaratı uluslararası çapta üretebilmek için MİT’in kurulmasına karar verdi. Şimdi Türklerin yakın dönemdeki istihbarat çalışmalarına yakından bakalım.
YILDIZ İSTİHBARAT TEŞKİLATI VE TEŞKİLAT-I MAHSUSA
Osmanlı topraklarında 19. yüzyılın sonlarına doğru artan yabancı casusluk etkinlikleri ve bu eylemlerin padişah otoritesini doğrudan tehdit eder hale gelmesi nedeniyle II. Abd ülhamid Han, kişisel olarak yönettiği Yıldız İstihbarat Teşkilatı'nı kurmuştur. Bu yapılanma Türk tarihinin ilk organize istihbarat birimidir. II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle birlikte bu teşkilat kapatılmış ve ellerinde bulunan arşivlerin çoğu maalesef imha edilmiştir.
İttihat ve Terakki yönetiminin Osmanlı Devleti’nin idaresini almasıyla Enver Paşa, yabancı casusların artan faaliyetlerinden dolayı devletin ve milletin bütünlüğünü koruma amacıyla profesyonel bir istihbarat kuruluşunun oluşturulması gerektiğini düşünmüş ve 1913 yılında Teşkilat-ı Mahsusa resmi olarak kurulmuştur. Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşuyla Türkler ilk kez devlete organik bir şekilde bağlı olan bir istihbarat teşkilatına sahip olmuştur. Gizlilik esasına dayanan bu örgüt özellikle Trakya, Kafkasya ve Yakın Doğu’da aktif görev yapmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa mensupları Mısır, Filistin ve Arap Yarımadası gibi bölgelerde yabancı casuslara karşı karşı istihbarat operasyonları gerçekleştirmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa Mondros Mütarekesi sonrasında tasfiye edilmiştir.
MİLLİ EMNİYET HİZMETİ, MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI’NA DÖNÜŞÜYOR
1926 yılında istihbarat faaliyetlerine profesyonel bir yapı kazandırmak amacıyla Cumhurbaşkanı Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak'a talimat verdi. Fevzi Çakmak tarafından Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti bünyesinde bir İstihbarat Dairesi kuruldu. Daha sonra bu istihbarat dairesi Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti'ne dönüştürüldü. Milli Emniyet Hizmeti Hatay'ın Türkiye'ye katılmasında büyük rol oynadı. İkinci Cihan Harbi sonrasında devletin istihbarat sistemlerini bir araya getirerek uyumu sağlayacak ve ülkenin temel değerlerini koruyacak bir teşkilatın oluşturulması kaçınılmaz hale geldi. Bu kapsamda 22 Temmuz 1965’te Milli İstihbarat Teşkilatı kuruldu. MİT IŞİD, DHKP-C, PKK VE FETÖ’ye karşı yaptığı operasyonlarla dünya çapında tanınıyor.
EFSANEVİ APO OPERASYONU
Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden birisi olan PKK’nın ele başı Abdullah Öcalan, 1999 yılında efsanevi bir operasyonla paketlenerek Kenya’dan Türkiye’ye getirilmişti. Suriye’nin Türk hükümetinin baskılarına dayanamayarak Apo’yu sınır dışı etmesinin ardından terörist başı sırasıyla Yunanistan, Rusya ve İtalya’ya sığındı. İtalya’nın deport kararından sonra tekrar Yunanistan’a geçen Apo, Hollanda’ya iltica etmek için yetkililer ile görüşmeye başladı. Durumu anbean takip eden Milli İstihbarat Teşkilatı terörist lider Öcalan'ın Kenya'ya uçacağını ve sığınmak için Hollanda'ya gitmeyi planladığı istihbaratını aldı. Bu bilgi üzerine operasyon hazırlıkları başladı.
BİR DÖNEM BÖYLE KAPANMIŞTI
Dönemin ünlü medya patronu Cavit Çağlar’ın özel uçağı, Apo’yu Hollanda’ya uçuracak araca birebir benzeyecek şekilde boyandı ve kuyruk bölümüne işaret konuldu. Sadece iki pilot ve 4-5 MİT personelinin bulunduğu uçak, Türkmenistan'a aitmiş gibi gösterildi. Yolcu bilgileri için de "muz tüccarları" ifadesi kullanıldı. Aynı tip ve renkteki Hollanda uçağının dikkat çekeceği düşünülerek Uganda'ya inildi. Operasyon ekibi Uganda'da 10 gün boyunca muz tüccarı gibi hareket ederek beklemeye koyuldu. Öcalan'ı kaçırmak için Hollanda'dan gelen uçak havadayken ekip Nairobi’ye vardı. Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliği'nde gizlenen Apo, Hollanda'dan gelecek uçağa binmek üzere korumalar eşliğinde konvoyla yola çıktı. Havalimanına varınca karşısındaki uçağı Hollanda'dan gelen uçak zannetti. Takım elbiseli bir şekilde uçağa yaklaşan terörist başı, uçağın kapısının aniden açılmasıyla hızlıca paketlendi ve uçak motorları çalıştırılarak derhal Türkiye'ye doğru havalandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.