Kuraklık ciddiyetini koruyor

Kuraklık ciddiyetini koruyor

İklim Gazetecisi Yasemin Mıstıkoğlu, Türkiye’yi etkisi altına alan ‘Kuraklık’ hakkında uyarılarda bulundu. Mıstıkoğlu, “Ülkemizde çok ciddi bir kuraklık var. Son 50 yılın en sıcak günlerini yaşıyoruz. Kuraklık devam ederse 2023 yok yılı olacak” dedi.

Türkiye 2023 yılı kapsamında ciddi kuraklık yaşayacak ülkeler arasında yer alıyor. İthalattan tarıma, gıdadan hayvancılığa kadar bütün alanları etkisi altına alan kuraklık hakkında uzmanlar bir an önce önlem alınması gerektiği konusunda uyarıyor. Konu hakkında gazetemize konuşan İklim Gazetecisi Yasemin Mıstıkoğlu, iklim krizinin ve değişikliğinin dünyayı nasıl etkilediği hakkında açıklamalarda bulundu. Mıstıkoğlu, “İklim krizini önlemek mümkün değil ama yavaşlatmak mümkün. Krizle yaşamak ve buna uyumlanmak mümkün. Eğer çözüm gelmezse 5 kez yok olan dünya 6’ıncıya doğru gidecek. İklim değişikliği mevsimlerin değişikliği anlamına gelmiyor. Dünyanın değişmesi anlamına geliyor. Bu sene yok yılı olacak. Çok ciddi bir kuraklık var ve son 50 yılın en sıcak günlerini yaşıyoruz. İklim olayı siyaset üstü bir meseledir. Her türlü krizi çözebilirsin ama iklim krizini çözmediğin müddetçe hiçbir işe yaramayacaktır” dedi.

basliksiz-1.jpg

İKLİM KRİZİNİ ÖNLEMEK MÜMKÜN DEĞİL

İklim gazeteciliği alanında çalışan birçok uzmanın olduğunu dile getiren Mıstıkoğlu, dünyada ve Türkiye’de bu konuda ciddi çalışmaların yapıldığını aktardı. Mıstıkoğlu, “Bizler uzmanların ağır bir dille söylediklerini basitleştirerek, daha anlaşılır bir şekilde bireylere anlatmaya, içinde bulunduğumuz durumu ve tehlikeleri ifade etmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken aynı zamanda çözümleri de sunuyoruz. Çünkü iklim krizi çözümsüz bir olay değil fakat çözülmezse 5 kez yok olan dünya 6’ıncıya doğru gidecek. Çözümü var mı, var. İklim krizini önlemek mümkün değil ama yavaşlatmak mümkün. Krizle yaşamak ve buna uyumlanmak mümkün. İşte bu amaçla bu işi yapıyorum” ifadelerini kullandı.

thumbs-b-c-38fb8ddcff976c14c98426efc7377b78.jpg

MISTIKOĞLU: “BU SENE YOK YILI OLACAK”

Mıstıkoğlu, iklim gazeteciliğine başladığından bu yana çocuklarla çalıştığını belirterek, “Çocuklara STK’lara anlatmaya çalışıyorum. Çünkü çocuklar daha önemli, bu dünya onlara kalacak. O çocuklar karar alıcılar olacak. Ne ile karşı karşıya olduklarını bilmek zorundalar. Hem bireysel hem de sosyal sorumluluk projesi olarak bu konuyu ilerletmeye çalışıyorum. Arkadaşlarım, ‘hava çok güzel, hafta sonu bir şeyler yapalım’ dediklerinde ‘bu havalar güzel havalar değil’ diyorum. Üzülmemiz gereken hatta doğanın insanlardan intikam almaya başladığı bir zaman. Hakikaten üzülecek ve dert edilecek bir hava. Ekim ayında normalde ekim yapılır ama Antakya’da kasımda ekim yapılır. Maalesef havalardan dolayı kasım ayı sonunda ekildi, onun üzerine yağmur da yağmadı. Bitki örtüsü yemyeşil ama içleri bomboş. Soğuk olması ve yağış olması gerekiyordu ki buğday büyüsün ve başak versin. Bu sene yok yılı olacak. Bugün ekmek 5 – 7 lira değil, seneye 10-15 lira olacağını tahmin ediyorum” açıklamalarında bulundu.

6.jpg

“SON 50 YILIN EN SICAK GÜNLERİNİ YAŞIYORUZ”

“Yer altı sularında büyük bir kayıp var. Burada kuraklık varken başka yerde sel baskınları olması aşırı hava olaylarına giriyor” diyen Mıstıkoğlu, “Türkiye’nin su kaynakları ve yağmurlarla beslenmesi lazım. Yağmur yağmazsa su kaynakları kurur. Buzulların erimesiyle artan deniz seviyesinin yükselmesinden bahsediyorsak buzulun erimesi dünyanın dengesinin bozulması demektir. Bu durum istenmeyen durum ve yer altı sularının boşalmaması lazım. Yağış olmayınca su olmayacağını herkes bilir. Türkiye su stresi çeken bir ülke. Kişi başı bin 760 metreküpün altında su tüketiyorsak su stresi çeken bir ülkeyiz. Çok ciddi bir kuraklık var ve son 50 yılın en sıcak günlerini yaşıyoruz. 2030 yılında Türkiye su kıtlığı çeken bir ülke olacağız. Bu şöyle hesaplanıyor: su kaynaklarını kişi sayısına bölerek buluyoruz. Kişi başı tüketilen su miktarını buluyoruz. 2030 yılında nüfusumuz 100 milyon olması bekleniyor. Su kaynakları azaldığı ve nüfus arttığından dolayı böldüğümüzde su miktarı azalacak. Biz şu andan itibaren su kıtlığı çekmeye başladık. Gelecek yılın suyunu kullanmaya başladık” şeklinde konuştu.

kuraklik-dasg-cover.jpg

BİR YERDE OLAN OLAY TÜM DÜNYAYI ETKİLİYOR

“İklim değişikliği mevsimlerin değişikliği anlamına gelmiyor. Dünyanın değişmesi anlamına geliyor” ifadelerini kullanan Mıstıkoğlu, “Su kaynaklarının azalması, aşırı hava olaylarının yaşanması, hastalıkların artması, insan, hayvan ve hastalık göçlerinin artması bu durumu zaten gösteriyor. Bu durumda riskleri tespit edemez diğer türlü olursa tespit edilebilir. Bir şehirde olan olay sadece o şehri değil, bütün dünyayı etkiliyor. İlla burnumuzun dibinde bir olayın yaşanmasına gerek yok. Şu anki yaşanan durumu görüyoruz ve gözlerimizi kapatmamız lazım. İklim olayı siyaset üstü bir meseledir. Her türlü krizi çözebilirsin ama iklim krizini çözmediğin müddetçe hiçbir işe yaramayacaktır” şeklinde konuştu.

a.jpg

SICAKLIK ARTARSA NE ÜRÜN KALACAK NE HAYVAN

Mıstıkoğlu, günümüzde yaşanan en büyük etmenlerden bir tanesinin tüketim olduğunu söyleyerek, “Tüketim demek üretim demek. Tüketim demek kirli gazların salınması demek. Kapitalist sistemin en yoğun olduğu dönemlerini yaşıyoruz. Dünya altıncı yok oluşa gidiyor. Cezai yaptırımlar gelir düzeyine göre değil zengin veya fakir bakılmaksızın uygulanmalı. O cezai yaptırımlarla beraber insanların ceplerine dokunduğunuzda zaten insanlar durmuş oluyor. Kimsenin ayrıcalığı yok. Herkes, herkesin hakkından elini çekmesi gerekiyor" dedi.

Mıstıkoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "Derdimiz hava sıcaklığının artması değil. Derdimiz dünyanın ısınması, yer kürenin ısınması. Artık yerküre 1,5° daha ısınırsa bu düzeyde yaşantı devam edebilecek. 1,5 eğer 2°’ye çıkarsa dünyanın dengesi altüst oluyor. Bugün 19 dereceydi yarın 22° oldu mevzusu değil ve bundan bahsetmiyoruz. Biz yeryüzünün sıcaklığından yani 14 ile 15°’den bahsediyoruz. Bu sıcaklıkta yaşıyoruz ve daha yüksek bir sıcaklığı erişirse ne ürün kalacak ne hayvan kalacak. Ne doğa kalacak ne göl kalacak. Birçok gölümüz zaten şu an kurulmuş durumda. Bio çeşitlilik dediğimiz; hayvan ve bitki çeşitleri içerisinde 1 milyon çeşit yok olmak üzere. Bugün karıncalar yok olursa ben bunu fark ederim ama biz yok olursak karıncalar bunu fark etmez. Yani dünyanın efendisi değiliz. Ama dünyanın efendisi gibi davranıyoruz."

Buket Beslen/ İLKSAYFA-

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.