THD Başkanı Turhan Çakar: Yapılan sabitlemelerin hiçbir anlamı yok

THD Başkanı Turhan Çakar: Yapılan sabitlemelerin hiçbir anlamı yok

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, bazı zincir marketlerin fiyatlarını sabitlemeleriyle ilgili “Yapılan sabitlemelerin hiçbir anlamı yok. Zaten her üründe yüzde 100’ün üzerinde bir zam var. Zaten yüksek. Sabitlense de alınamıyor" dedi.

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, 26 Aralık 2022'de Türkiye'de en fazla şubeye sahip 4 zincir marketin genel müdürleri ile bir araya geldi. Toplantıda asgari ücret zammı sonrası etiket fiyatları değerlendirilirken 4 ulusal zincir markette ocak ayı itibariyle sabit fiyat uygulamasına geçildi. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, marketlerde yapılan fiyat sabitlemelerini, açlık ve yoksulluk sınırını detaylarıyla gazetemize anlattı. Çakar, “Yapılan sabitlemelerin hiçbir anlamı yok. Zaten her üründe yüzde 100’ün üzerinde bir zam var. Tüketicilerin satın alma gücü o kadar düştü ki artık insanlar kilo ile değil tane ile almaya başladı. Hiç meyve yiyemeyen, et yiyemeyen, sebze alamayan bir ezici çoğunluk var. Toplumun yüzde 90’ı açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu nedenle marketlerde yapılan sabitlemelerin hepsi hikâye. Zaten zamlı. Zaten yüksek. Sabitlense de alınamıyor. Sabitlenmese de” dedi.

whatsapp-image-2023-01-10-at-04-03-13.jpeg

GIDA ÜRÜNLERİ KİLO İLE DEĞİL TANE İLE ALINIYOR

Başkan Turhan Çakar, marketlerde yapılan fiyat sabitlemeleri hakkında açıklamalarda bulundu. Mevcut ekonomik politikalardan kaynaklı olarak tüketicilerin ezici çoğunluğunun açlıkla ve yoksullukla mücadele ettiğini iddia eden Çakar, “Ocak ayı içerisinde yapılan sabitlemelerin bir anlamı yok. Çünkü gıdada yüzde 100’ün üzerinde 3-4 kat zam var. Bu zamların da en büyük artış oranı tüm gıda ürünlerinde yapıldı. Kasım ayı itibariyle 2021-2022 yıllarını kapsayan bir araştırma yaptık. Bu araştırma kapsamında 30’dan fazla marketi bizzat kendim dolaştım. Ayda 3-4 kez aynı marketlerde olan farklılıkları gözlemledim ve ortalamalarını aldım. Bu araştırmaya göre 30’dan fazla gıdada yüzde 160-170 düzeyinde zam yapıldığını gördüm. Bu nedenle memur ve emekli maaşlarının yüzde 30 artmış olması da bir anlam ifade etmiyor. Enflasyonun 4’te 1’i kadar arttı. Tüketicilerin satın alma gücü o kadar düştü ki artık insanlar kilo ile değil tane ile almaya başladı. Hiç meyve yiyemeyen, et yiyemeyen, sebze alamayan bir ezici çoğunluk var” ifadelerini kullandı.

yeni-proje-19.jpg

40 MİLYON’DAN FAZLA KİŞİ AÇLIK SINIRININ ALTINDA

“Cumhuriyet tarihinde böyle bir pahalılık, açlık, yoksulluk görülmedi” şeklinde konuşan Çakar, yaptığı araştırmalar sonucunda toplumun yüzde yarısından fazlasının açlık ve yoksulluk sınırının altında olduğunu belirtti. Çakar, “Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu(Türk-İş) 35 yıldır açlık ve yoksulluk sınırlarını belirliyor. Bizde onu baz alıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) her yıl 10 grup halinde ortalama yıllık hane halkı gelirlerini açıklıyor. Bizlerde Türk-İş’in açlık ve yoksulluk sınırları istatistikleri ile TÜİK’in hane halkı geliri istatistiklerini karşılaştırıyoruz. En son Aralık 2022 itibariyle toplumun yarıdan fazlası açlık sınırının altında. TÜRK-İş’in açıkladığı açlık sınırı rakamları 4 kişilik bir ailenin yeterli ve dengeli beslenmesi için gerekli olan para. Sadece besin parası. Açlık sınırı 8 bin 130 TL. Bu rakam sadece beslenme için gerekli olan para. Emekli maaşı 5 bin 500 TL. İşsiz sayısı 7,6 milyon. Bunların bir de çocukları var. 4 milyon dolaylarında kayıt dışı sosyal güvencesiz çalışan insan var ve bunlarında çocukları var. Toplamda 11-12 milyon insan. Bir de bunun aile büyüklüğü 3,15 arası değişiyor. Bunların dışında kırsal kesimde yaşayanlar var. Yani toplumun yarısından fazla kişi açlık sınırının altında yaşıyor” diye konuştu.

56.jpg

GIDADAN KESİLİYOR, ZORUNLU İHTİYAÇLARA HARCANIYOR

Çakar, 4 kişilik bir hanenin açlık sınırı rakamları ile gider istatistiklerini şu şekilde değerlendirdi: “Diyelim ki 4 kişilik bir haneye 12 bin TL maaş giriyor. Aralık 2022’de Türk-İş’in 4 kişilik hane için belirlediği yoksulluk sınırı 26 bin 400 TL. Konut giderleri, eğitim giderleri, sağlık giderler vs. birçok gider var. Bunları da topladığınızda yoksulluk sınırı ortaya çıkıyor. 12-13 bin TL aldığını düşünün. Kirada oturuyorsa ki 6 milyondan fazla kişi kirada oturuyor. Türkiye’de kira ortalaması 4 bin diyelim. 4 kişilik hanenin 12 bin TL gelir vardı. 4 bin düşün. Kaldı 8 bin. Şu anda aylık doğalgaz tüketimi ortalama bin 200 TL. Elektrik tüketimi 400 TL. Toplamda Bin 600. 8 bin TL’den bin 600 TL’yi de çıkın. Etti 6 bin 400 TL. Diğer giderleri de düştükçe sizin cebinize hiçbir şey kalmıyor. 4 kişilik bir ailenin 8 bin 130 TL olan yeterli ve dengeli beslenme tutarı eridi. Dolayısıyla yeterli ve dengeli beslenme ortadan kalkmış oldu. Gıdasından keserek zorunlu giderlerine harcıyor. Kira, elektrik, doğalgaz, su, eğitim bunlara harcamak zorunda kalıyor.”

whatsapp-image-2023-01-10-at-04-03-14.jpeg

TARİHİN EN AĞIR AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI

Çakar, sözlerine şöyle devam etti: “Yoksulluk sınırı 26 bin 400 TL. Asgari ücret 8 bin 500 TL oldu. Hanede iki kişi asgari ücret alsın. 17 Bin TL eder. Hala yoksulluk sınırının altında. 4 kişilik bir ailede 3 kişi de asgari ücret alsa yine yoksulluk sınırının altında oluyor. Tüketicilerin yüzde 49,6’sı açlık sınırının altında yani 42,16 milyondan fazla tüketici açlık sınırının altında yaşıyor. Tüketicilerin yüzde 45,2’si ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu veriler incelendiğinde Türkiye’de tüketicilerin yüzde 94,8’i açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Cumhuriyet tarihinin en ağır açlık ve yoksulluk sınırı. Bu nedenle marketlerde yapılan sabitlemelerin hepsi hikâye. Zaten zamlı. Zaten yüksek. Sabitlense de alınamıyor. Sabitlenmese de.”

5.jpg

“ZAMLARIN MAĞDURLARI TÜKETİCİLERDİR”

Türkiye’de son 5 yıldır artarak devam eden ekonomik krizin olduğuna vurgu yapan Çakar, “Pahalılık, kriz garibana yansıyor. İnsanların satın alma gücü, çalışanlara az maaş verilmesi, açlık, yoksulluk daha da kötüye gidiyor. Gıdadaki pahalılık ithalata kadar gidiyor. Biz ürünleri ithal ettiğimiz için bunu dolarla alıyoruz. Dolar şu an 20’yi gördü. Toptancı yüksek maliyetle alıyor. Tüketiciye gelinceye kadar 3-4 el değiştiriyor ve fiyatlar uçuyor. Tarımsal ürünlerde, enerjide dışarıdan ithal edilen ürünlerde ithalatı durdurmadıkça, Türkiye’de yerli ortamda üretmedikçe, dışa bağımlı kalmaya devam edildiği sürece, çözüm bulunmadığı sürece her üründe maliyetler yükselmeye devam eder. Maliyet yükseldikçe tüketici mağdur olur. Bu zamların mağdurları tüketicilerdir. Bu durum giderek kötüye gidiyor. Çözüm yabancılaşmadan kendimize dönmektir. Gerçekleri görüp, kendi yararı için bir araya gelmektir. Çözüm halkın iktidarıdır. Açlık, yoksulluk, işsizlik, kayıt dışı ekonomi bir kader değildir. Düşük ücretler kader değildir. Çocuklarımız için, geleceğimiz için, çocuklarımıza iyi bir yer bırakabilmek için başka bir çözüm yolu yoktur. ” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Buket Beslen/ İLKSAYFA-

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.