Tarkan Özçetin: "Türkiye'nin ilk ve tek kedi hastanesini kurdum"
Cat Hospital’ın kurucusu Veteriner Tarkan Özçetin, “Dünyada kedi deyince ilk akla gelen ülkelerden biriyiz. Sadece kedilere özel olarak kurduğum bu hastane Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesidir” dedi.
Çankaya’da kediler için özel olarak açılmış Cat Hospital’ın kurucusu Tarkan Özçetin ile kedileri, kedici olmak terimini konuştuk. Cat Hospital’ın Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesi olduğunu ileri süren Özçetin, “Dünyada kedi deyince ilk akla gelen ülkelerden biriyiz. Tam bir kedi ülkesiyiz. Kediler bizim gönüllü turizm elçilerimiz. Bizim kedilere karşı sevgimiz ve tutkumuz zaman içerisinde onları tanıdıkça saygıya dönüştü. Bu hastane Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesidir. O günden bugüne de ilk ve tek olma özelliğini korumaktadır. Kediler ve köpekler doğası gereği birbirleri arasında hep bir çatışma hali içindeler. Bizim hastanemiz sadece kedilere yönelik olduğundan kediler hastanemizde rahatça muayene olabiliyorlar. Türkiye’nin her tarafından tercih edilen bir hastane” dedi.
İLK VE TEK KEDİ HASTANESİ
Tarkan Özçetin, “İlk ve orta öğretimimi Samsun’da tamamladıktan sonra 1986 yılında Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde eğitim hayatıma başladım. 1992 yılında Ankara Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Ankara kedisi üzerine doktora çalışması yaptım. Ankara’nın ikinci hayvan hastanesini olan ‘Vet Hospital’ hayvan hastanesini kurduktan sonra 2008 yılında ise ‘Cat Hospital’ hastanesini kurdum. Bu hastane Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesidir. O günden bugüne de ilk ve tek olma özelliğini korumaktadır” ifadelerini kullandı.
HAYATIMIN BÜYÜK BİR KISMI KEDİLERLE GEÇTİ
Veteriner olmasının yanında Ankara Kedisi Derneği’nin kurucu başkanı olan Özçetin, Özel Hayvan Hastaneleri Derneği’nin de kurucu başkanı olarak görevine devam ettiğini dile getirdi. Özçetin, “Kedici dergisinin kurucusuyum. Kedilerle ilgili ilgili yine ismi ‘Kedici ve Bir Dünya Sevgi’ diye iki farklı belgesel yayınladık. 30’dan fazla bölüm çekildi. Bu hem Digiturk’te, hem NTV, hem de TV 100’de yayınlandı. Dergimiz hala devam ediyor. Son beş yıldır sadece dijitaldeyiz. kedici.com.tr adresinden dergi olarak devam ediyoruz. En son olarak 2020 yılında ‘Kedici Olmak ‘isimli bir kitap çıkardık. Zaten dergimizin adı da ‘Kedici’. Bu isim ve markanın bütün hakları bana ait. Bu sene meslekte 30. yılım. 30 yılımın büyük bir çoğunluğu da kedilerle geçti diyebilirim” şeklinde konuştu.
AKLA İLK GELEN ÜLKEYİZ
Özçetin, kedici olmak terimini şu şekilde açıkladı: “Kedici olan insanlara kedilere tutkuyla bağlı olan insanlar diyorum. Kedici olmanın ‘kedici olmak’ kitabı içerisinde 500 farklı maddesi var. İnsanlar orada kedici olanlar, kedileri sevenler, sayanlar, tutkuyla bağlı olanlar hep kendinden bir şeyler buluyorlar. Türkiye’nin kedici sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Çok kedi sever bir halkız. Bu durum geçmişten de geliyor. Sadece Cumhuriyet dönemi değil, tabii ki İslamiyet’in de bunda önemli bir rolü var. Ortaçağ’da papalık müessesesi kedileri şeytan diye yakarken, İslam ve Osmanlı coğrafyasında hep diğer hayvanların arasında hep bir adım öndeydi ve tabii ki şu anda da dünyada kedi deyince ilk akla gelen ülkelerden birincisi Türkiye.“
GÖNÜLLÜ TURİZM ELÇİMİZ: KEDİLER
“Tam bir kedi ülkesiyiz diyebilirim” ifadesini kullanan Özçetin, “Diğer ülkelerde kedilerin evde bakımı veya beslenmesi daha fazla olabilir ama bizim sokaklarımızda varlar ve her geçen gün sayıları artıyor. Kediler bizim gönüllü turizm elçilerimiz. Kedici dediğimiz insanlar sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde varlar. Gerçekten sadece kedi görmek, kedilerle iç içe olmanın, yaşamanın nasıl olduğunu görmek ve deneyimlemek için birçok insan özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok şehrimize, turistik yerlerimize geliyorlar. Kedilerin turizme olan katkısı şu güne kadar hiç ölçülmemiştir ama ölçülebilecek bir şey olsa çok ciddi oranda olumlu bir rapor ortaya çıkacaktır. Kedilerin Türk turizmine muazzam derecede katkıları vardır” dedi.
“KEDİLER ASLINDA İNSANLARI EĞİTİYOR”
Özçetin, Hayvan severlerin sıkça kullandığı ‘O bizim hayvanımız değil, biz onun insanıyız’ terimini değerlendirerek, “Biz hastanemizi açtığımızdan beri hiçbir insana müşteri gözüyle bakmadık. O kişiyi hasta yakını olarak gördük. Biz birkaç yıldır da hasta sahibi kelimesini de literatürden çıkardık. Buna dikkat ediyoruz. Artık biz, bize gelen kişilere hasta yakını diyoruz. Kedi de olsa köpek de olsa onu getiren kişi onun sahibi değil, onun yakını. Bu önemli bir detay. Ama ben şuna inanıyorum ve sürekli söylüyorum: biz onların sahibi değiliz. Mesela biz sahiplendirme kelimesine de karşıyız. Sahiplendirme diye bir şey yok ve biz onu bir birey olarak görüyoruz. Mal olarak veya sahiplenilecek bir eşya gibi görmüyoruz. Biz ona sahiplendirme değil, evlat edinme diyoruz. Kediler noktasında çoğunlukla olan şey: kediler insanları sahipleniyor. Aslında biz istilacıyız onlar ev sahibi. Kediler aslında insanları eğitiyor” diye konuştu.
SOKAK KEDİSİ DEĞİL SOKAĞIN KEDİSİ
Neden kedi üzerine bir hastane açtığını sorduğumuzda Özçetin, şu şekilde cevap verdi: “Aslında ben de bir kediciyim. Kedici demek sadece kedileri sevmek ve önemsemek demek değil. Bizim kedilere karşı sevgimiz ve tutkumuz zaman içerisinde onları tanıdıkça saygıya dönüştü. Hayatımda tabii ki bütün hayvanları seviyorum. Sadece kedi ve köpek değil, doğadaki bütün canlıları, ormanlar ve çevreyi seviyorum. Hiçbirini birbirinden ayıramıyoruz ve ayırmamamız da lazım. Ama kediler benim hayatımda hep bir adım önde oldu. Sokak kedisi demeyi de normal karşılamıyorum. Sokağın kedisi diyorum ve onlar için birçok proje geliştirdim.”
TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN TERCİH EDİLİYOR
“Bütün hayvanlara yönelik bir hastane açmaktansa sadece kedilere yönelik hastane açmak büyük bir risk” ifadesini kullanan Özçetin, “Bu riski 2008 yılından beri benim harici başka bir meslektaşım alamadı. 2008’den beri hala Türkiye’de ilk ve tekim. İlk bana nasip oldu. Kediler ve köpekler doğası gereği birbirleri arasında hep bir çatışma hali içindeler. Bizim hastanemiz sadece kedilere yönelik olduğundan kediler hastanemizde rahatça muayene olabiliyorlar. Köpeğin de olduğu bir hastane ortamında hasta olan bir kedinin muayene olması çok zor. Kedi hem hasta hem de korku içerisinde olduğunda bu durum daha zor hale geliyor. Kedi yakınını da düşündüğümüzde kedisi olup köpekten korkan insanlar da olabilir, onlar içinde büyük bir rahatlık. Hayatında hiç Veterinerlik yüzü görmemiş insanlar, kedilerini bize rahatlıkla getirebildiler. Ankara’da olmak aslında bir avantaj çünkü Türkiye’nin her yerine yakınız. Sadece Ankara’dan insanlar gelmiyor, Türkiye’nin her yerinden geliyorlar” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Buket Beslen/İLKSAYFA-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.