Psikolog Cebekan: "Toplumsal göçte bireyler 'Terk eden' psikolojisiyle hareket ediyor"
Psikolog Deniz Cebekan, toplumsal göçte vatansız bırakılan insanların terk eden psikolojisiyle hareket ettiklerine değinerek, “Birey, kaybettikleri, utanç duygusu ve hepsinin öfkesiyle gittikleri yerlerde yıkıcı tutumlar sergileyebiliyor" dedi.
10 yıldır Kızılay Meşrutiyet Caddesi’nde Psikolog olarak görev yapan Deniz Cebekan toplumsal göç ve altında yatan psikolojik etmenleri gazetemize anlattı. Cebekan, “Toplumsal göç, insanları göçe zorlama, vatansız-köksüz bırakma, şeklinde gerçekleşir. Bireyin kendine ait hissedeceği kökü, toprağı bile kalmaması durumu var bu da en zor durumlardan biri. Bu göçlerde insanlar terk eden psikolojisiyle hareket ediyorlar. Burada yaşadıkları kayıplardan dolayı öfkeyle hareket ediyorlar. Bu da en tehlikeli bulunan göçlerden bir tanesi olarak kabul ediliyor. Toplumsal göçlerde bireyin kaybettiği şeyler, utanç duygusu, hepsinin öfkesiyle gittikleri yerlerde yıkıcı tutumlar sergileyebiliyorlar” dedi.
EN ÇOK GÖRÜLEN TOPLUMSAL GÖÇ
Psikolog Cebekan, “Göç dediğimiz zaman altında yatan etmenleri konuşmamız gerekiyor. Göç kavramı bireysel yani beyin göçü ve zorunlu olarak, aidiyet hissinin kaybolmasından dolayı ortaya çıkan toplumsal göç olarak iki başlıkta ele alınır. Biz bugün ülkemiz içerisinde en çok görülen toplumsal göç kavramının üzerinde duracağız. Toplumsal göç, insanları göçe zorlama, vatansız-köksüz bırakma, şeklinde gerçekleşir. Radikal genellemeler mevcut. Dünya üzerinde global bir şekilde gerçekleşen olayların da etkileri var” ifadelerini kullandı.
VATANSIZ-KÖKSÜZ BIRAKILMA
Cebekan, “Bireysel olarak baktığınız zaman artık toplumsal göçte bireyin kendine ait hissedeceği kökü, toprağı bile kalmaması durumu var ki bu da en zor durumlardan biri. Bu noktada boşluk duygusu ve kaybetme korkusu eşlik ediyor. Burada tek tutunabilecekleri şey toplu halde sürgün, göç olduğu için ilişki enerjisi kesilmemiş oluyor ve o insanlar birbirlerine kenetlenerek bir yerden bir yere gidebiliyorlar” şeklinde konuştu.
“ÖFKEYLE HAREKET EDİYORLAR”
Toplumsal göç konusuna günümüz şartlarında Suriye örneğini veren Cebekan, “Bu göçlerde insanlar terk eden psikolojisiyle hareket ediyorlar. Burada yaşadıkları kayıplardan dolayı öfkeyle hareket ediyorlar. Bu da en tehlikeli bulunan göçlerden bir tanesi olarak kabul ediliyor. Aidiyet duygu hissetmedikleri için oluşan göçlerde birey köksüz ve vatansız bulduğu yeri benimseyecek. Çünkü bir vatana ihtiyacı var. Diğerinin ise vatanı var ama oradan çıkmak zorunda kalıyor ve daha iyisi için bir öfkeyle yola çıkıyor. Zorunlu göçlerde bireyde ‘Bir gün dönücem ve onarıcam’ psikolojisi oluşuyor. Aynı zamanda da vatansız kalan bireylerde utanç duygusu beraberinde geliyor ve bu utançta zaman zaman öfkeye dönüşebiliyor fakat bu çok fazla gittikleri yere yansıtılan bir şey değil. Çünkü orada sığınacak, köklenilecek bir yer bulmuş oluyor. Kaybettiği şeyler, utanç duygusu hepsinin öfkesiyle gittikleri yerlerde yıkıcı tutumlar sergileyebiliyorlar” diye konuştu.
GÖÇ ASLINDA ÇOCUKLUĞA DÖNÜŞ
“Göçmenler gittikleri yerlerde ‘Gittiğimiz yerde bebek gibi kalıyoruz’ tabiri kullanıyor” ifadesine açıklık getiren Cebekan, Salman Akhtar’ın Göç ve Kimlik kitabından örnek vererek şu ifadeleri kullandı: “Göç ve Kimlik kitabında Salman Akhtar, ‘Göçmen benliğe aşina olduğu çevresi, ortamını, coğrafyasını annesinin bir uzantısı olarak görür’ diyor. Göç aslında bir nevi anne rahminden kopuş, yeni yürüyen bebek gibi düşünün bebek hem keşfetmek ister hızlı hızlı uzaklaşır ama sonra koşarak annesine dönmek ister. Oradaki bebek tanımlaması aslında buradan geliyor. Hem keşfetmek istiyoruz, yeni bir şeylere uyumlanmak istiyoruz ama eskisini de geri istiyoruz. Yani annemi de kaybetmek istemiyorum diyor. Zaten bireysel bazda da bu böyle. Onda da hep bir erken çocukluk dönemine dönüş. Göç demek biraz bu demek aslında.”
VATANSIZ BIRAKILAN HERKES İÇİN ZOR
Cebekan, “Göç vatansız bırakılan herkes için zor. Kendi isteğiyle, olumsuz şartlar yani aidiyet duygusu hissetmediğinde oluşan toplumsal göçler en çok yaşlılar için zor. Çünkü esneyebilme, uyumlanabilme kapasitesi en çok yaşlılarda düşük. Daha katı, daha belirgin bir düzen, güvenlik tanımlamaları çok net dolayısıyla onlar daha çok zorlanıyor. Yaşlılardan sonra ise çocuklar. Çünkü çocuklarda göç biraz daha kimlik karmaşası yaratabiliyor. Ama çocuklar yaşlılara nazaran çok daha esnek ve daha hızlı uyumlanabiliyorlar” açıklamalarında bulunarak göçün en çok kimler için zor olduğunu vurguladı.
SAĞLIKLI BİR GÖÇ İÇİN OLMASI GEREKENLER
Sağlıklı bir göç için göç edilen yerle ilişkisel bağın bir süre kesilmemesi gerektiğine dikkat çeken Cebekan, “Siz buradan kalkıyorsunuz X ülkeye yerleşmeye gidiyorsunuz. Ama yakın çevreniz orada kalıyor. İletişim kuruyorsunuz, gidip geliyorsunuz. Bu ilişkisel bağı hissedebiliyorsunuz ve farkındasınız. Şimdi sağlıklı bireysel göç beyin göçü için bile biz aynısını söylüyoruz. Sağlıklı iletişimsel, ilişkisel bağa ihtiyaç var ilk etapta. Bu bağ sayesinde aslında birey neden gittiğini anlıyor. Temelinde bir ait hissetmeme var ama bu nereden çıkıyor ve neden çıkıyor? Sadece ekonomik şartlarla biz bunu açıklayamıyoruz. Aynı zamanda zihinsel dönüşümde var. Zihinsel dönüşüm sonucu ait hissetmeme var, dışlanma var, istediği şeye ulaşamama var. Ama bu bağı tutarak gittikleri zaman göç ettikten beş yıl sonra bile bunu düzeltme imkânları oluyor” şeklinde konuştu.
HERKESİN AYNI DÜZEYDE EĞİTİM ALMASI ŞART
Cebekan, gerekli olan maddi, manevi ve güvenlik koşulları eşit olarak sağlansa bile toplu psikolojik ve sosyolojik desteğin olması gerektiğine değindi. Cebekan, “Bunlar olmadığı zaman göçmenler kendi içlerinde bir güvenlik kurmaya çalışıyorlar. Bu kadar göç alacaksak, almaya devam edeceksek bizlerinde bu konuda bir eğitim sürecinden geçmesi gerekiyor. Göçmeni kabul ediyoruz, eşit şartlar verilmesini de kabul etmek zorundayız ama eşit şartlar kabul edilmediğinde bu defa göçmene fazla imkân veriliyor bu da diğer tarafta bir öfkeye sebep oluyor. Kitleler halinde göç almak her zaman için sorunlu, problemli ve uğraştırıcı bir süreç. Biz de köprü görevi gördüğümüz için bunun da göçlerde etkisi oluyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Buket Beslen/ İLKSAYFA-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.